10 Haziran 2012 11:52

THY direnişçilerine destek, nasıl?

THY direnişçilerine destek, nasıl?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

305 THY çalışanı 2 haftadır işsiz. Suçları işkollarının grev yasağı kapsamına alınmış olmasını protesto ederek, o gün işe gitmemek; işçi ağzıyla söylersek o gün grev yapmak!
Tabiri caizse uçaklar uçmadı o gün. Ve görüldü ki uçakları uçuran, sektörü büyüten bürokratlar, çok ünvanlı zatı muhteremler değil, basit emekçilerdir. Ama bu gücü görenler hazmedemedi emekçinin kendilerine karşı birleşmiş olmasını; “Vay siz misiniz hak hukuku savunanlar; benim de haklarım var diyenler!” deyip 305 çalışanı kapı önüne koydular!
O günden beri çeşitli emek dostu partiler, çevreler, sendikalar, sendika yöneticileri direniş yerini ziyaret ettiler; çalışanlara desteklerini bildirdiler.
Bu süre içinde Hava-İş üyesi THY çalışanları, çalışma koşullarının ağırlığı, yönetimin üstlerindeki baskısı, iş kollarının kendilerini nasıl bir yaşama zorladığı,... gibi konularda açıklamalarda bulundular, gazetemizde mektupları yayımlandı; haberlerde, röportajlarda bu koşulları dile getirildi; daha getirilecek de!
Ancak, 305 kişinin şahsında yaşananlar, iş koşulları ve THY yönetiminin zalimliği ile ya da Hava-İş Sendikasının mücadelesiyle açıklanamayacak kadar da vahimdir. Vahametin bir boyutu elbette ki hızla büyüyen sektördeki örgütlemenin zayıflığıdır ve THY, öteki hava yolları birbiriyle rekabet etseler de çalışanlar ve onların haklarına karşı tam bir birlik beraberlik içindedirler.
Gazetemizde daha önce de defalarca belirtildiği gibi, olan sadece THY yönetiminin, Hava-İş’e ve üyelerine yönelik bir saldırısı değil sendikal hareketin namusuna bir saldırıdır ve buna yanıt da sendikal camiadan ve tüm emek cephesinden verilmek durumundadır.
Ne var ki bu konuda, pozisyonu dikkate alındığında, bu işin başına geçmesi gereken Türk-İş’in Başkanlar Kurulu, “hükümetle bir konuşalım” kararı alarak dağılmıştır. SGBP’nin de olayın vahimliği ile uyumlu yaptığı bir şey, attığı bir adım yoktur. Diğer sendikal çevreler de “Direnenleri destekliyoruz”, “Hükümeti ve THY yönetimini kınıyoruz” ötesinde gerçek bir destek göstermiş değillerdir.
Elbette bir derneğin, bir partinin, aydınların, bilim ve sanat çevrelerinin, ya da birer birer sendika şubelerinin, kamuoyunda adı bilinen aydınların, sendikacıların, direniş yerine ziyarette bulunması, şu veya bu biçimde direnen emekçilerle dayanışma ifade etmeleri ya da dün gazetemizde yer aldığı gibi “THY’den bilet alma!” gibi kampanyaların olması iyidir. Ancak, sendikal hareketinin başında bulunan ve sendikal harekete yönelik saldırılara yanıt verme yükümlülüğünü de taşıyan (ki, tüm sendika yönetimleri ve ileri işçi ve kamu emekçisi kesimleri böyle misyona sahiptir. Ama pratikte asıl olarak da burada hareketin başında olma konumunda olanlar) kişi ve yönetimler, “THY patronunun yaptıklarını lanetliyoruz. Direnen emekçileri destekliyoruz” diyen açıklamalar ötesinde bir girişimde bulunmuyorsa, bu ziyaretlerin de bir kıymeti harbiyesi yoktur, olmaz da!
Bu yüzden de bizim gazetemizde de çıkıyor; “Şu sendika üyeleri, bu sendikacı atılan THY emekçilerini ziyaret etti. Şöyle destek bildirdi, böyle dedi.” Elbette çıkacak da; bu tür destekler, çeşitlenip çoğalmalı! Ancak; bu açıklamalar sendikal cephenin ortak bir mücadelesi için yapılan girişimlerle birleşmiyorsa, giderek bıktıran; dosta güven düşmana korku salmayan bir “doldur boşalt”a dönüşmektedir.
Çünkü bugün Türkiye’de, sendikal alanda, hayli güçlü bir potansiyel oluştuğu, gerçekte sendikaların sendikacıların çoğunun sandığından büyük bir gücü oluşturduğu çok açık biçimde ortaya çıkmıştır.
İşte kamu emekçilerinin 23 Mayıs genel grevi. Kim bekliyordu 1.5 milyon memurun iş bırakacağını, örneğin Memur Sen’in hükümete karşı grev yapacağını, AKP’ye oy veren memurun AKP’nin kapısına dayanacağını!
Çoğu sendika yöneticisi bile beklemiyordu böyle bir grevi!
Ya da kim bekliyordu THY emekçilerinin bir kutsal nesneymiş gibi gördükleri uçakları durduracağını!
Olanların herhangi bir sihirli yanı yoktur ve bunlar, emekçinin kendi haklarını korumak için mücadeleye atılmaya sanıldığından çok daha fazla hazır olduğunun işaretidir!
Bu yüzden de bugün kamuoyunda adı bilinen, birkaç hatta bir tek sendika ve bir grup sendikacının ortak bir mücadele için hareket geçmesi, emek cephesinde heyecan uyandıracak, mücadelenin uzağında duranların bile öyle durmasını imkansız hale getirecektir. Bu yüzden de SGBP ya da SGBP’den bazı sendikacıların, DİSK’ten, KESK’ten bazı sendikacıların bu doğrultuda bir girişimi, emek cephesinde yeni bir hareketlenme, ortak bir mücadele mevzisine yönelmede son derece önemli olabilir. Bunun için hava işkolunda grev yasağına yanıt vermek ve THY’den atılan 305 emekçinin mücadelesine gerçek ve anlamlı bir destek de ancak böyle sağlanabilir. Bundan daha geri düşmek, “desteğin” işçi sınıfı mücadelesi içindeki anlamıyla bağdaşmaz.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa