Hadi Bakalım Kofi Annanı da Al Git!..

Bilinen bir fıkradır lakin yine de yazmakta fayda var! Dil sürçmesi bu ya yaşlı kadın müsait bir yerde inmek ister ve dolmuşçuya seslenir:
-Şoför Bey mübarek bir yerde inecek var!
Aslında söyleneni şoför de tam olarak anlamamıştır:
-İleride ki caminin önünde bırakayım teyze seni!
  Dil sürçmesi birazda böyle bir şeydir! Daha doğrusu böylesi sonuçlara sebebiyet verebilir dil sürçmesi! Zira dolmuşçununki dil sürçmesi değil sağır duymaz uydurur durumudur!
  Ya da Mehmet Ali Birand’ı izlemektir dil sürçmesi! Haberlerde mesela Cemil İpekçi’ye Cemil Çiçek demektir! Ya da o gün bol bol dil sürçesiniz gelir Deniz Seki yerine Deniz Zeki dersiniz olur biter! Evinize mesela bir misafir gelir ve diliniz sürçer “Hoş geldiniz” yerine “Boş geldiniz” dersiniz! Aslında dil sürçmesi biraz da bilinçaltına yerleşmiş bir düşüncenin dışa vurumudur! Dervişin fikri neyse zikri de odur misalidir yani!  Freud’un dediği gibi konuşur ya da yazarken düşünülen gibi değil bilinçaltının düşündüğü gibi söylemesi veya yazmasıdır dil sürçmesi!
 Ve işte bundan dolayı, içinde biraz bilimsellik biraz da cin fikirlilik yatan bir konuyu yazarken “Gözün aydın Türkiye” demek geçiyor içimizden! Gözün aydın Türkiye! Sonunda senin de “Bu konuda eleştiri yapanlar haklıdır” deyip söylediğinin hata olduğunu kabul eden bir Başbakanın oldu! Geçmişte “Güzel şeyler olacak” diyerek Kürtlerin neredeyse dörtte birinin içeri atılmasına seyirci kalan bir Cumhurbaşkanın olmuştu şimdi ise dil sürçmesine bağlasa da kullandığı bir kelimenin “hata” olduğunu kabul eden bir Başbakanın oldu!
  Oysa Başbakan Erdoğan, dil sürçmesi dediği şeyi iki gün üst üste, üstelikte üstüne basa basa partisinin il kongrelerinde yapmıştı! İlkinde AKP Kahraman Maraş İl Kongresinde “Hiç kimsenin diline, dinine, mezhebine, etnik kökenine bakmadık. Tek millet, tek bayrak, tek din, tek devlet dedik” diye konuşmuştu! Ertesi gün AKP Adana İl Kongresinde dört tane kırmızı çizgiden bahsetmiş, tek din kelimesini “Dil değil, din din! Bunu söyledik” diyerek açık açık beyan etmişti!
 Tam da tartışma büyüyecek ve “Laik devlette tek din mi olurmuş” diye yazılıp çizilecekti ki Başbakan Yardımcısı Hüseyin Çelik duruma el atmıştı:
-Başbakan ilk kez tek din dedi. Beşer şaşar, dil sürçmesi olabilir. Tek din demokrasilerde ve laiklikte eşyanın tabiatına aykırı!
 Oysa Başbakan Erdoğan geçmişte de heykele “ucube” demiş Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’da “Bir yanlış anlaşılma olmuştur” diyerek durumu düzeltmeye çalışmıştı! O günlerde heykele “ucube” demekte ısrarcı olan Başbakan Erdoğan aradan geçen bunca zamandan sonra ilk kez bir yanlışına hak vermiş ve ileri demokrasinin nimetlerinden olsa gerek “Dilim sürçtü, pardon” diyebilmişti!
 Öte taraftan şunu da söylemekte fayda vardır ki acilen bu hükümete dil sürçmesinden sorumlu bir devlet bakanı lazımdır! Örneğin bir keresinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay Sema yapan Semazene benzeyen figürü görünce Sema’nın tarihini anlatmaya başlamış ve sözlerine “Ondan sonra Hazreti Muhammet’e dedim ki” diye devam etmiştir! Kaldı ki Sağlık Bakanı Recep Akdağ’da bir toplantıda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e iki kez “Sayın Başbakanım” demiş ve Cumhurbaşkanının asık suratını görünce de konuşmasının neredeyse tamamını ona övgüler yağdırarak tamamlamıştır!
 Kaldı ki böylesi bir bakanlık başta Başbakan olmak üzere kabineyi de rahatlatacaktır! Hani olmaz ama diyelim ki Başbakan günün birinde bir çiftçiyle ağız münakaşaya girebilir ve çiftçiye “Hadi bakalım çiftçi ananı da al git” diyebilir! İşte tam da bu noktada dil sürçmesinden sorumlu devlet bakanı devreye girmeli ve durumu kamuoyuna izah etmelidir:
-Sayın Başbakanımızın dili sürçmüştür! Aslında Başbakanımız o sözü Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan’a söylemiştir! Zira Kofi Annan’da iki de bir “plan plan” deyip gündeme gelmektedir! Planlardan hiç birisinin tutmamasına sinirlenen Sayın Başbakanımız Kofi Annan’ı kastederek “Hadi bakalım Kofi Annan’ı da al git” demiştir! Durum bundan ibarettir!
 Peki ama böylesi bir dil sürçmesi olsaydı ve böylesi bir mazeret ile açıklamaya çalışılsaydı inanır mıydınız? Ha işte! Biz de inanmadık!..

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzde 30 için sıkıyönetim

Yüzde 30 için sıkıyönetim

Antep’te devlet, patronların yüzde 30 zam dayatmasını kabul etmeyerek fiili greve çıkan işçilere karşı adeta sıkıyönetim ilan etti. Eylemler yasaklandı, grev çadırları yıkıldı, işçilere öncülük eden Sendika Başkanı gözaltına alındı, Demokrasi Meydanı işçilere kapatıldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Başpınar işçilerinin Demokrasi Meydanı'nda yapacağı eylem polis engeline takıldı. BİRTEK-SEN Genel Başkanı gözaltına alınıp serbest bırakıldı.

Evrensel'i Takip Et