03 Haziran 2012 20:00

“Rastlantısal” gericilik!..

“Rastlantısal” gericilik!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ne tesadüf! Hepsi üst üste geliyor. “Rastlantılar dünyası”nda yaşıyoruz!
Esra Arsan. Bilgi Üniversitesi’nde doçentti. Hani şu “solcu” bilinen üniversitede. Asıl bilinen, Soros bağlantısı ve “Açık Toplum” örgütlenmelerinden olduğuydu.
“Solcu” okul Arsan’ın işine son verdi. 5-6 gün önce Yeni Akit adlı gazetede Arsan’ın ANF’ye verdiği mülakat üzerine “Üniversitede bir PKK yandaşı” diye haber çıkmıştı. İletişim Fakültesi Dekanı H. Nalçaoğlu, işten çıkarmanın “gazete ve yayınladığı haberle kati surette bir bağlantısı yok” diyerek, yemin billah açıklama yaptı. Rastlantıydı! “Verimlilik” sorunuydu ve önceden “el sıkışmışlar”dı, zaten ayrılacaklardı!
Türkiye’de zaten gericilik “rastlantısal” olarak yayılmaktaydı! Arsan’dan bir-iki gün önce, Yeni Şafak gazetesi, haber müdürlüğü, yazı işleri müdürlüğü ve Washington temsilciliği yapmış 16 yıllık “adamı”nı bir makalesi yüzünden işten atmıştı. O da tesadüf olmalıydı! Ali Akel vicdana sığdıramamış, dayanamayıp Roboski katliamına “Müslümanca” yaklaşım talep etmişti. Sen misin eden! Kapının önündeydi.
Haydi “kendi adamı”ydı, atardı da tutardı da! Ama Mehmet Altan’la başlayan furya vardı. Azıcık eleştiriye katlanılamamış, yandaş Star işine son vermişti. Tesadüftü!
“Yağcılık”ın yol olmadığını sırtında sınayarak, Mayıs ayı içinde işine son verilmişlerden birisi de, Today’s Zaman yazarı, Sabah’ın eski genel yayın yönetmeni Ergun Babahan’dı. Fener’liydi, Fener kupayı kaybedip bir de polisin saldırısına uğrayınca, ağzından kaçırıp, “o kupa Amerika’ya girsin” deyivermiş ve anında işinden olmuştu. Tesadüftü. Haydi, onlar da yandaş medyadandı!
Ya Banu Güven? Ya Can Dündar? Ve diğerleri. NTV ya da Doğuş Holding, tıpkı Hürriyet, Milliyet vb. ile Doğan Grubu’nun yaptığı gibi, kârlılık ya da menfaatler nedeniyle eleştirel haber ve yorumları bıçak gibi keserek boyun eğişe geçtiğinde “tesadüfen” işten çıkarılmışlardı!
Zaten Hindenburg ve Von Papen’den başlayarak, önce muhafazakarlar ve ardından sosyal demokratların boyun eğerek faşizminin yoluna taş döşedikleri Hitler’in iktidara gelişi de rastlantıydı! Muhalefetin hiçbir türüne olanak tanımayarak, dünyayı kana boğması da! Bizde de öyle değil mi? Hangi muhalif “başbuğ”un hışmından kurtuluyor? Ve dünyayı olmasa bile bölgeyi kana boğmanın koçbaşlığı bugünden üstleniliyor. Tesadüfen!
Yine tesadüfen bir kürtaj tartışması başlıyor! Beyzadeler kendilerini güçlü hissettikçe ağızlarından kan damlayarak konuşuyorlar.
Geçelim, güçlü Türkiye’ymiş de... Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlermiş de... Genç nüfusmuş da... Sermayenin genç işgücüne ihtiyacı varmış da... Sermayenin faşizm dahil, neye ihtiyacı yoktur ki?
“Başbuğ” özentilisi buyurunca, takiyyeyle örtülenen damarlardaki Türk-İslam sentezci gericilik bendini yıkıp taşmaktadır. En yetkililerinden “ne olmuş yani, tecavüzcünün çocuğunu devlet bakar!” diyen mi ararsınız... “Neden çocuğunu öldürecekmiş kadın, tecavüzcüsünü öldürsün” diyen mi... Ankara belediye başkanı gibi, kadına, kendisini öldürmeyi dayatan mı… Gericiliğin en koyusunun daniskasıdır. İşe öyle gelmekte, rastlantı sayılmaktadır!
Ya da rastlantı-zorunluluk ilişkisi bir diyalektik kategoridir. Yağmur ya da dolu yağması ya da bir şey yağmaması rastlantıdır. Doğrudur. Aslan Yürekli Richard’ın korkak Robert olarak doğmayıp, küçükken ağaçtan düştüğünde ölmeyerek sadece kolunun kırılmasıyla kurtarması da rastlantıdır.. Bir haçlı seferini onun düzenleme fırsatı bulması da. Tarih, insanların, öyleyse, idealistlerin pek istediği gibi, binlerce ve binlerce çelişik duygu, düşünce ve yaptırımcı iradenin birbirini kesip geçersizleştiren çatışması içinde yolunu açarak rastlantılarla akar. Ama işte yağmuru ya da doluyu ya da bir şey yağmamasını da... Haçlı Seferlerini de... Tarihin sınıf mücadeleleri tarihi olarak akışını da kararlaştıran zorunluluklardan kimse kaçamamıştır!..
Sorosçu okul da, medya da seçim yapıyor... Siyaseten ve onu koşullayan menfaatleriyle “zorunlu” saydıklarını, olanca “özgürlük”leriyle, boyun eğerek kararlaştırıyor.
Ahmet Altansa, tesadüfen üstüne tüy dikiyor ve şartlı “demokratik cephe” öneriyor. “Demokratik” olacak, ama AKP’yi iktidardan düşürmeyi hedeflemeyecek”!..

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa