Yunanistan avrodan çıkarsa…
Fotoğraf: Envato
Yunanistan’da yaşanan gelişmeler ve siyasi çözümsüzlük dünya ekonomisine yön vermeye devam ediyor. Koalisyon çabalarının sonuçsuz kalmasından bu yana tüm dünyanın gözü gelecek ay içerisinde yapılacak olan yeni seçimlere çevrildi. Birbiri ardına yayınlanan seçim anketleri merakla izleniyor, bulgular finans piyasaları tarafından hızla fiyatlanıyor. Anketlerin küresel piyasalarda sert dalgalanmalar yaratacak kadar önem taşıdığı bir ortamda elbette anket sonuçlarının da kuşkuyla karşılanması gerekiyor. Yapılan anketlerde kemer sıkma politikalarına karşıt duruşuyla ön plana çıkan “sol” koalisyon SYRIZA’nın oyunun yüzde 20 ila 30 gibi geniş bir aralıkta dalgalanması da kuşkuları besliyor.
Her ne olursa olsun tüm anketler son seçimden bu yana SYRIZA’nın oyunu arttırdığını ortaya koyuyor. Oyunu arttırmış gibi görünen bir diğer parti ise son seçimden önde çıkan, kemer sıkma yanlısı merkez sağ Yeni Demokrasi Partisi (YDP). Yapılan kimi anketlerde ilk sırada yer alan YDP’nin oyu yüzde 20’lerden 26’lara kadar tırmanabiliyor. Seçimlerde az oy farkıyla da olsa kimin önde çıkacağı ayrı bir önem taşıyor. Çünkü seçimde en fazla oyu alan parti parlamentoda fazladan 50 koltuk kazanıyor. Dolayısıyla finans çevrelerince yapılan kemer sıkma yanlısı bir koalisyon hesapları da büyük ölçüde YDP’nin seçimlerden ilk sırada çıkması koşuluna bağlanıyor. Aksi bir durumda ise, AB ile yapılan anlaşmanın yeniden masaya yatırılmasında ısrarlı gözüken SYRIZA’nın liderliğinde yeni bir koalisyon arayışı başlayacak.
Böylesi bir ortamda Yunanistan’ın avroda kalıp kalmayacağı da giderek daha yoğun bir şekilde tartışılmakta. Farklı görüşler var elbet. Avrodan çıkışı bir alternatif olarak öne sürenler öncelikle bu yolla uluslararası piyasalarda ülke ekonomisinin rekabet gücünü arttırılabileceği noktasına vurgu yapıyorlar. Diğer yandan Yunanistan gibi problemli bir ülkenin birlik dışında kalmasıyla, kalan üyelerle Avro Bölgesi’nin mali birliği yolunda daha net adımlar atılmasının kolaylaşacağı da kimi çevrelerce savunuluyor.
Bir gerçek var ki, avrodan çıkış tek başına Yunan halkı için pek bir şey ifade etmeyecek. Aksine, avrodan çıkışla birlikte yaşanacak devalüasyon ücretli kesimin alım gücünün hızla gerilemesine yol açacak. Drahmiye dönüş ile birlikte ekonominin rekabet gücünün arttırılması beklentisinin ardındaki temel unsur da bu zaten. Büyük ölçüde avro ve dolar üzerinden yapılan hammadde, ara mal alımları sabit kalırken üretim maliyetleri ücretlerin bastırılması yoluyla düşürülecek. Yunan tahvillerine yatırım yapan finans sermayesinin aldığı riskin faturası bir kez daha emekçilere kesilecek.
Drahmiye geçiş hiç kuşku yok ki ülkeden yabancı sermaye çıkışının hızlanması ve kur riski nedeniyle yeni sermaye girişlerinin de çok daha sınırlı düzeyde kalacağı anlamına geliyor. Yine ülke ekonomisinde yaşanacak daralma vergi gelirlerinin de sert bir şekilde gerilemesine neden olacak. Bunun yanı sıra yükselen risk primi ile birlikte halihazırdaki borcun çevrim maliyeti de artacak.
Söz konusu 200 milyar avroluk kamu borcunun yarıya yakın kısmı, başta bankalar olmak üzere iç piyasaya. Tahvillerin geri kalan kısmı ise uluslararası bankalar ve hedge fonların elinde bulunuyor. Ülke drahmiye döndüğü takdirde iç borçlar yerli para cinsinden ödenecektir. Borcun geri kalan bölümü ise uluslararası hukuka tabi olduğundan Yunanistan dış borcunu avro cinsinden ödemek durumunda kalacaktır. Ne var ki, vergi gelirlerinin daraldığı, ülkeye dönük yeni sermaye girişlerinin yaşanmadığı bir ortamda ülke dış borç ödemelerini gerçekleştirmekte daha da zorlanacaktır.
Tüm bu tablo göz önüne alındığında avrodan çıkışın maliyeti daha net ortaya çıkıyor. Ve böylesi bir durumda borç ödemelerinin durdurulması kaçınılmaz gibi görünüyor.
Yaratılan Avrupa İstikrar Fonunun 500 milyar avroluk büyüklüğü düşünüldüğünde bu durum Avro Bölgesi açısından kaldırılamayacak bir yük değil. Ama iş burada da kalmaz. Diğer problemli avro ülkelerinin tahvillerinin üzerindeki risk primlerinin sert bir şekilde yükselmesiyle bu ülkeler de borç ödemelerini durdurmaya yönelebilir, hatta buna zorunlu kalabilir.
İşte bu nedenlerle Yunanistan’ın avrodan çıkışı ya da avro dışı bırakılması ihtimalinin halen piyasalar tarafından tam olarak fiyatlanmadığını düşünüyorum. Durum henüz AB ile SYRIZA arasında altı fazla doldurulmamış bir restleşmeden ibaret. Tsipras da 17 Haziran seçimlerini avroyu kurtarmak için bir fırsat olarak nitelendirerek Avrupa sermayesinin endişelerini gidermeye çabalıyor. Topu Merkel’e atıyor. Krizin ilk başladığı dönemlerde Avro Bölgesi’nin uzun vadede kopuş ya da mali birliği de içeren daha merkezi bir birliktelik seçenekleriyle karşı karşıya olduğunu belirtmiştik. Durumda bir değişiklik yok.
Yunan halkının ise evlatlarının geleceğini finans sermayesinin kıskaçlarından çekip alabilmek için Merkel’in verebileceği tavizlerden çok daha fazlasına ihtiyacı var.
- Kurtarıcı mı, yoksa yeni günah keçisi mi? 09 Haziran 2023 04:18
- Seçim senaryoları ve ekonomiye dönük beklentiler 12 Mayıs 2023 04:19
- Kurda istikrar illüzyonu 28 Nisan 2023 04:21
- SVB krizinin arka planı ve düşündürdükleri 17 Mart 2023 04:52
- Para politikasındaki ayrışma belirginleşiyor 24 Eylül 2022 04:50
- Şimdi solun tam zamanı 12 Ağustos 2022 04:26
- Enflasyon gelir dağılımını bozuyor 08 Temmuz 2022 04:47
- Merkez Bankası şaşırtmadı 27 Mayıs 2022 01:12
- Kehanet çöktüğünde 22 Nisan 2022 00:37
- Enflasyon doludizgin 08 Nisan 2022 00:40
- Faiz politikasının bilançosu 10 Mart 2022 23:31
- Enflasyon geriler mi? 10 Şubat 2022 23:18