Sürüyor, sürecek
Fotoğraf: Envato
Dün her yerde tekrarlanan slogan, aslında bir itiraftı: Yusuf, Hüseyin, Deniz, sürüyor, sürecek mücadelemiz.
Biz o mücadeleyi ‘77’den biliyoruz arkadaşlar, boşuna uğraşmayın. Bu tarafta saklanacak yer kalmadı.
Günlerdir haberleri takip edenlerin aklına takılan bir soru vardı: Devrimcilerin katliam yaptığı ortaya çıkan ‘77 1 Mayısı neden münferit olsun? Sürekli cevaplanmamış sorularla, hesaplaşılmamış bir tarihle, faili bulunmamış katliamlarla dolu bir tarihi olan bir memlekette, ‘77 açılımı bizi kim bilir ne kadar güzel yerlere götürecektir, artık bunu da konuşmaya başlayalım. Ne mutlu bize ki, bu yıl basın özgürlüğü gününü idrak ettiğimizden beri taşlar iyice yerine oturuyor. Türkiye’nin tarihiyle çatır çatır hesaplaştığını gizlemeye çalışanların pulları bir bir dökülüyor.
Çünkü şuna inanmaya hakkımız var: ‘77 1 Mayıs katliamının Maocularının işi olduğu, cengaver basının çabalarıyla belli oldu ve bu sadece bir başlangıç. Gerçeği hepimize duyuran taraf, haberi verip üstüne yatmadı, her gün yeni bir tanık da buldu, yani davasının peşini bırakmayacağını gösterdi. Bu azimle, devamını da getirecektir, bizi tarihin bütün gizli saklı davalarından, yalanlarından kurtaracaktır. ‘77 1 Mayısında işçilerin üstüne kurşun yağdıranların kim olduğunu biliyoruz madem. Bir de davamızda tutarlıyız, mücadelemizi sürdürüyoruz diyorlar. Daha ne?
Ateş eden kim? Devrimciler. 35 yıldır ‘77’de ölenleri anan kim? Yine devrimciler. Tezgaha hoşgeldiniz. Diyorlar ki, görenler var, yukarıda ateş etmişler. Derler de, her diyene inanacak mıyız? Sular İdaresi’nden, otelin üstünden ateş edenleri gösteren videolar, fotoğraflar varmış. Onu da mı yapmışlar, sırf Maocuların katliamını örtmek için... Demek sadece tanıklar değil, başka kanıtlar da pekala düzmece olabilir.
‘77’nin açığa çıktığı günlerde, çocuklara bozuk süt içirilmesinden ineklerin sorumlu olduğunun belli olması tesadüf değil. Bundan sonra daha neler göreceğiz, durun bakalım.
* Günlerdir 40. yıldönümüdür gidiyor. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan gençler tarafından anılıyor. Gençler bilmeyebilir, onların bir günahı yok. Ama ne deniyor? İdam edilişlerinin 40. yılı. Öyle mi gerçekten, buna inanalım mı? Kim diyor bunu? İşte mahkeme vardı, avukat vardı. Mahkemenin bir tiyatro olduğunu kim söylüyor, 40 yıldır? Denizlerin arkadaşları. Avukatları kimdi? Denizlerin abisi. 40 yıldır Denizleri her fırsatta anan, sürekli onları anlatan, mücadelelerini sürdürmeye çağıran kim? Denizlerin arkadaşlarıyla onların kanına girdiği birkaç kişi. Hayır bir şey söylemeye çalışmıyorum ama, hesap ortada. Denizleri asan gerçekten devletti diye güvenle iddia edebilir miyiz hâlâ? İşçilerin üstüne kurşun yağdıranlar, Denizlerin yaşamasına neden izin vermiş olsun? Biz onları bilmiyor muyuz? Artık 40 yıllık hikayeleri bir kenara bırakıp etraflı bir araştırmanın vakti geldi. Mesela darağacını yapan marangozla konuşan hiçbir taraf konuştu mu acaba, tahtaları alanlar belki de yeşil parka giyiyordu, yani onların üniformasını, ya da aralarında konuştukları dil Çin şivesine çalıyordu. İnsan artık her şeye inanabilir. Kimse Maocuların parmağı var demiyor ama bu olayın görgü tanığı Aydınlıkçı da mı yok?
* Kızıldere’de, deniyor, çatışma çıkmış, Mahir Çayan ve arkadaşları öldürülmüş. 40 yıldır oradan kurtulan arkadaşlarının ve onları misafir eden köylülerin hikayelerini dinliyoruz. Hiçbir taraf o sırada oradan geçmekte olan bir tanık bulmadı diye, isteyen istediğini anlattı. Ama, artık maymunun gözü açıldı bayanlar baylar. O gün köyde hiç asker görmemiş, ya da belki de askerlerin birbirini vuran gençleri ayırmaya geldiğini gören bir tek tanıkla, tarihin bir karanlık sayfası daha aydınlanır. Arayan bulur.
* Roboski’nin sorumlusunun bulunamamış olması, zaten uzun süredir kuşkuları oraya yöneltiveriyor. Bombalar Çin malı çıkarsa, uzun boylu bir araştırmaya gerek yok. Meselenin aslını herkes anlar.
Kimsenin endişesi olmasın, ona inananın, bunlara inanmaması için bir neden yok. Onu saçmalayanın, bunları saçmalamaması için de.
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59