30 Haziran 2012 09:06

Maestro Pirlo

Maestro Pirlo

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Milan’la zor geçen bir 2010/11 sezonunun ardından Juventus’un yolunu tutan Pirlo, o gün bugündür namağlup! Juventus’la, hiç yenilmeden kazandıkları şampiyonluğun ardından İtalya’yla da benzer bir sona doğru ilerliyorlar. Pirlo, tartışmasız direksiyonun hakimi ve Ballon d’Or (Avrupa yılın futbolcusu ödülü) için de göz kırpıyor.
Yarı finalde Alman tabloidi Bild, İtalyan milli takımına eve dönüş uçak bileti rezerve ederken Löw, favori olmalarına rağmen taktiğini İtalya ve Pirlo’ya göre düzenleme zorunluluğu yaşıyordu. Almanlar İtalyanların orta sahadaki başa bela baklava dörtlüsünü kontrol edebilmek için Kroos’u ilk 11’e yerleştirmiş, bir anlamda kendi oyunundan da ödün vermişti. İtalya önde basan 2 santrforu, orta saha oyuncuları ve ileride konuşlanan 4’lü savunmasıyla Almanya’ya oyun kurdurmadı. Almanya özellikle 20.dakikadan sonra İtalyan orta sahasıyla baş edemez oldu. Kendisine özel önlem alınan Pirlo, maçı herkesten 10 metre yukarıdan izleyerek oynayan tepegöz bir maestro gibiydi ve olağanüstü paslarıyla Almanların sinirini bozdu. Pirlo sayesinde o dillere destan oyun disiplini eski bir klişeden ibaret kaldı. Formsuz Podolski, durağan Gomez ve sağ açığa daha yakın oynayarak verimini yitiren Mesut Özil’le Almanlar hücumda açık bir şekilde kanatsız kalmış ve İtalya’ya asıl üstünlük sağlayabilecekleri alanı yitirmişlerdi. Klose ve Reus oyuna girdiğinde artık geç kalınmıştı. Üstelik Schürrle “Ben neden oynatılmadım” diye isyan etse haklıydı. Sakatlığın etkisiyle zaten yarım yamalak performans veren Schweinsteiger, maç öncesi “33 yaşındaki biri durdurulamaz değildir” diyerek Pirlo’yu işaret ediyordu ama Gökmavilililerin saha içi generali 70 isabetli pasla tek başına bir İspanya gibi sahayı domine ederek maçı tamamladı.
Turnuvaya fevkalade bir taktiksel savaşla başlayan İtalya ve İspanya işin sonunu da birlikte getirecek. Prandelli’nin yeniden 3-5-2’ye dönmesi zor gözüküyor. Zaten açık ki artık buna ihtiyaçları da yok. Bitmek tükenmek bilmeyen pas alışverişleriyle kimi zaman sıkıcılıkla suçlanan (İspanyol Marca gazetesinin anketine katılanların yüzde 65’i, İspanya’nın futbolunu sıkıcı buluyor!) İspanya orta sahasıyla baş edebilecek bir dörtlü varsa o da İtalya’da mevcut. Elbette İtalya, topa İspanya kadar sahip olamayacaktır ama ilk maçta olduğu gibi topu kaptıklarında rakip sahada daha çok alan bulabilirler. İtalya’nın en büyük dezavantajı yine kanatlar olacak. Bugüne kadar taktiksel olarak pek de iyi sınav vermeyen Del Bosque’nin bunu görüp maça Navas yahut Pedro ikilisinden biriyle başlayıp başlamayacağınıysa göreceğiz.
İtalya’nın saha içindeki en büyük 2 avantajı Pirlo ve Buffon. Ancak taç çizgisinin hemen berisindeki dehayı da atlamamak lazım. Göreve geldiğinde “Bambaşka bir İtalya” sözü veren Cesare Prandelli, atak futbolu ve takıma kazandırdığı yeni isimlerle bu iddiasında başarılı oldu. Pek çok İtalyan, Il Corriere della Sera’da yazdığı gibi “Son 10 yıldaki en iyi kadro olmayabilir ama en iyi yönetilen takım” yorumunda bulunuyor. Prandelli, turnuva başındakinden çok daha güçlü olduklarını söyleyerek İspanya’ya gözdağı verirken, öz güveninde son derece haklı.
Bu akşamki final maçında sonuç ne olursa olsun, turnuvanın en iyi kalecisinin Buffon, en iyi oyuncusunun Pirlo, en iyi teknik direktörünün de Prandelli olduğu konusunda pek bir soru işareti yok!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa