Aynılaştığı yerden batsın ‘ahlak’ınız!

AMK için de “delikanlı bir spor gazetesi” diyorlar; hepsi öyle zaten. “Delikanlı” tanımını keyfine göre bozuşturmuş “erkek egemen” kültürün yansıması bu da. “Tarafın dilinden anlayan” diyerek, “küfür”ü halkçı olmakla eş tutuyorlar. Yersen?
Karşı çıkanların bile “Böyle isim mi olur AMK” diye haberler yaptığını düşünürsek, tartışmaya “1-0” önde başlıyor bu zihniyet. Bu isim üzerine yapılan espriler, “Olur mu yahu” derken bıyıkaltından gülümseler hepsi bu “mağlubiyet”in sonucu.
AMK zihniyeti kazanıyor. AKP Hükümetinin “Türk aile yapısı”, “gelenek, görenek, töre” ve elbette “İslam’a uygunluk” diye önüne gelen her şeye müdahale ettiği günlerden geçiyoruz. Birbirini seven iki gencin bırakın sevişmeyi, el ele tutuşması “ahlaksızlık” sayıldığı; özellikle kadın için “fahişelik” ile bir tutulduğu günlerden... taa ANAP döneminde “Flört fahişeliktir” diyenler, bugün AKP’nin tepesinde... “Behzat Ç.”de, “1 Kadın 1 Erkek”te olduğu gibi, resmen evli olmayan dizi karakterlerini evlendirme çabası içine girilmesi, kötü bir sitcom esprisi değil maalesef.  
Kürtaj tartışmalarını hatırlatmaya bile gerek yok. “Tecavüze de uğrasan doğuracaksın” diyen zihniyetin “ahlakçı” görünen tutumunun yarattığı “iklim” karşımıza “AMK” ile biten gazete ve bu gazete adından kaynaklı sözde “mizah” ile çıkıyor şimdi...
Spor medyası ile ilgili uzun uzun analizler yapmak, “erkek dili”nin hakim olduğu, “cinsiyetçi, ırkçı, kışkırtıcı” üslubunu hatırlatmak mümkün. Birbirinden farksız bu “spor medyası” çirkinliğinin üzerine tüy diken “AMK”yı, sadece bu gerçek ile açıklamak mümkün mü? “Onlar zaten böyleydi” deyip geçebilir miyiz?
İki haftadır başka bir şey mi konuşuyoruz peki? Daha geri gidelim; “Üç beş çocuk” meselesiyle; “Kız mıydı kadın mıydı” söylemiyle, kadın bedenine tahakküm zihniyeti ile aynı günlerde “AMK” diye gazete çıkmasının hiç mi ilgisi yok?
Kadın cinsel organına yönelik “bunca ilgi”, nihayetinde “ona dair bir küfür”ün gazete adı olması ile zirveye çıkarken; “gülümseyecek” miyiz hep birlikte? Hadi gündelik kahvehane sohbetlerini geçtim; gazete haberlerinde de aynı “iğrençlik”e katlanmak zorunda mıyız?
Özellikle “küfür çağrışımı” yapacak biçimde hazırlanmış televizyon reklamlarına maruz kalırken; bir yandan da “meşrulaşmış” bir küfür olarak daha sık görüyoruz, okuyoruz, duyuyoruz... Kadına yönelik bu iğrenç aşağılama, her gün daha fazla kulağımızı tırmalarken, “Türk aile yapısına duyarlılığı ile bilinen” kurumlardan ses seda yok. Gazete dün çıktı, reklamlar kaç gündür dönüyor... Diyanet’in “AMK diye gazete adı olmaz” diye fetva vermesini mi bekleyeceğiz? Bir tweet’in peşine düşenler, kadın cinsel organı ile fazlasıyla ilgilenen ilgili ve yetkililer nedense “sessiz”...
Neden mi? Çünkü “suç” yok orta yerde; “Türk aile yapısı” diye sundukları o “yaşam biçimi” içinde “Erkeğin ettiği küfür”, bir aykırılık değil. Kendi bedenine “Kadının bedeni, kadının kararı” yazıp fotoğraf çektirenlere bakıp, kendince erotizm, hatta pornografi çıkarma peşindeki zihniyetler için neden olsun ki? Hayır, “sokaktaki adam”dan söz etmiyoruz, anlı şanlı gazeteciler, bir başka gazeteci için “çıplaklık” eleştirisi yapabiliyor bu ülkede.
İlkokul sonu, ortaokul başı düzeyinde “espriler”i reklam sloganı yapıp; genç ergenlerin bile yüz vermeyeceği “zekasızlık”ta bir gazete adını belirleyenlere ne demeli? Bir masa etrafında toplanmış bir grup erkek oldukları kesin! Bir ara gaza gelip, “İlginç olur, herkes bizi konuşur, koyalım AMK” dedikleri de...
Hiç heveslenmesinler, “Sözcü, AKP karşıtı, o yüzden yandaşlar laf söylüyor” savunması kurtaramaz onları. Hem, bakmayın siz, bu tartışmanın bir ucunda AKP Hükümetinin sözcüleri ve yandaşları; diğer ucunda tam karşısında, ulusalcı Sözcü gazetesinin olmasına... Mesele Kürt olunca “aynılaşan” zihniyetler, “kadın” söz konusu olunca da hemencecik benzeşiveriyor. Şimdi “bir kısım” ulusalcıların “Sözcü”yü savunma gayretine tanık olacağız şüphe yok. Ya da tersine, “Ulusalcıların nasıl ahlaksız olduğu”na dair yandaş propaganda dinleyeceğiz. Geçin efendim hepsini bir kalemde...
Mesele kadın bedeniyse eğer, AMK ile AKP sözcüleri arasında ince bir çizgi var sadece... Aynılaştığı yerden batsın; “Kadına vermediğiniz değer”den çöksün “ahlak”ınız... İktidarınız da...