28 Mayıs 2012

Elleri var özgürlüğün…

DİĞER YAZILARI

Yaşam biçimini köşe dönmece kolaycılığına dayamış, vurgun ve talanın kol gezdiği bir toplum düzeninde emekten söz açmak kolay değil. Şimdilerde iktidarla bütünleşmiş medya ve sermaye çevrelerinde emek üzerine fikir üretenlere, yazanlara iyi gözle bakılmıyor. Böylelerine değişen çağı anlamaktan uzak, yeniliklere ayak uyduramayan dinozorlar yaftasını yapıştırıveriyorlar. Akıllarınca solcuları, emek savunucularını, doğa aktivistlerini hafifseyerek topluluklarından dışlamış oluyorlar. Başbakan Erdoğan’ın da partisinin kurmaylarının da 10 yıllık iktidar icraatlarında emek kesimine pek sıcak bakmadıklarını işçi hakları, işçi güvenliği, sendikalaşma gibi konuları ciddiye almadıklarını biliyoruz. İktidarın bağdaş olduğu yeni dünya düzeni bir yandan küreselleşme adına gelişmekte olan ülkeleri ucuz emek cennetine dönüştürerek iliğine dek sömürürken bir yandan emekçinin sesini kısmanın çeşitli yollarını da uygulamaya koyuyor. Şimdi Başbakan Erdoğan’ın son söylemlerinden de anlaşılıyor ki büyüme ve gelişmeden kastedilen bir nüfus patlaması projesidir. Yoksulu daha çok yoksullaştıracak, zengine daha nurlu ufuklar açacak bir proje. Uludere’de 34 yurttaşın katli emrini kimin verdiği belirsizliğini koruyor. Ölenlerin yakınlarından bırakın devletçe özür dilenmesini, tersine onlara yönelik adli takip ve baskılar bütün ağırlığınca sürüyor. Başbakan Erdoğan’ın ve İç İşleri bakanı Şahin’in açıklamalarına ise diyecek söz bulamıyor insan. Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanları ötekileştirmek, yok saymak bu denli kolay demek ki. Ne oldu öncülüğünü yaptıkları Kürt açılımı, Ermeni açılımı? Uludere’de sorular yanıtsız kaldıkça gündemi değiştirerek yandaş medyaya yeni sakız verdi Başbakan. Onlar da gazete sütunlarında, ekranlarda çiğner çiğner dururlar artık. Kadına şiddet mi dediniz? Hadi canım siz de. AKP’nin derin politikasında kadının adı mı olur.
Sıkıntılı günler yaşanıyor. 12 Eylülü aratmayan yasaklar, baskılar, tutuklamalar sürüp gidiyor. Medya gerçekleri örtmede ustasına taş çıkarıyor şu sıralar. Yetmiyor Erdoğan’a. Yine de öfke kusuyor gazetecilere hakaret yağdırıyor. Aykırı sese tahammülü yok. İlerisinden vazgeçtik bu nasıl bir demokrasi anlayışı. Yazan çizen olmazsa yurttaş nasıl bilgilenecek peki? Ha bir de yurttaş gerçekten bilgilenmeyi istiyor mu, ona bakmalı. Yoksa nutukların, dizilerin ve futbolun afyonunda uykuya devam mı? Göreceğiz.
Oktay Rıfat’ın “Elleri var özgürlüğün” şiirinden seçtiğim dizelerle sonlamak istiyorum yazıyı. Göreceksiniz ki, İktidarın ‘geçmişle hesaplaşma’ yavelerine karşın günümüzde de ülkenin ve emekçinin durumunda değişen bir şey yok. Bu kader olmamalı…

“Öpüşmek yasaktı bilir misiniz?
Düşünmek yasak
İşgücünü savunmak yasak!
                 —--
Ürünü ayırmışlar ağacından,
Tutturabildiğine,
Satıyorlar pazarda;
Emeğin dalları yerde,
                —--
Işık kör edicidir, diyorlar,
Özgürlük patlayıcı.
Lambamızı bozan da
Özgürlüğe kundak sokan da onlar.
               —--
Gel yurdumun insanı görün artık,
Özgürlüğün kapısında dal gibi,
Ardında gökyüzü kardeşçe mavi!

Şiirin bütünü için:
“Ellerimiz Günışığı” Emek Şiirleri.
-Hazırlayanlar: Eray Canberk-Gülsüm Cengiz.
Evrensel Basım Yayın 2.Cilt

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et