25 Haziran 2012

Türkiye’den Yeni Zelanda’ya

Çok sevdiğim iki kişi, Türkiye’den binlerce kilometre uzağa gitti ve oraya yerleşti.
Biri kızım Melisa Yağmur Habora, öteki de Sinan Sarısaltık. Bu yazımda onlardan söz etmek istiyorum, belki de biraz siyasetin ve mevsimin bunaltıcı havasından uzaklaşmak için… Önce eski göçmen Sinan, sonra da yeni göçmen Yağmur…

SİNAN SARISALTIK:

Sinan’la Evrensel Gazetesi’nin İzmir bürosunda tanışmıştık. Sonra arkadaş olduk, arkasından da dost. Gerçekten İzmir’de sevdiğim birkaç kişinin içinde en önde gelenlerden biridir Sinan.
Evet, aramızda çok yaş farkı var, ama “Dostluk” denilen şey yaş-maş dinlemiyor.
Kafa dengiydik Sinan’la. Birbirimizi öylesine nefis işletirdik ki. Ben, bir yaşlı olarak hemen oyuna gelirdim. Ama o da, genç olmasına karşın, hemen oltaya düşerdi, bir “Sazan” gibi. Zaten bu adı da sevgili Özer Akdemir takmıştı ona.
Sinan zıpkın gibi bir gazeteciydi. Çok da azimliydi. Düşünün, 6 aylık bir kurs sonucu, hiç bilmediği Fransızcayı öğrendi ve o yıl seçme sınavlarında Fransızcayla ilgili bir fakülteyi kazandı.
Bir gün, 7 yıl kadar önce, “Ben Yeni Zelanda’ya gidiyorum,” dedi ve gitti. Evlendi orada ve şimdi Maya adında bir kızı bile var.
Yeni Zelanda’nın Wellington kentinde yaşıyor. “Yağmur’u da buraya getirteceğim, ama önce Taylan var sırada,” demişti. Taylan’ı (Ağabeyi) aldı yanına, ama Yağmur onu beklemeden gidiverdi Y. Zelanda’ya.
Ve bir gün Wellington’da karşılaştılar…

M. YAĞMUR HABORA:

Yağmur, Ryan Scott’la İstanbul’da tanıştı. Çok iyi arkadaş oldular. Yine bir gün, Yağmur, “Yeni Zelanda’ya gidiyorum, Ryan’la. Oraya yerleşeceğiz,” dedi.
Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru, uçakla önce Nepal’e gittiler. Sonra hemen hemen bir ay süren bir Güney ve Güneydoğu Asya gezisine girişmişler. Nepal’den Hindistan’a, oradan Tayland’a, Endonezya’ya, Malezya’ya falan derken sonunda ver elini Yeni Zelanda…
Christchurch… Ülkenin üçüncü büyük kentiymiş, ama nüfusu bizim Çiğli’den bile az. Zaten koskoca Y. Zelanda’nın nüfusu İzmir’den az.
Su parasız, et neredeyse ekmek fiyatına, ama internet falan çok pahalıymış.
Ryan’ın ailesiyle hemen kaynaşmış Yağmur. Birbirlerini çok sevmişler…
Yağmur her şeyini çok sevmiş, ülkenin, ama iki şey dışında. Biri, yıllarca yaşadığı Beyoğlu’nun kalabalıklığının yanında kentin bomboş görünmesi; diğeri de, denizi çok seven kızım, bu yılın en sıcak gününde denize girmiş, ancak bir dakika, çünkü donmuş. Eee, Antarktika’nın hemen yanı başında Christchurch…
Wellington’a gittiğinde Sinan’la karşılaşmışlar. Sinan’ın Alman gençleriyle ilgili bir öyküsünü anlattı Yağmur, bana. Neyse…
Ve iki hafta önce, toplam 47 saatlik bir uçak yolculuğunun sonunda Yağmur Türkiye’ye geldi. Sanırım İzmir’in bu sıcak günlerinde Yeni Zelanda’yı arıyordur…
Biraz özel bir yazı oldu ama n’apayım, iki sevdiğim kişi çok uzak bir ülkede, iki komşu kentte yaşıyorlardı, onlardan söz etmek istedim. Affınıza sığınıyorum…

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et