İçin için
Fotoğraf: Envato
İktidara geldiğimizden beri, diyor bazen, devlete ait tiyatro sahnesi sayısını artırdık.
Peki.
Bazen aklına esiyor, devletin tiyatrosu mu olurmuş, diyor, devlet tiyatrodan elini çekmeli.
Bak sen.
Beri tarafta, en büyük belediye tiyatrosu, bürokratların yönetimine geçiriliyor. Tiyatrocular ayakta.
Yorum yok.
Bunlar, diyor -bazen çok aşka gelir siz de bilirsiniz-, sanatı sanat için yapar. Ama sanat diyor, toplum için yapılır.
Çıkarın kağıtları, edebiyattan yazılı var.
Bir tiyatro oyunu hoşlarına gitmedi mi, adamları var, basar yaygarayı. Hop oyun olur deve.
Suçlu kimdi, tartışsın çocuklar.
Bunlar diyor elitist, kendilerine de rant alanı yapmış. Hem tiyatrodan maaş alır, hem dizide oynar. Bir de utanmaz millete tepeden bakar. Viski de içer.
Viski mi?
Kültüre bakanına soruyorlar, açık açık söylüyor, çok afedersiniz diyor, başbakana hakaret eden oyun yapıyorlar.
Tez kaldırıla. Onlar ne anlar toplumdan.
Bu kadar karmaşanın arasında dünyanın her yerinde ödenekli tiyatroların da olduğunu, özel tiyatrolara da destek verildiğini, herhalde verileceğini, devletin bunu yapmazsa sanat namına başka ne yapacağını söyleyenlere, öncelikle sabır dilenmeli. Şehir tiyatrosundan maaş alıp da dizide oynamak zorunda kalmanın aslında tiyatro oyuncularının ayıbı olmadığı meselesi de onun yanında. Bunu açıklamak bile ayıp ya, utanması gereken utanmıyor ki.
Utanmak ne kelime. “Bunlar her şeyi kendilerinin bildiğini iddia ederler” diye söze başlayıp, hiçbir konuda bilgi eksiği yokmuş gibi konuşmak nasıl? Bu konuşan her şeyi kendisinin bildiğini iddia etmiyorsa, onu iddia eden başkalarıysa, ne olur bize o her şeyi bilme anının kaydını, çözümünü bir iletsin. Bir çok bilmişlik ziyafeti olmalı ki, kimse ondan mahrum kalmasın.
Sanatı halktan koparmak için onlarca yıldır elinden geleni yapmış iktidarlardan bir farkı varmış gibi, sanatçıyı “kopuk” ve “elitist” ilan ederken noktayı çok güzel koyuyor ama: “Beğenirsek sponsor ayarlarız.”
Beğendiremeyen konuşuyor tabii.
Bu sanat tartışması hakikaten baş döndürdü. Bir soluklanalım, sıkı sıkı tutunalım, bakalım neler olmuş.
Hem çok tiyatro açıyorlar, hem tiyatrodan ellerini çekiyorlar, hem belediyeleri elleri yetmeyince ayaklarıyla tiyatroya giriyor.
Tiyatrocular, hem solcu, hem viskici, hem sanat sanat içinci, hem beleşçi, hem rantçı, hem yarım porsiyon.
Ağzından çıkanla, kulağının duyduğu arasında neler oluyor acaba?
Sanat toplum için demekle bitecek sananlar, iyi dinlesin. Toplum dendiyse, toplumcu da olunmasın. Yok artık. Ne öyle başbakana laf etmeler, büyük üstat Amerika’yı sanki antidemokratikmiş gibi gösteren oyunlar oynamalar falan? Sanat toplum için ama muhafazakarlık için de. Toplum için muhafaza için sanat. Hiç mi duymadınız?
İşine gelmeyen, için için sanat yapsın.
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59