Seçim gezisi!
Fotoğraf: Envato
Başbakan Erdoğan’ın, seçim öncesi yaptığı Irak ziyareti tam bir “iç politika malzemesi”ne dönüştürüldü. Özellikle de Irak Kürdistanı’na yaptığı gezi, AKP propagandası tarafından, tümüyle Kürt liberal çevrelerini yedekleme, Türkiye’nin Kürtlerinin saflarında bölünme yaratma amaçlı bir kampanyanın malzemesi olarak veriliyor.
Başbakan da bu amaca uygun bir formatla gezisini sürdürdü. Irak Kürdistanlı Kürtlere İbrahim Tatlıses’in selamını götürüp, Barzani’ye “Sayın Başbakan” diye hitap ederken, Türkiye’deki liberal Kürt çevreleri ve AKP propagandası, Başbakanın Kürtlere olan sempatisinin ve Kürt sorununu çözme kararlılığının göstergesi olarak propaganda ediyorlar.
Açıkça görülüyor ki; Türkiye’nin içindeki Kürtlere dair söylediği bir şey yok Başbakan Erdoğan’ın. Ama Erdoğan, Kürdün Iraklı olanına, “ekonomik yardım”, kalkınma için yardım” ve Kürtleri “sevdiği” konusunda müjdeler veriyor. Ve bu propaganda vesilesiyle de görüyoruz ki, Başbakan, “Kürt’ün Türkiyeli olmayanını” seviyor. Sınırın ötesine geçince; ırk, milliyet, din, mezhep ayırımı “yapmıyor”; dünyanın en demokrat kişisiymiş gibi konuşuyor! Ama ne var ki; Kürt siyasilerin muhatap alınmaması, ana dilde eğitim hakkının bölücülük sayılarak reddi, binlerce Kürt siyasinin cezaevlerinde olması, yüzde 10 barajıyla Kürtlerin oylarından Başbakan ve partisinin rant sağlamaya devam etmesi gibi devasa sorunlar sınırın bu tarafında olduğu gibi duruyor.
Sadece Kürtler için mi sınırın ötesi bu tarafı farklı?
Aleviler için de öyle! Eğer Irak’taysanız Şiiliğin ayrı ibadet yerlerine saygı gösteriyor, Hazreti Ali’nin türbesini ziyaret ediyor; Şii din büyüklerine saygısını ifade etmeden geçmiyor ama Türkiye’deki Alevilere gelince AKP’nin dümen suyundaki ulema, “Eğer cemevini ibadet yeri sayarsak Aleviliği İslam’ın dışına itmiş oluruz” diye fetva veriyor. Böylece Aleviliği İslam’ın içinde tutmak için çabaladıklarını göstermek istiyorlar. Ancak bunu yaparken Alevi inancını İslam’ın sınırları içinde meşru olmadığı ısrarını sürdürüyorlar. Başbakan da bu ulemanın izinden gidiyor ve Aleviliği Diyanet İşleri Başkanlığı çatısı altına alarak, destekliyormuş gibi görünürken aslında onun felsefesini inanç sistemini reddediyor.
Sadece “insanın köpeği ısırmasını” haber olarak gören basın ise “yandaşı”yla “muhalifi”yle Erdoğan’ın Irak gezisini yalan yanlış “ilk”ler le süsleyerek AKP propagandasına çanak tutuyorlar. Neymiş efendim; “Irak Kürdistanı parlamentosunda ilk konuşan yabancı Başbakan”mış; “Hazreti Ali’nin türbesinin ziyaret eden ilk Sünni lider”miş vb.
Oysa ortaya çıktı ki daha önce Adnan Menderes ve Süleyman Demirel de başbakanlıkları sırasında Hazreti Ali’nin Türbesi’ni ziyaret etmişler)
Kürt parlamentosundaki konuşma ise “ilk” ya da “ikinci” olması önemli bir şey değil. Çünkü Türkiye’ye en yakın bölge (ülke) olarak Irak Kürdistanında, İran ve Türkiye gibi ülkelerin lideri konuşmayacak da Yeni Zelanda’nın Başbakanı mı konuşacak?
Elbette Türkiye’nin Başbakanı Irak’ı ziyaret etsin; Hazreti Ali’nin türbesini de ziyaret etsin; Kürt parlamentosunda da konuşsun! Bunlara denilecek bir şey yok. Halklar arasında kardeşlik, komşu ülkeler arasında dostluğu geliştirmek için ilişkileri (ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal vb.) geliştirilsin.
Ama böyle bir gezi; AKP’nin Türkiye’nin Kürtleri ve Alevilerin kafalarını karıştıracak bir formata, bir kara propagandaya dönüştürülürse (şimdi yapılan budur) elbette gezinin kendisinden çok amacını tartışmak kaçınılmaz olacaktır. Ki, bunu sadece basın kendiliğinden de yapmıyor Başbakan da bu propagandaya malzeme sağlayacak biçimde konuşuyor.
Kürt sorunu böylesi çözüm dayattığı ve seçime doğru giderken Kürtlerin taleplerinin daha da öne çıktığı bir dönemde Türkiye’nin hak talep eden Kürtleri için “Bunların neresi sivil?”, “Bunlar terör örgütünün uzantısı!” propagandası yapıyor. Ama sıra Türkiye’ye Kürtlerini lideri olarak kabul ettiği kesin olan Öcalan’a “terörist başı” demeye devam ederken Barzani’ye “Sayın Başbakan” diye hitap edip, Kürtleri sevme sayma üstüne uzun uzun konuşması elbette ki “Erdoğan Irak’ta bile seçime oynuyor!” fikrini güçlendiriyor.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00