18 Haziran 2012

Yeni siyasetçilerimize(*) soruyorum

AKP’lilerin Başbakanı R.T.Erdoğan 12 Haziran seçimi sonrası yaptığı konuşmanın bir yerinde şöyle demişti: “74 milyonun, her bir ferdinin yaşam tarzı, inancı, değerleri bizim üzerimizde emanettir. Bize oy verenlerin de, vermeyenlerin de yaşam tarzını, inanç ve değerlerini onurumuz, namusumuz, şerefimiz olarak göreceğimizden, hiç kimsenin kuşkusu, şüphesi, tereddüdü olmasın…”
Açık söyleyeyim, benim kuşkum da vardı, şüphem de, tereddüdüm de. Sonunda haklı çıktım. Önce tiyatro olayında, “Kimse bize mürebbiye gibi parmak sallamasın,” demiş ve arkasından, “Siz kimsiniz her konuda otorite olduğunuzu iddia etme ehliyetini nereden alıyorsunuz?​” demişti.
Sonra, “Bu ülkede her meselenin sorumlusuyum ben. Bir Başbakan olarak hepsiyle ilgilenirim,” demişti. Böylece AKP’lilerin Başbakanı “Her kürtaj Uludere’dir,” diyerek her konuda otorite olduğunu göstermişti. Öyle ya, koskoca R.T. Erdoğan’dı. Her şeyi bilir, her şeyden anlar vesaire, vesaire…
Ama nedense Türkiye’nin bazı çok önemli konularında gıkı çıkmıyordu. Örneğin işçilerin, emekçilerin perişanlığı, örneğin Uludere Katliamı, örneğin işçi ölümleri, örneğin kadınlara yapılan, hatta bazıları kitlesel olan tecavüzler, örneğin çocuk ölümleri, örneğin Deniz Feneri olayı, örneğin çevre cinayetleri, örneğin kırsal kesimin çökertilmesi, örneğin eğitim fiyaskosu, örneğin sağlık rezaleti, örneğin insan hakları, örneğin polisss terörü, örneğin basın mensuplarına yapılan baskı, örneğin düşünce özgürlüğü, örneğin inanç özgürlüğü vesaire, vesaire…
Bundan 7-8 yıl önce R.T. Erdoğan, türban konusunda şöyle demişti: “Türban konusunda mahkemenin söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır.”
Ve en sonunda kendilerinin din uleması sahne alıp, AKP’nin daha doğrusu R.T.Erdoğan’ın çizgisinde siyasetçiliğe soyundu.
Önce Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Kürtaj haram ve cinayettir,” dedi. Toplumun bütün kesimlerinden tepki alınca, bu kez İl Müftüleri devreye girip, siyasete bulaştı ve kürtaj konusunda ek fetva verdi: “Özü itibariyle dini olan bir meselede; meselenin politik, ekonomik, sosyal, bilimsel, hukuki, psikolojik ilgisi var diye Diyanetin görüş beyan etmemesini beklemek hatta istemek haksızlıktır.” Sonra düşünce özgürlüğünden falan söz etmenin arkasından şöyle diyorlar: “Esasen İslami ilke ve değerler, eşref-i mahlukat olarak kabul edilen insanın bedenen ve ruhen korunması hususunda bu emanete talip olan herkesi apaçık bir sorumluluğa davet etmektedir…”
Şimdi soruma geçiyorum. Yok yok, Kur’an’daki Nahl Suresi 116. ayet, Al-i İmran Suresi 57. ayet, Yunus Suresi 39.ayet-54.ayet Hud Suresi 18. ayet-44.ayet, Nahl Suresi 85. ayet, Meryem Suresi 72.ayet, Şuara Suresi 130. ayet-227.ayet, Lokman Suresi 11. ayet, Zümer Suresi 24.ayet-54.ayet, Mümin Suresi 18.ayet, Şuba Suresi 21.-22.-42.-45.ayetlerden ve benzeri ayetlerle ilgili değil sorum, “Yaşam hakkı” üzerine.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez diyor ki: “Anne karnındaki ceninin de yaşam hakkı vardır.”
Erzurum’da bir ilkokulun eski müdürü, “Suçluların kanını alıp gen haritası çıkarsınlar. Çocuk doğduktan sonra analizi yapılsın, vatana, millete zararlıysa yürümeden yok edilsin,” diyor ve ilk duruşmada beraat ediyor. Ceninin yaşam hakkını savunanlar, bu adam için nasıl bir açıklama yaptılar acaba?
Ve bir gazete haberi. Başlık ve haberin ilk bölümünü yazıyorum: “SGK IQ düşükse tedaviye gerek yok… İç organların büyümesine neden olan Mukopolissakaridoz (MPS) hastaları için geçtiğimiz yıl getirilen IQ testi kriteri nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) artık birçok çocuğun ilacını karşılamıyor… IQ testini geçemeyen ailelerin çocukları ise çaresiz… 3 aylık dozu 200 bin TL’yi bulan ilaçları karşılayamayan hasta yakınlarının tek umudu Sağlık Uygulama Tebliği’ndeki IQ kriterinin değişmesi. IQ kriterine doktorlar da tepkili: ‘Kriter, ilaçlar pahalı diye getirildi. Çocuğun zekasında sorun varsa eziyet çeksin demek bu.’”  (Milliyet, 9.6.2012)
Parasız eğitim isteyen çocukları 8-9 yıla mahkum eden zihniyetin yanında geni bozuk diye çocukların yürümeden katledilmesini isteyene beraat veren zihniyet. Ceninleri bile “Eşref-i mahlukat olarak kabul edilen insanın bedenen ve ruhen korunması” için herkese görev veren bir Ulema…
Şimdi Diyanet İşleri Başkanı ile il müftülerine soruyorum: “Bu iki rezilliğe karşı çıktınız mı? Çıkmadınızsa, çıkmayı düşünüyor musunuz?..”         

(*) Diyanet İşleri Başkanı ve İl Müftüleri

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et