Geleceğe kesilen faturayı kabul etmeyeceğiz
Fotoğraf: Envato
Geleceğe kesilen faturanın “yeni anayasayla” deklare edilmesine az bir zaman kaldı. Hükümet ise kendi anayasasını çıkartmakta dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla ilerliyor. Çıkardığı her yasa, yeni anayasaya ayna tutarken; “halkın anayasa sürecinde sessiz kaldığını ve kendisine destek olmadığını” belirten hükümet gene çelişki denizinin sularında çırpınıyor.
Özellikle Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in bu ‘dokunaklı’ sözlerinde olduğu gibi. “Özellikle gençlerimizin ve kadınlarımızın bu süreci sahiplenmelerini; görüşlerini açıkça ortaya koymalarını istiyoruz. Eğer ileride şurada şu eksiklik var, burada bu noksanlık var denirse burada bizim kusurumuz olabildiğince azdır. Kimse bir şey söylemiyorsa, biz düşündüklerimizi yazarız. O da çok sağlıklı olmaz.”
Zat-ı alimizin belirttiklerinden yola çıkıp halkın (özellikle gençlerin ve kadınların) talep ve görüşlerinin yeni anayasa yapım sürecinde ne kadar önemsendiğine bakmak gerekir. Kürtaj ve sezaryen tartışmalarında kadınlar kendi kararlarını her alanda duyurdular ve duyurmaya devam ediyorlar. Ancak sezaryen tartışmaları her şeye rağmen yasalaştı. Kürtaj ise Meclis Genel Kuruluna kadar çıkabildi. 4+4+4 yasasına karşı onlarca veli ve öğrenci alanlarda kendi taleplerinin bu olmadığını, çocuk gelin ve çocuk işçiliğini kabullenmediklerini; çocuklarını hükümete karşı uysal, topluma ve dünyaya karşı kindar-dindar yetiştirmeyeceklerini haykırdılar. Fakat 4+4+4 modeli yasalaştı.
Tam gün yasası ve kamu hastane birlikleri yasalarıyla getirilen performans sistemi, hastanelerin özelleştirilmesi ve paran kadar sağlık anlayışı da sağlık emekçilerinin ve halkın kitlesel tepkilerine karşı yasalaştı. Üniversitelerde parasız, bilimsel ve anadilde eğitim isteyen gençlerden 700’den fazlası hapishanelere koyuldu. Sadece 2011 yılında 5 bin 871 öğrenci hakkında disiplin soruşturması açıldı.
Bugün KCK adı altında Kürt siyasetçilerine yönelik operayonların ardı arkası kesilmezken, Kürt halkının iradesi susturulmaya çalışılıyor. ‘Eşit haklar’ adına Kürt halkının verdiği mücadelelere inkar ve imhayla yanıt veriliyor. Yine baktığımız zaman son 6 ayda güvencesiz çalıştırılma koşulları yüzünden en az 366 işçi hayatını kaybetti. Çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği yasasına rağmen…
Bu yazıya eklenecek daha çok yasa ve tasarısı var. Oysa hükümet anayasa sürecine dahil olmadığı için halkı suçluyor. Daha ileri gidip “halk katılmıyor” diye kendi kurdurduğu çalıştaylarda gene kendi erkanını ağırlıyor. Gençlik Anayasa Çalıştayı bunların en somut örneği.
Halkın iradesini dikkate almayan hükümet ve Cemil Çiçek bilsin ki bu ülkede sesi soluğu olan herkes, özellikle biz gençler; genç kadınlar hiç susmadan her an söylüyoruz. Geleceğimizi sizin kirli politikalarınıza bırakmayacağız. Bir anayasa yapılacaksa “demokratik halkçı bir anayasa” olacak. Bu da Türk ve Kürt halkı başta olmak üzere her milliyetten işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların gençlerin ve aydınların eseri olabilir. Ve hükümetin geleceğe kestiği faturanın hesabını biz gençler asla ödemeyeceğiz!
*Gamze Erk, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00