Yalancının mumu
Fotoğraf: Envato
Kamu emekçilerinin 2012 ve 2013 yıllarını kapsayan toplusözleşme görüşmelerinin son aşamasında Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, 2.5 milyon kamu emekçisi ve 2 milyona yakın memur emeklisine 2012 yılı için yüzde 4+4, 2013 yılı için yüzde 3+3 zam oranı verileceğini açıkladı. Açıklanan rakamların hükümetin beklentileri ile hemen hemen aynı olması, en iyimser beklentileri bile alt üst etmeye yetti.
Hakem Kurulu tarafından açıklanan karar, pek çok yönden tarihi bir nitelik taşıyor. Her şeyden önce, 12 Eylül referandumu sırasında kamu emekçilerinin “Evet” oyu vermesi için hükümet ve Memur-Sen cephesinden yapılan “Memurun toplusözleşme hakkı” ile ilgili bütün propagandanın, ileri sürülen bütün gerekçelerin bir hükmü olmadığı, hepsinin koca bir yalan olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. O dönem grevsiz bir toplusözleşme düzeninin, kamu emekçileri mücadelesini ilerletmeyeceğini, hükümetin kendi çıkarları doğrultusunda düzenlemeler yaptığını öne sürenlerin ne kadar haklı olduğu bir kez daha görüldü.
Hakem Kurulu’nun zam oranını 2012 için sadece yarım puan arttırması ve diğer taleplerde hükümetten bile katı bir tutum sergilemesi, Kurulun yapısı ile ilgili olarak öne sürülen bütün itirazları fazlasıyla haklı çıkardı. Hakem Kurulu’nun üye bileşimi gereği 6’ya 5 hükümetin istediği bir sonucun çıkacağı, toplusözleşme görüşmeleri boyunca bir sendika gibi davranmaktan çok, Polyannacılık oynayan Memur Sen dışında herkes tarafından tahmin ediliyordu. Ancak tahmin edilemeyen ve kamu emekçileri mücadele tarihine şimdiden kara bir leke olarak geçen olay, “yetkili” konfederasyon olan Memur-Sen’in, Hakem Kurulu üyeliği için önerdiği akademisyenin yüzde 4+4 oranına onay vermesi oldu.
Adına toplusözleşme denilen, ancak gerçek bir toplusözleşme ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir düzenleme daha hükümetin ve onun gölgesinde sendikacılık yapanların elinde patladı. Yalancının mumu bu sefer yatsıya kadar bile yanmadı.
Sendikal alanla ilgili olarak gündeme getirilen yalan propaganda, sadece kamu emekçilerinin toplusözleşme hakkı üzerinden değil, grev yasaklarının kaldırılması üzerinden de yürütülmüştü. Hatırlanacaktır referandum öncesinde Hükümet ve destekçileri cephesinden “Grev yasakları kaldırılıyor”, “İki sendikaya üyelik mümkün olacak”, “Sendikal örgütlenmenin önü açılacak” gibi propagandaların da koca bir yalan olduğu kısa sürede ortaya çıktı.
Referandum sonrasında Türkiye’nin dört bir yanında bırakalım iki sendikayı, tek sendikaya üye oldu diye yüzlerce işçinin işten atıldı. Madem iki sendikaya üyelik serbest, İzmir’de Billur Tuz ve Savranoğlu Deri İşçileri, Kayseri’de CEHA işçileri, Ankara’da TOGO işçileri, burada adını sayamadığımız onlarca işyerinde anayasal haklarını kullanarak sendikaya üye olan işçiler neden işten atıldı o zaman?
Grev yasaklarının kaldırıldığı yalanına ne demeli? Tıpkı iki sendikaya üyelik konusunda olduğu gibi, bu konuda da söylenen yalanların boyu dağları aşmış durumda. Önceki gün Meclis gündemine getirilmek istenen havacılık iş kolundaki kimi hizmetlerin grev yasağı kapsamına alınmak istenmesi bu yalanın da ömrünün uzun sürmediğini gösteriyor.
Her fırsatta uçak filosunun 3 kat, hat sayısının 2 kat büyüdüğünden bahseden THY yönetimi, söz konusu büyümeyi sağlayan havacılık hizmetlerinde çalışanların haklarına sahip çıkması karşısında, hiçbir hukuki karşılığı olmayan “mesajla işten çıkarma” gibi orijinal bir yöntemi kullanarak eylemi kırmak istese de başarılı olamadı. 1.5 yıldır toplusözleşme imzalamayı bekleyen ve grev hakları ellerinden alınmak istenen Hava İş üyelerinin, grev hakkına yine grev yaparak sahip çıkması, benzer durumlarda yapılması gerekenin ne olduğunu tartışmaya yer bırakmayacak bir şekilde ortaya koydu.
Bugüne kadar iktidar olan bütün partileri alt alta sıralasak ve halka en çok yalan söyleyen hangisiydi diye bir soru sorsak, hiç tartışmasız AKP açık ara birinci çıkar. Ancak bu aşamada önemli olan, kimlerin hangi konularda halka hangi yalanları söylediği değil, söylenen yalanlar karşısında gerçekleri savunanların ya da böyle bir iddiası olanların, yaşanan onca tehdit ve gelişme karşısında ne yaptığı, nasıl tepkiler verdiğidir.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20