06 Temmuz 2012 10:53

Ekip

Ekip

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hadi ekipçiler, şunu da açıklayın:
Evren oluştuktan birkaç milyar, hayat oluştuktan birkaç milyon, insan sayı sayıp duvarlara çentik atmaya başladıktan birkaç bin yıl sonra günlerden bir gün, karlı bir memlekette çok hayati bir parçacık bulunur. Birkaç bin kilometre yakındaki yağmurlu bir memlekette de evleri ölümcül bir su basar, 10 kişi ölür, çoluk çocuk.
İnsanın doğayı anlama çabasında çok önemli bir dönemecin alındığını söylerken yanlış söylemiş olmuyoruz elbette ama gözümüzün önünde işte, doğayı anlamazlıktan gelme çabasında da binlerce yıllık bir birikimimiz var. İnsan güçlü, insan zeki, insan yetenekli, insan birkaç bin yılda nereden nereye geldi ama o insan da kusurlu. Nereden geldiğini bile çözdü de, nereye gideceğine sıra gelince elimizde hâlâ kapitalizm var, ne yazık ki. Daha fazlasını kaldıramadığı sürece de, biraz daha sürünmek, biraz daha ölmek.
Dere yatağına ev yapmaktan, aynı ekibin başının dediği gibi, dedelerimizin bile daha iyi bir fikri vardı. Ama birilerinin kâr derdi, dedelerin tecrübelerinden bildiklerini falan silip süpürdü, çünkü amaç birilerinin para tomarlarını silip süpürmesiydi, bu arada sel basıp evleri silip süpürse de, onu umursayacak değillerdi.
Higgs bozonu ya da onu anlamak istemeyince verilen isimle tanrı parçacığını bulanlara selam olsun. Onlar enerjinin maddeye dönüşümünün mümkünlüğünü gösterdiler, buradan sonra da hızla yeni dönüşümler bekleyebiliriz kendilerinden ve meslektaşlarından. Birilerinin hayatının başkalarının karına dönüşümünün mekanizması gösterileli çok oluyor. Geçen yüzyıl bu kâr parçacığının silip süpürülmesi yolunda nice dönüşümlere tanıklık etmişti ya, o iş o kadar çabuk olamadı. Biz bu yüzyılda yine bu canların neden gittiğini sormakla mükellefiz.
Fakat aldığımız cevap: “Bir suçlu varsa... Özellikle de suçlu aramak yanlıştır.”
“Yaşanan doğal afet olduğunda...”
“Allaha şükür sel kapanı vazifesini yaptı...”
(“Takdir-i ilahi” “Bakanım o çok söylendi.”)
“Başarı ekip işidir.”
Demek ki, devlet denen ekibin (Dedelerinin bilgisini bile hiçe sayarak) dere yatağına yaptığı evlerde insanların can vermesini açıklarken, elimizden bir şey gelmeyişini ve en çok da tanrının işini hatırlatmaya ihtiyaç duyuldu, o gün. Hani, evrenin oluşumunu açıklarken tanrı lafına ihtiyaç duyulmadığının ispatlandığı, gün. Rahmetli Laplace’ın birkaç yüzyıl önce eserinde tanrıyı arayan Napolyon’un sorusunu verdiği cevaptaki gibi; “öyle bir hipoteze ihtiyaç duymadan”.
Ama yok, biz çocuklarımızı daha el kadarken ekibin okullarına gönderelim ki, erkenden bu birincisini öğrensinler, ikinciyi sonra birileri anlatsa da kafalarına girmesin. Suçlu aramadıkça, hesap sormadıkça, her başlarına gelenin doğal olduğunu öğrendikçe, uslu uslu ölürler. Nasıl diyordu ekip, “güzel” ölürler. Yoksa “Neden” diye sormayı ve daha fenası anlamlı yanıtlar aramayı öğrenirler ki, ucunda daha eğitimini bitirmeden görüş gününden görüş gününe görüşmek de var.
Başarı, birilerinin kasasını doldurması uğruna sellere, yangınlara, depremlere kapılmaksa, badem bıyıklıların hepimizin hayatını, bedenini, geleceğini kontrol altına almasıysa, ağzını açanın içeri tıkılmasıysa, savaşlar çıkarmaksa daha çok iktidar, daha geniş toprak, daha büyük paralar için, eksik olsun. Seller alsın götürsün öyle başarıyı da, başaran ekibi de.
Bilmez misiniz afet tacirleri, sosyalizm parçacığı çoktan bulundu, denendi, ispatlandı. İnsan olmak için bu ekip hipotezine ihtiyacımız yok. En sağlam yere kazık çaktıklarını sansalar da, gerçeğine de ihtiyacımız olmayacak.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa