Bugün 22 Mayıs mı 24 Mayıs mı?
Fotoğraf: Envato
Dün Türkiye’nin her yerinde kamu emekçileri grevdeydi!
Gece saat 24.00’da demiryollarında başlayan grev, sabahın erken saatlerinden itibaren eğitim, sağlık, yerel yönetimler, adliye, vergi daireleri gibi başlıca hizmet kollarında ve kurumlarında yayılırken gün boyunca ülkenin her yerinde yüzlerce merkezde gösteriler, yürüyüşler ve basın açıklamalarıyla 23 Mayıs kamu emekçilerinin en büyük grev gününe dönüştü.
Bu yazının yazıldığı saatlerde greve katılım sayısı, hizmet kollarına göre katılım oranları ve etkinliğine dair sendikalardan henüz, toplama dair bir açıklama yapılmamıştı ancak gün boyu gelen haberler pek çok büyük kurumda greve katılımın yüzde yüz olarak gerçekleştiği biçimindeydi. Hizmet kolunda örgütlü tüm sendikalara (grev kararı almayan sendikaların üyeleri de) üye kamu emekçileri greve katılırken pek çok merkezde hiçbir sendikaya üye olmayan kamu emekçilerinin de büyük ölçüde greve katıldığı dünün en önemli gerçekleriydi. Bu durumda artık “23 Mayıs grevi yüz binlerin greviydi” demek bile artık gerçeği tam olarak yansıtmayacak görünüyor. Çünkü 23 Mayıs grevini sınıflar mücadelesi tarihi, “tüm hizmet kollarından bir buçuk-iki milyon kamu emekçisinin katılımıyla gerçekleşen görkemli bir genel grev” diye kaydedecektir.
Burada belki bir not da, kamudan hizmet alanların (öğrenciler, veliler, hastalar, yolcular, çeşitli hizmet dallarından hizmet alan vatandaşlar) kamu emekçilerinin grevine, “hizmet almaya gelmeyerek, alanlara çıkan kamu emekçilerine sözle, alkışlarla destek verdiklerini” söylemek abartı olamaz.
Hiç kuşkusuz bu büyük eylem, kamu emekçilerinin tabandaki birliği, bu birliğin sendikaların tepesindeki yankılanması ya da bu birlik ve ortak mücadele tutumuyla yöneticiler düzeyindeki ayırımcılık gayretleri elbette önümüzdeki günlerde tartışılacaktır.
Ancak bu grev, şimdiden hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek biçimde göstermiştir ki; kamu emekçilerinin aralarında elbette milliyet, inanç, sendikal hatta siyasi görüş farklılıkları vardır ama onların ücretleri, iş güvenceleri, insanca yaşama ve çalışma koşullarıyla ilgili talepleri bütün bu ayrımların üstünde bir birlik oluşturmaya engel teşkil etmez; etmemiştir de. Bu, dün açıkça görüldü! Dahası bu birlik, emekçilerin sendikal siyasi bakımdan birliklerinin ilerlemesine son derece önemli bir dayanak teşkil edecek mahiyettedir.
Ve içinden geçilen günler, elbette bu genel grevin Mayıs’ın 23. günü bittiğinde, 22 Mayıs gününe yeniden dönüleceği, dönülmesi gerektiği anlamına gelmez.
Hükümet, bunu isteyecektir ve sendikal geleneğin bu olduğuna güvenmektedir ve bu grevin bir “gaz alma tepkisi” olarak kalması için çalışacaktır. Bugün takvimde tarih 24 Mayıs olmaktan öte 23 Mayıs grevinin ertesi günüyse; elbette mücadelenin 23 Mayıs’ın daha ilerisinde bir çizgiden mücadeleye dayanak olmasını sağlayacak çalışmanın ilk günüdür ve bir gün daha beklemeden bu mücadele planının gerektirdiği girişimlere de başlama günüdür.
Burada şu unutulmamalıdır: Kamu emekçilerinin bu tepkisiyle birleşilip, bu tepki, hakları elde etme planının dayanağı yapılamazsa, bir birlik ve ortak mücadele planıyla ortaya çıkılmazsa bu mücadeleden sendikalar güçlenmiş olarak çıkamazlar. Çünkü dün açıkça görülmüştür ki, üç sendikanın bir araya geldiği her yerde kamu emekçileri büyük bir coşku ve yüksek bir kitlesellikle greve katılmışlardır. Bu birlik isteğine ve ortak mücadele talebine yanıt vermeyenler ya da eskiye döndürmek isteyenler, elbette mücadeleye zarar vereceklerdir ve kamu emekçileri onları da hedefi yapacaktır. Başka bir söyleyişle bugün oluşan birliği bozmaya kalkan, ortak mücadele ve birliği ilerletme girişimlerine ket vuran sendikal çevre de kamu emekçileri tarafından dışlanacaktır.
Daha şimdiden şunu unutmamak gerek: Sözleşme hakem kuruluna gitmiştir. Ama bu kuruldan “nasıl bir sözleşme” çıkacağını belirleme gücünü kamu emekçileri elinde tutmaktadır. Kamu emekçileri dün ne kadar büyük bir güce sahip olduklarını açıkça göstermişlerdir. Ve bu gücü hakem kurulunun ve arkasındaki hükümetin karşısına dikebilirlerse, kuruldan taleplerini az çok karşılayacak bir “sözleşmeyi” çıkarabilirler!
Hükümet, sözleşmeyi uzlaşmazlığa sürükleyerek kendi son hamlesini yapmıştır. Şimdi karşı hamleyi yapma sırası kamu emekçileri ve onların sendikalarındadır. Dünkü grev bu hamlenin nasıl olacağını ve ellerindeki gücün büyüklüğünü göstermiştir. Bu güçten sendikalar korkmamalıdır!
Şimdi hükümetin, hakem heyeti üstünden sonuca ulaştırmak istediği hamlesini boşa çıkarma zamanıdır.
Dünkü grev bir uyarı greviydi. Uyarıya uyulmazsa ne olacağını göstermek de bundan sonra izlenecek mücadele planıyla olabilecektir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00