15 Mayıs 2012 09:29

Bizi düşman eylediler

Bizi düşman eylediler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Ya kaybettiğimiz meslektaşımızın acısını taşıyarak bir başka cinayete kadar süreci küllendireceğiz ya da hiç istenmeyen bu olayın benzerlerinin yaşanmaması için gerekenleri hep birlikte yapacağız” diyor hekim meslek örgütü.
Hangi ülkede mi? İş cinayetlerinin “iş kazası” kıvamında geçiştirildiği bu ülkede elbet.
İşin ucu bırakılsa belki de hekim cinayetleri iş kazası olarak anılacak hükümet eyleyenlerce.
Kendi kadrosundaki hekim, hemşire, eczacı, hastabakıcı, taşeron sağlık çalışanı için bir yayınında “düşman” tanımını kullanan sağlık bakanlığı bünyesinde hasta ve yakınlarının yöneldikleri şiddet girdabının sorumlusu kim ola?
Nisan 2011 tarihli yazımda yine bu köşeden sormuştum ‘editör nedir’ diye. Tekrarında sakınca yok. Editör nedir diye sorsak hastalarımıza bir kısmı bilemeyebilir elbet. Hele bir de önüne “baş” eklesek o an duraksayıp “herhalde iyi bir şeydir” duygusuna kapılabilirler.
Sağlık çalışanları sık sık grevdeler artık. Kah öldürülen meslektaşları için, kah sağlıkta dönüşüm sisteminin piyasacı yıkım sürecine dair toplumsal duyarlılığın odağı olarak grev haklarını kullanıyorlar.
Ya Sağlık Bakanı yani bakanlık yayınlarının baş editörü ne yapıyor? Muhtemeldir kılavuz kitabını açmış okuyordur ne yapabilirim diye? Hangi kılavuz kitabı mı? Tabii ki devlet bütçesi ile yayınlanmış, Prof. Dr. Recep Akdağ baş editör imzalı, telif hakları korunmuş, sağlıktaki sağlıksız dönüşümde devlet için kılavuz kaynak olarak hazırlanmış çeviri kitap: “Sağlık Reformu’nun Doğru Yapılması: Performansın ve Hakkaniyetin Geliştirilmesi İçin Kılavuz”
Sağlık Bakanının imzası ile yayınlanmış bu kitap bakın neler tavsiye ediyor devletin sağlık bürokrasisi için!
Sağlık Bakanının bizzat baş editörlüğünü yaptığı kılavuza göre grev yapan, mitinge katılan, sağlıktaki olumsuzlukları toplumla paylaşan on binlerce sağlık çalışanı “düşman”.
Bırakın sağlık çalışanlarını, onlarla dayanışma içinde olan, grev günü hastanelere sağlık çalışanı ve hastanelere gelmeyen milyonlarca yurttaş da potansiyel düşman.
Hele”yaşamı örgütleme” sırası bizde diyen TTB, TDB, TMMOB gibi meslek odaları, KESK gibi sendikalar hepten “düşman”.
Misal; sağlıkçılar diyor ki “Topluma eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti sunmak istiyoruz. Prim temelli değil vergi temelli bir GSS istiyoruz”. Hükümetin kılavuz kitabı yorumluyor: “Bu talebi dillendirenler düşmanlarınızdır”.
Evet, daha önce de yazdığım gibi Dünya Bankasının sağlık bakanlığı için düzenlediği eğitim seminerlerinde de başvuru kaynağı olarak dağıtılan bu kitapçık sağlıkta dönüşüm adlı piyasacı sürece itiraz eden her kurum ve kişiyi  “düşman” olarak tanımlıyor.
Başbakanın “kindar nesilden” dem vurduğu, Sağlık Bakanının yayınladıkları klavuz kitapta kendileri gibi düşünmeyenleri “düşman” olarak tanımlayan çeviri cümlelere imza attığı bir ülkede sağlıkçılara uygulanan şiddetin kolaylaştırıcısı olarak hükümet eyleme biçimini anmamak olmaz.
Sağlık Bakanının yayın yolu ile düşmanlaştırdığı sağlık çalışanları bu yayını yargıya taşımadan, TBMM’de soru önergeleri verilmeden, sağlık alanındaki şiddeti araştıracak TBMM ilgili komisyonu bu yayının izini sürmeden, bakan özür dilemeden ve hatta istifa etmeden sağlık çalışanlarına şiddetin durmasını beklemek safdillik olur.


AHLAKSIZ KILAVUZ SAĞLIKÇILARA KARŞI

“-Motive edici kaynaklarına saldırın, kaynaklarını azaltın
-Meşrutiyetlerine saldırın
-Dürüstlüklerine saldırın
-İnsanları onlarla çalışmaması ve katkı sağlamaması için teşvik ederek kaynaklarını azaltın
-Bilgi kaynaklarını kurutun
-Bilgisiz ve devre dışı bırakın
-Anahtar karar vericilere erişimlerini azaltın
-Medyayı onlardan bahsetmemesi konusunda yönlendirin
-Onların uzman olmadığını, kendi isteklerine hizmet ettiklerini , sadakatsiz olduklarını (ülkeye, değerlere vb.) vurgulayın.”
Bu cümleler sanırım aklınıza son dönemde TMMOB’ye yönelmiş ‘organize’ duygusu uyandıran saldırıyı getirdi. Muhtemelen onlar için de yazılmıştır birtakım yerlerde. Andığım cümleler ise devlet kaynakları ile çevirilmiş bir Sağlık Bakanlığı kitabından alındı.
Topluma eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmetini savunan meslek odası, sendika ve kitle örgütlerine, özellikle de onların yönetici ve aktivistlerine yönelik Sağlık Bakanının iftiharla baş editörü olduğu hükümetin sağlık kılavuzunda “düşmanlarla” yani bizlerle ilgili işte etik  dışı bu tavsiyelerde bulunuluyor.
Evet sevgili halkımız; sizden aldıkları vergilerle parayı silah tekellerine aktarmadıklarında kalan para ile böyle kılavuz kitaplar hazırlıyor hükümet edenler. Üstelik bizzat Sağlık Bakanının baş editör olduğu bu kılavuz önerdiklerinin “etik dışı” yani gayrı ahlaki veya daha yalın hali ile ahlaksız bir yol olduğunu açık bir şekilde söylemekten çekinmiyor. Yayınlanmamış kitabı toplatan zihniyet ne hikmetse sağlık bürokratlarına bakan imzalı bu gayrı ahlaki yöntemleri salık vermekten imtina etmiyor.
Nisan 2011’de bu köşeden şöyle yazmıştım: “Ülkenin başbakanı son öğrenci sınavındaki şifre iddiaları için demokratik haklarını kullanarak alanlara çıkan öğrenciler ve velilerini  “on bin tosuncuğu” karşılarına çıkartmakla tehdit ediyorsa insanın aklına ister istemez benzer cenahın “Kanlı mı olsun, kansız mı olsun” sözü geliyor. Kılavuzu başbakan olan ülkemizde kim bilir daha kaç kılavuz kitap var da haberimiz yok.
Bu arada andığım kitabı okumak isteyenler sağlık bakanlığının e-kütüphanesinden İnternet üzerinden ulaşabilirler. AKP iktidarının, ülkemizde emekten, barıştan, özgürlükten, eşitlikten ve demokrasiden yana olan bütün kişi ve kurumlar üzerindeki “faşizan baskıları” giderek artmaktadır. Bu bağlamda TTB, KESK ve DİSK bir basın açıklaması daha yaptı. Konu malum: TMMOB’ye yönelik baskılar.
Tüm bunların ışığında son hekim cinayetinden sonra dönüp sormak gerekiyor: Katili tanyor musunuz?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa