Bir kez daha iş güvenliği!
Fotoğraf: Envato
Bir ülkede iş kazaları olabilir; bazen teknolojinin imkanları sonuna kadar kullanıldığı halde işçi ölümleri, yaralanmaları olabilir. Ancak, bu ölümler her gün, rutin haline gelirse, sık sık da 3’erli, 5’erli, 10’arlı kitleler halinde işçiler ölüyorsa orada artık kazadan söz edilemez.
Ne yazık ki bu tarif bu köşede ve gazetemizde sıkça yeniden yeniden yapılmak zorunda kalınıyor. Bunun son örneğini birkaç gün önce Giresun’daki baraj inşaatında yaşadık: Biri 14 yaşında dört genç işçi kayan toprak altında kalarak yaşamlarını yitirdi.
İnşaatta çalışan işçiler ve inşaatın yapıldığı yakın köylerde yaşayan köylüler inşaatı yürüten firmanın hiçbir önlem almaması, insanların boş yere öldürüldüğü konusunda feryat ediyorlar; yetkilileri göreve çağırıyorlar! Tıpkı daha önce başka baraj inşaatlarında, TEDAŞ’ın direklerinde, madenlerde, tersanelerde iş cinayetine kurban giden işçilerin; arkadaşlarının, ailelerinin feryat ettikleri gibi.
Peki, göreve çağrılan yetkililer ne yapıyor?
Onlar, patronların isteklerini yerine getiriyor; işçinin patrona mümkün olduğu kadar ucuza mal olması için düzenlemeler yapılıyor. En son, İstanbul-Esenyurt’ta bir AVM inşaatında çalışan işçilerin barındıkları çadırların yanması ve 11 işçinin yaşamını yitirmesinden sonra alelacele gündeme alınan İş güvenliği ile ilgili yasada Meclis, çocukların ağır işlerde çalışmasını yasaklayan hükmünü yasadan çıkararak “iş güvenliğini” artırdı!
Dahası Davutpaşa ve OSTİM gibi kamuoyunda infial uyandırmış büyük iş cinayetlerinin davaları bile artık bir sonuca varmamak zamanı aşımı vb. bir yolla gündemden düşürülmek üzere sürdürülmektedir.
Ancak her büyük iş cinayetinden sonra yetkililer, “Sorumlular ortaya çıkarılıp gereken cezalara çarptırılacak, gerekli önlemlere alınacak” diye konuşmaya devam ediyorlar.
Sadece hükümet cenahı da değil sendikal camia ve genel olarak işçi kamuoyu da iş kazaları konusunda gerekli duyarlılığı göstermemekte ısrar ediyorlar; sadece büyük kazalar olduğunda bir iki demeçle geçiştiriliyor.
İşçi hareketi, sendikaları, emek örgütleri kendi taleplerine sahip çıkmadığında hiç kimsenin işçilerin taleplerine sahip çıkmadığı, sınıflar mücadelesi tarihinin öğrettiği en tartışılmaz gerçeklerden biridir. Yaşananlar da bunu gösteriyor bir bakıma. Çünkü eğer işçi hareketi geriye düşmüş, patronlar işçi haklarını kolayca çiğneyecek bir pozisyon yakalamışsa işçinin ücretini düşürüyor, onu daha yoğun ve daha uzun zaman çalıştırabiliyorsa, yapılan TİS’i bile ihlal ediyorsa, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri almaktan kolayca geri durabilmektedirler.
Kısacası sendikalar başta olmak üzere emek cephesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda, sadece bu cinayetler olduğunda sahiplenilen herhangi bir talep olarak ele almaktan vazgeçmelidir. Tersine işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin talepler alanı, işçinin patronlara insan olduğunu kabul ettirme mücadelesinin başlıca alanıdır. Bu yüzden bu kapsamdaki talepler, sendikalı, sendikasız, şu sektör, bu sektör farkı gözetilmeksizin tüm sınıfın taleplerdir.
Bunun anlamı ise; her platformda ve her vesileyle emek cephesinin, sendikaların, emek örgütlerinin iş güvenliği ve işçi sağlığına dair talepleri, yasa ve yönetmeliklerin uygulanıp uygulanmadığının takibi ve denetiminin tüm mücadele için son derece önemli olduğudur.
Hele de emek mücadelesinin yükseliş alametlerinin ortaya çıktığı; kamu emekçilerinin bir genel greve hazırlanırken, çeşitli sektörden işçilerin daha kitlesel ve etkili girişimlerinin haberlerinin gelmeye başladığı (Mersin Liman işçilerinin ve Zonguldak maden işçilerinin son günlerdeki eylemleri gibi) şu günlerde bu taleplerin öne çıkması daha da önem kazanmıştır.
Giresun’daki son iş cinayeti, işçi sağlığı ve iş güvenliği taleplerinin ve uygulamasının denetimi konusunda bir kez daha uyarıcı olmuştur. Umalım ki bu iş cinayeti, (Elbette bu olanlar hükümet ve patronlar cenahından gerçek bir uyarı etkisi yaratmaz) en azından sendikaları, emek örgütlerini kendi sorumlulukları ve görevleri konusunda uyarmış olsun!
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45