‘Tez’in çöküşü!..
Fotoğraf: Envato
Türk ulusallığından güç ve feyz alan bir tez vardı. Kimileri hâlâ savunma çabasındalar. Strateji ve taktikler, ille de güçler mevzilenmesi bu “tez”e dayandırılır, kiminle yan yana kime karşı soruları buradan hareketle yanıtlanırdı.
Kökleri eskidedir. Ta Şefik Hüsnü’ye kadar gider. Cılız bir antiemperyalizm olan M. Kemal antiemperyalizminin abartısı ve peşinden yürünmesi üzerine kuruludur. “Şeyh Sait’e karşı neden sefer düzenlenmiş, neden katli vacip olmuştur” dendiğinde, “tez” emre amadedir: “Sait İngiliz işbirlikçisidir”! Yetmezse, eklenir: “feodaldir de”. Emperyalizme ve feodalizme karşı mücadele içindeki M. Kemal, “işbirlikçi”, üstelik feodal Sait’i bu nedenle ezip geçmiştir! İnanan inanmıştır; iddia budur. Ulusal savaşın başarısı ve buradan saldığı küçümsenmez etki üzerinden inananları az olmamıştır. Neredeyse dini itikat gibidir.
İtikadı bütün Kemalistler kadar, hâlâ Kurtuluş Savaşı antiemperyalizminin olmasa bile güncel çıkar ve eğilimlerinin baskısı ya da çekiciliğiyle Kemalizmin güçlü etkisi altında bulunmayı sürdürenler “tez”e sıkı sıkıya sarılmışlardır. Nedeni nettir. Tıpkı M. Kemal gibi, onun etkisi altındakiler de Türk ulusalcılığıyla tanımlıdırlar. Türkçüdürler.
Oysa sosyalizm enternasyonaldir. Fransız işçisiyle, Türk ya da Kürt işçisini, Çin ve Hint ya da Amerikan işçisini ayırt etmez; sınıf kardeşleri olarak birliklerini öngörür, sağlamaya çalışır. Hepsi bu değil. Halkları da birbirinden ayırt etmez; hiçbirinin diğerine üstünlüğünü benimsemez. Halkların kardeşliğini ve bu kardeşliğin sağlanabilmesi için hak eşitliğini öngörür. Bütün halklar kaderlerini kendileri tayin edeceklerdir, bu hakları kutsaldır.
İşçi sınıfı ve sosyalizm enternasyonalizmi benimsemiş, çünkü işçi sınıfının uluslararası niteliği bunu gerektirmişken; burjuvazi milliyetçidir, çünkü kendi (ulusal) pazarının peşine düşmüştür. Emperyalizm çağında parselleyerek vatan adını taktığı toprak parçasını, başka çaresini bulamadığında, işbirlikçiliğine soyunduğu büyük emperyalist devletlere peşkeş çeken de burjuvazi olmuş... Ama halklara düşmanlığını da sürdürmüştür. Amerika önünde “Ağam, paşam” eğilmeleriyle “eyvallah” çekerken kendi milletinin üstünlüğü demek olan milliyetçilik aklına gelmemiş, ama Kürt’e örneğin ya da komşu Suriye, Yunan, Ermeni halklarına tafra satmış, aman vermemiştir.
Milliyetçilik, egemen burjuvazinin tutumu olduğu kadar, küçük burjuvazinin de tutumu olagelmiş, bu ara sınıf, zaman zaman yalpalasa da, bugüne kadar genellikle burjuvazinin peşinden yürümüştür. Bunda cılız Kemalist antiemperyalizmin etkisi ve payı olduğu kesindir.
Asıl savunucusu, öteden beri Aydınlıkçılardır. “Ulusalcılık”ın baş çekicileri arasında mümtaz bir yer edinmiş, Ş. Hüsnü’nün izini sürerek gelip tuttukları mevzi Ergenekonculuk olmuştur. Ancak onlardan ibaret değildir. Halkevleri, TKP, ÖDP, Halk Cephesi tabii ki Ergenekoncu değiller; ama haklarında ne derlerse desin, kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar, milliyetçilikten ciddi biçimde etkilendiklerini söylemek haksızlık etmek olmayacaktır.
Halkların kardeşliği ve birliğini zorunlu kılan, demokratik ve halkçı bir alternatif birlik örgütlenmesini dayatan Türkiye’nin şu koşullarında Kürt’e uzak durmayı sürdürdükleri biliniyor. Nedeni milliyetçi etkilenmelerden başka ne olabilir ki?
Kürt hareketi tarihindeki en ileri antiemperyalist tutumları almaktayken açıktan tersini savunan az değildir. “Tez” şudur: “Kürt ulusal hareketi Amerikan işbirlikçisidir!”
Uludere katliamıyla ilgili Wall Street Journal kaynaklı Heron mu Predator mu, “milli” mi Amerikan istihbaratı mı tartışması, son olarak ve bir kez daha tezi çökertmiştir. Hangi istihbaratla katliam yapıldığı değil, katliamın yapılmış olması önemlidir, doğrudur. Ancak Amerikan emperyalizminin “işbirlikçi” “seçimi”ni nasıl yaptığı ve kimin Amerikan işbirlikçisi olduğu konusu da az önemli değildir. Kimin NATO üyesi olduğu biliniyordu. Amerikan kredi ve silah yardımlarını kimin aldığı da. Üslerle radarların kiminle birlikte kurulduğu da. Şimdi bizzat Amerikalılar Kürt gençlerinin katledilmelerinde Amerikan parmağını da kabullenmişlerdir.
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02