Nazik sana borcumuz var
Fotoğraf: Envato
azik Kıraç Türkiye’de sesi duyulmayan o büyük kitlenin içinde kaybolan bir genç kızdı. Bu yıl okulda taktir alamadı. Yani, “başarılı” olduğu belgelenmedi. Belki de kendisinden takdir alması bekleniyordu. Nazik bu nedenle üzgündü. Eşitsizliğe dayalı sınav sisteminin ürünü SBS’de “başarılı” olamayacağını düşündü. Ona, parasız ve iyi bir eğitimin her çocuğun hakkı olduğu değil, “başarılı” olması gerektiği söylenmişti. Nazik, milyonlara dayatılan bu haksızlığa dayanamadı.
Nazik, Türkiye’nin başkentinde yaşıyordu. Ama başkentte bile olsa, ona hakları değil, “başarılı olmak” anlatılmıştı. Nazik, başarının okulda takdir veya teşekkür almak, SBS, LYS vb. eleme sınavlarında yüksek puan almak olmadığını bilmiyordu. Başarının, bir yetkiliden alınan takdir veya bir sınavda yetkililerin sorduğu sorulara doğru yanıtları vermek olmadığını henüz kavramamıştı.
Başarılı olmak için bir gencin haklarının ve olanaklarının olması ve dünyaya katkıda bulunabilmesi gerekir. Ama ezberci, sorgulamayı teşvik etmeyen, tam tersine cezalandıran bir eğitim sistemi dünyaya katkıda bulunabilecek gençler yetiştirmez. Topluma, doğaya ve dünyaya yabancılaşmayı getirir. Mağdur ve zayıf bireyler üretir.
Bu kısır döngünün farkında olan gençler, başarıyı haklarını almakta ve eşitsizliğe karşı çıkmakta buluyorlar. Yarışma sınavlarına dayalı, ezberci, bilimsel olmayan ve sorgulamayı cezalandıran bir eğitim sistemine karşı çıkıyorlar. Sınavdan bir gün önce puan sistemini değiştiren, şifre skandallarına rağmen hesap vermeyen ÖSYM’ye karşı çıkıyorlar. Paralı eğitimin dayatılmasına karşı çıkıyorlar. 4+4+4 gibi bilimsel olmayan ve dayatmacı düzenlemelere karşı çıkıyorlar.
Bu nedenle sözü onlara bırakmak istiyorum. Başarıyı yarışmakta değil, dayanışmada bulan, Mayısta Yaşam Eğitim ve Dayanışma Kooperatifi üyelerine.
NAZİK’E ‘BAŞARI’ BORCUMUZ VAR
SBS’nin gerçekleştiği 9 Haziran Cumartesi sabahı, Mamak’ta bir gecekonduda, 8. Sınıf öğrencisi olan Nazik Kıraç tavanda asılı olarak bulundu. Nazik Kıraç, eleme sınavlarının yarattığı psikolojik sıkıntılar yüzünden intihar eden Hakan Ünal, Gürkan Karabağ, Tuğba Kuyucu ve adlarını takip edemediğimiz onlarca öğrenci kardeşimiz gibi, eleme sınavlarının toplumda yarattığı tepkinin hatırlatılması adına medyada iyi kötü bir yer buldu.
Fakat Nazik’in ailesine bıraktığı mektuptaki ‘Ben de isterdim bu dünyada yaşamayı... Ancak başarılı olamıyorum’ sözlerini dikkate alan pek çıkmadı.
EĞİTİM SİSTEMİ, NAZİK’LERİN ELENMESİ ÜZERİNE KURULU
O halde biz soralım: Kim başarılı kim başarısız? Başarılı neden başarılı? Başarısız neden başarısız?
Başarılılar Türkiye’de özel okullara, girişte binlerce lira bağış yapılan prestijli devlet okullarına gidenler. Başarısızlar ise ihmal edilmiş liselere, özellikle de meslek liselerine gidenler. Başarılıların her dersine uzman bir öğretmen giriyor, başarısızların bir dersine yıl içinde üç dört kez değişen ücretli öğretmenler giriyor.
Başarılılar butik dershanelere gidiyor, özel ders alıyorlar. Başarısızlar, eğer cemaatlerin attıkları çengele takılmamışlarsa, bunları hayallerinde görüyorlar. Başarılıların hata yapma şansı var. Zira eğitim için yapılan harcamaların aile bütçesinde önemli bir ağırlığı yok. Başarısızların hata şansı yok. Zira aileleri onları bir kez dershaneye gönderebiliyor.
Başarılılar ilkokuldan itibaren alkışlarla, ödüllerle, madalyalarla okumaya teşvik ediliyor. Başarısızlar ise aynı süre boyunca okulda sürekli azar işitiyorlar, dayakla sindiriliyorlar. Her sınavda kendilerine başarısız oldukları hatırlatılarak tüm okuma motivasyonlarını yitiriyorlar. Okullar onların özgüvenlerini kırmak için var adeta.
Başarılıların ders çalışmak dışında yapmaları gereken bir şey yok. Ders çalışmaktan çok bunalınca aileleriyle tatile gidiyorlar. Başarısızlar okul çıkışında çalışıyorlar, kardeşlerine bakıyorlar, ev işlerine koşturuyorlar. Onlar için ‘tatil’ tüm gün konfeksiyon atölyesinde çalışmaktan başka bir anlam taşımıyor.
Başarılılar bir sınıf olarak burjuvaziden ve onun kırıntılarıyla palazlanan kesimlerden oluşuyor. Başarısızlar ise Nazik ve arkadaşları, yani bizim gibiler. Yani işçiler, yani köylüler, yani Kürtler…
O halde Nazik’in intihar mektubu kendi bireysel başarısızlığını değil, emekçiler olarak bizlerin sömürülmesini ve ezilmesini anlatıyor.
‘BAŞARI’, EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ EŞİTSİZLİKLERE KARŞI DAYANIŞMAYI BÜYÜTMEKTEN GEÇER
Bizim tarafta olanların, emekçilerin eğitim sistemi içerisinde bir birey olarak kaldıkları sürece akıntıda sürüklenip eleneceklerini söylemek yanlış olmaz. Peki, bu sistem içerisinde nasıl ‘başarılı’ olabiliriz?
Önce daha ‘gerçekçi’ bir yanıt verelim. ‘Başarı’yı eleme mekanizmalarından nispeten daha az hasar görmek, başka bir deyişle daha geç elenmek olarak tarif edelim. Bu mütevazı başarıya bile ulaşmamız için örgütlenmek gerekiyor.
Görünüşte sınava herkes tek giriyor - ama sadece görünüşte. Demin de belirttiğimiz gibi sınavın galiplerinin arkasında muazzam okulundan dershanesine, ailesinden psikolojik danışmanına muazzam bir örgütlenme var. Sınavın galipleri bu örgütlenmenin bir sonucu daha doğrusu ürünü olarak ‘başarılı oluyorlar’. Emekçilerin ve çocuklarının arkalarını yaslayacakları bu türden kurumlar ve danışmanlar ordusu yok. Her zaman olduğu gibi onların ellerindeki tek çıkar yolu kendi kitle örgütleri.
Tam da bu yüzden sınavda nispeten az hasar almak için bile bir araya gelmeleri gerekiyor. . Başka bir deyişle öğrencilerin sınavlarda başarılı olması; rekabeti körükleyerek değil, dayanışmayı örerek öğrencilerin sınavlara beraber hazırlanmasıyla mümkün.
MAYISTA YAŞAM KOOPERATİFİ
Mayısta Yaşam Eğitim ve Dayanışma Kooperatifi olarak İstanbul’da 1999 yılından beri bu temelde ‘eğitim dayanışması’ faaliyeti yürütüyoruz. Emekçilerin başarısının kitle örgütlerinde örgütlenmesinden, birbirilerinin sorumluluğunu alarak sınavlara hazırlanmasından geçtiğini düşünüyoruz. İstanbul’daki dört şubemizde, Ataşehir 1 Mayıs Mahallesi’nde, Tuzla’da, Yenibosna’da ve Sultanbeyli’de kâr amacı gütmeyen, gönüllü ve bağımsız bir dayanışma faaliyetini sürdürüyoruz. Bu yaz içerisinde de Esenler’de ve Küçükçekmece Kanarya Mahallesi’ndeki derneklerde faaliyetimizi sürdüreceğiz.
Nazik gibi emekçi çocuklarının yalnızlaşıp umutsuzluğa düşmemesi için; faaliyetimizde emekçilerin örgütlenmesini temel olarak alıyoruz. Dershaneler ve okullar yalnızlaşan bireylerin rekabetini temel alırken, Mayısta Yaşam Kooperatifi olarak emekçi öğrencilerin bir araya gelip sorunlarını somut bir dayanışma etrafında çözmesini hedefliyoruz. Aynı zamanda gençlik kurumlarıyla, emekçilerin kurumlarıyla beraber ‘eleme sınavları kaldırılsın’ talebimizi beraber yükseltmeye gayret gösteriyoruz.
Zira, kibarca ‘seçme ve yerleştirme sınavı’ adı takılan bu sınavların hepsi aslında birer eleme sınavı. Başka bir deyişle herkesin aynı anda bu sınavı geçip üniversiteye girmesi, sınavın mantığına aykırı. O halde dayanışmayı mücadele ile pekiştirmediğimiz sürece, yani eleme sınavlarına dokunmadığımız sürece, biz ne yaparsak yapalım emekçiler elenmeye devam edecek. Emekçiler elendikçe de Nazik’lerin, Hakan’ların yazdıkları mektuplar eksik olmayacak.
MÜCADELEYE DAVET
Demek ki, daha gerçekçi olmamız ve eleme sınavlarını, eğitim sisteminde emekçilerin okuma hakkının önünde dikilmiş her türlü engeli ortadan kaldırmamız gerekiyor.
Bu engeli ortadan kaldırmak içinse sadece emekçi öğrencilerin değil; ezilenlerin, emekçilerin bütün kurumlarının ortak ve örgütlü hareket etmesi gerekiyor.
Kimin başarılı olup olmadığını Nazik kardeşimizin canını alan düzenin sınavları değil bu mücadele belirleyecek.
Nazik’in anısının emekten ve ezilen yana olan tüm güçlerin dayanışmasını büyütmesi dileğiyle.
Mayısta Yaşam Eğitim ve Dayanışma Kooperatifi, www.mayistayasam.com, [email protected]
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40