Düşman Fazıl Say
Fotoğraf: Envato
Anladık, çıktı arabeske laf etti, eviniz başınıza yıkılmış gibi hissettiniz, kendinize gelmek için sabah akşam damar dinler oldunuz. Anladık, kıymetli büyüklerinizin elini öpmedi, Nazi selamı vermedi, siz de onu sevmiyorsunuz. Sevmeyin, ne âlâ. Anladık, müziği de, sanatı da umrunuzda değil, piyano da dinlemezsiniz, Hayyam da okumazsınız, sadece sakızdan çıkan manileri seversiniz. Ne güzel. Anladık, ettiği laf canınızı sıktı. Memlekette herkesin canı sıkılsın ama bir efendi hazretlerinin sıkılmasın değil mi?
Buradan çıkardıkları sonuç, hangi ara Fazıl Say’ı her gördüğünüz yerde bütün düşmanlığınızı ona kusmak oldu, ben orayı kaçırmışım.
Hayyam dörtlüğü paylaşmak suçunu hapisle cezalandırmaya kalkmanın ne büyük bir hakaret olduğunun kimse farkında değilmiş gibi görünüyor ya, o kısım çok acayip.
Fazıl Say’dan düşman yaratmaktan daha zavallıca ne olabilir demeyeyim, büyük konuşmaya gelmez, hele bizimki gibi memlekette. Ama gerçekten, Fazıl Say’ın “kötü adam” ilan edilip hedef alınması, hakaret değil de ne acaba? Akla, mantığa, izana, insafa, yasada tanımlanmamış başka değerlerimize hakaret edilmesi mahkemenin alanına girmesin de, insanlığın alanına girsin bari.
Twitter’da yazdıklarının ifade özgürlüğü kapsamındaki yerini gazetelerde, televizyonlarda tartışıp durmaları, lafının ağırlığını ölçüp ona göre muamele etmek istemelerinden herhalde. Madem o onu demiş, ben de ona küfrederim diye kendini kaybedenler arasında milletvekili falan var, ama oraya takılan olmadı. Küfürle kalıp da kimseye başka zarar vermeyeceklerini bilsek, halimize şükrederdik.
Velev ki düşüncesizce bir laf etti. Eh, bu ülkede düşüncesiz laf eden badem bıyıklıları da görüyoruz. Ne dava edilmesi, ağzını açanı indiriyorlar aşağı.
Müslümanlar hakarete uğramış diye yırtınanlar, Müslüman olmayanlar, Müslüman olmadıkları için her gün hakarete uğrarken, hem de kıymetli devletli abilerin ağzına sakız olurken neredeler?
Aslına bakarsanız Fazıl Say, bu ülkenin en sakin adamı, yaşadıklarıyla karşılaştırınca. O dünyanın en kaliteli müziğini yapsın, memleketinin kültüründen yola çıkıp evrenseli bulsun, ülkesinin değerli isimlerine ağıtlar yaksın, sen yasakla, engelle, sustur, konser veremez hale getir. Bir de hâlâ “Bak bak Fazıl Say yine ne demiş” mavalları okumayın. Fazıl Say, düşmanların en büyüğü olduğu için hedefte, artık bunu saklamaya gerek yok.
Bu Fazıl Say düşmanlığının asıl gösterdiği, devri iktidarlarının düşman anlayışının ne kadar tırt olduğu ama, onu kim anlayacak. Şöyle ki, bütün o badem bıyıklıyım-biraz da Pensilvanyalıyım-ne bulursam satarım-ananı da al git-daniskasıyım, hepsinin daniskasıyım cenahının fikri altyapısını hazırlayan arkadaşlar, bugüne kadar memleketin başına gelmiş bütün kötülüklerin sebebini çok güzel buldular, yıllardır da anlattılar. Bir düşman lazımdı, o fenalıkların sorumlusu olmalıydı. Elitist olmalıydı o, halka tepeden bakan, militarist, afedersiniz laik, Kemalist, darbeci, Cumhuriyet şeycisi gibi gibi. Sanki İttihatçılıktan gelen devlet geleneğinin bugünkü sahibi şimdinin efendileri değilmiş gibi, sanki sınıf iktidarı diye bir şey yokmuş gibi, saldır saldır dur. Her günahı bu görünmeyen düşmana yaz ki, beriki bezirganın yazarkasası dolsun.
O düşmanın cisimleşmiş hali olarak Fazıl Say’ı görmeye başlayınca iyice koptukları anlaşıldı. Yazılana, konuşulana bakınca anlaşılıyor ki, elitist de o, Kemalist de o, militarist de o, din düşmanı da o. Düşmanı bula bula Fazıl Say’da buldular ya, zavallılıklarına doymasınlar.
Nasıl da kendilerini biliyorlar, dertlerine en güzel tercüman, bir arabesk şarkısı olurdu: “Allah acısın bana”.
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59