Büyük Müslüman Türk büyüklerinden seçme sözler
Ben oldum olası, hem Müslüman, hem de Türk olan bizim büyük yönetici büyüklerimizin sözlerini, genellikle ciddiye almasam da, onlara inanmasam da yine de bir kenara not etmişimdir. İşte onlardan bir demet:
Örneğin, AKP’lilerin Başbakanı R.T.Erdoğan, bundan 10 yıl önce, seçim propagandaları sırasında söz vermişti, “Dokunulmazlıkları kaldıracağım,” diye. 10 yıl geçti, değişen bir şey yok… Aynı R.T.Erdoğan, son seçim ertesinde, 12 Haziranda ünlü balkon konuşmasında da şöyle demişti: “74 milyonun, her bir ferdinin yaşam tarzı, inancı, değerleri bizim üzerimizde emanettir. Bize oy verenlerin de, vermeyenlerin de yaşam tarzını, inanç ve değerlerini namusumuz, şerefimiz, onurumuz olarak göreceğimizden hiç kimsenin tereddüdü, kuşkusu, şüphesi olmasın.” Sonra ne oldu? Açık açık vadetti R.T.Erdoğan ve vaadini tutmadı.
“Bizim Müslümanlığımızı kimse test etmesin,” diyen R.T.Erdoğan’a, Allah’ın kitabı Kur’an’daki Saf Suresi’nden 2. ve 3. ayetleri anımsatmak istiyorum. Şöyle diyor Allah: “Ey inananlar! Yapamayacağınız şeyi ne diye söylersiniz? Allah katında en nefret edilen şey, yapamayacağınız şeyi söylemenizdir.” Bir-iki ayet daha yazayım: “Gerçekten bu Kur’an kati bir sözdür. O elbette şaka değildir.” (Tarık Suresi, 13-14. ayetler.) “Ayetlerimize karşı gelmeye yeltenenlere gelince: İşte onlar cehennemliklerdir.” (Hacc Suresi, 15.ayet) Neyse, yorumunu sizlere bırakıyorum…
Hukuk fakültesi öğrencilerine, “Roma Hukuku’nu öğrenip de ne yapacaksınız?” diyen Hukukçu Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, yine öğrencilere, bir soru üzerine şöyle diyor: “Benim de telefonlarım dinleniyor. Ben çok rahatım. Çünkü herkes dinleniyor. Dinleme yöntemleri de farklılaştı. Artık yatak odanıza kadar dinleniyor. Hiç rahatsız olmayın, cep telefonlarından bir şey olmaz.”
“Yatak odası” sözcükleri bana bir fıkrayı anımsattı: R.T.Erdoğan’ın 1. Kürtaj İçsavaşı’nı başlatmasından çok önceleri bir köye doğum kontrol ekibi gitmiş. Köy kadınlarına spiral takmışlar. Sonra gitmişler. Köyün erkeklerini almış mı bir korku! O sıralarda derin devletin dinleme olayları ayyuka çıktığı için, bu spirallerin dinleme aleti olduğunu sanmışlar. Aralarında bir karar almışlar: Artık eşlerinin yanlarına hiç gitmeyecekler, hatta konuşmayacaklar bile. Beş gün, on gün, bir ay geçmiş. En sonunda biri dayanamamış, gitmiş eşinin yanına, yatmışlar yatağa. Adam eğilmiş, “Alo Sayın Savcım,” demiş, “İzninizle bir girip, çıkacağım…” Yatak odası bile dinlendiğine göre, sakın haklı olmasın o köylü?!..
Danıştaydan Sayıştaya geçelim. Milli Piyango’nun 29 Mayıs 2012 tarihli, Sayıştay Başkanlığının kuruluşunun 150. yılı dolayısıyla çıkardığı biletin üzerinde şöyle bir yazı vardı: “Kamu kaynağını kullanan her kişi hesap vermelidir.” Deniz Feneri geldi aklıma, bazı AKP’li belediyelerin yolsuzlukları, zimmetler falan ve niceleri...
Sözleri roman olabilecek olan İdris Naim Şahin adında bir AKP Bakanı var, hani “Takla at görelim” sözleriyle gündeme gelen Bakan. Şimdilerde AKP’lilerce unutturulmak istenen Uludere cinayetiyle ilgili şu söyledikleri basbayağı düşündürücü: “Bu insanlar kaçakçıydı, yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı, hatta sağ kalanlar da... Özür dileyecek bir olay değil.”
Bir süredir R.T.Erdoğan’ın yakın dostlarından Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’ten pek ses çıkmıyordu. Ama kürtaj konusu çıkınca, Beyefendi arz-ı endam etti: “Anası olacak kişinin hatasından dolayı çocuk niye ceza çekiyor? Anası kendisini öldürsün.” Bir başkası da, bir AKP gazetesi ise, kürtajın hak olduğunu savunanlar için manşetinden şöyle diyor: “Hayvandan da aşağı yaratıklar, kürtaj için sahnede...”
1940’ların Almanya’sındaki krematoryum da yakında istenirse, hiç şaşırmayacağım...
Haaa, unutmadan ekleyeyim. AKP’li Naim adında bir adam (Meclis’teki AKP’li İdris Naim’le ilgisi yok) kendi facebook’unda şöyle demiş: “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya kiralıktır ya da satılık.” Evet, book’unda bunları söylemiş. Gazeteden kestiğim bu kupürün hemen altında başka bir kupür vardı. Meclisteki Oya adındaki bir AKP’li de şöyle demiş: “STK’ler ve BDP’liler, ağızlarıyla değil başka yerleriyle konuşuyor.” Ne diyeyim, İlahi Adalet, iki kupürü arkası arkasına getirmiş...
Neyse, yüzlerce, binlerce söz var, bizim Müslüman Türk yöneticilerin söylediği. Ama en hoşuma gidenini, epeyce bir süre önce Bülent Arınç söylemişti: “Şeyini şey ettiğimin şeyi…” Koskoca Başbakan Yardımcısı söylediğine göre, benim de dile getirmemde bir beis yok...
Evrensel'i Takip Et