07 Temmuz 2012 10:33

AKP’nin eğitimde dönüşüm hamlesi

AKP’nin eğitimde dönüşüm hamlesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülkemizde her önemli dönüşüm sürecinde iktidarların ilk el attıkları yer eğitim sistemi olagelmiştir. 12 Eylül ile birlikte eğitim müfredatı “milli çıkarlar” gözetilerek baştan aşağı yapılandırılıp üniversitelerin başına YÖK musallat edilmişti. O gün bugündür birçok iktidar YÖK’ü eleştirse de üniversiteler üzerine bu kadar işlevsel bir kontrol mekanizmasını terk etmeye kimsenin gönlü razı olmadı.
Bugün gelinen noktada ülkenin en antidemokratik kurumlarının başında belki de üniversitelerimiz geliyor. Öğretim üyeleri kendi dekanını ve rektörünü seçme hakkından mahrum bırakılıyor. Gerçekleştirilen rektör seçimleri YÖK ve Cumhurbaşkanının eleğinden geçerek sembolik bir niteliğe kavuşuyor. Üniversite bileşenlerinin iradesinin yönetimi şekillendirmesi imkansız hale geliyor. Öğretim üyeleri de zamanla mevcut işleyişi kanıksıyor, aykırı sesler cılızlaşıyor.
Eğitimdeki dönüşümün üniversite ayağını bu sütunlarda çokça tartıştık ve tartışmaya devam edeceğiz. Ama ilk ve orta öğretimde son dönemde bir biri ardına gerçekleştirilen düzenlemeler ile yap boz tahtasına dönen eğitim sisteminin sorunları da en az üniversitelerin sorunları kadar önem taşıyor. 28 Şubat sonrası devreye sokulan ilk uygulamalardan biri 8 yıllık kesintisiz eğitim kararıydı. 12 Eylül sonrası mantar gibi çoğalan imam hatip okullarıyla kendince hesaplaşmaya yönelen MGK ve hükümet faturayı bu okullarda okuyan öğrencilere çıkartarak siyasal İslam’ın ülkedeki yükselişini geriletme çabasına girmişti. Oysa ki, kendini laik, Atatürkçü olarak nitelendiren geniş bir çevrede destek bulan bu girişimin müdahale alanı tartışılandan çok daha genişti. Anadolu liselerinin eğitim sürelerinin kısaltılmasıyla birlikte bu okullara büyük bir darbe vurulurken özel okulların önü açıldı. Kısalan öğrenim süresi ile birlikte ortaya çıkan yabancı dil problemi velilerin özel okullara dönük talebini arttırdı. Özel liseler birbiri ardına ilkokullarını açarken özel eğitim ilkokul seviyesinde yaygınlık kazandı. Eğitimde fırsat eşitsizliği bu dönemde eşi benzeri görülmemiş ölçüde derinleşti. Kamuoyu türban ile uğraşırken eğitimin özelleştirilmesine dönük en önemli virajlardan biri alındı.
AKP hükümetinin bu hamleye cevabı biraz gecikmeli oldu. Siyasi amaçlarla gerçekleştirilen bir dönüşüm için siyasi güç dengelerinin yerine oturması beklenmeliydi. Öyle de oldu. 28 Şubatın kurumsal altyapısı ve dayanaklarının tasfiye edilmesinin ardından eğitim sistemi de yeniden yapılandırıldı. 4+4+4 olarak formüle edilen yeni sistem ile birlikte AKP artık kendi eğitim modelini de hayata geçirme imkanına kavuştu. Eğitimde çocuk istihdamının önünü açmasından, (sözde seçmeli) takviye din derslerine kadar pek çok yönüyle tartışılan kapsamlı bir sistem değişikliğine gidildi.
Bu dönüşümden etüt beslenme okulları da payını aldı. İstanbul il Milli Eğitim Müdürlüğü geçtiğimiz ay içerisinde yaptığı bir açıklamada eğitimde fırsat eşitsizliğini gidermek amacıyla etüt beslenme okullarının kapatılacağını kamuoyuna duyurdu. 1997 yılında çalışan ebeveynlerin çocuklarının tam gün eğitim görebilmesi amacıyla İstanbul’da uygulamaya sokulan etüt beslenme sistemi halen 19 okulda uygulanmaktaydı. Bu okullara dönük talebin yüksek olması nedeniyle öğrenci alımı ise kura ile yapılmaktaydı.
Etüt beslenme okullarının kapatılması ile birlikte mağduriyet yaşayan binlerce öğrenci ve veli haftalardır gerçekleştirdikleri eylemlerle seslerini duyurmaya ve kararı geri aldırmaya çalışıyorlar. Son olarak eski EMEP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Levent Tüzel tarafından verilen bir soru önergesi ile sorun meclis gündemine de taşındı.  
Başarısıyla öne çıkan bu okulların sayılarının çoğaltılarak daha geniş bir öğrenci kesiminin bu imkanlardan yaralandırılmasını sağlamak yerine çalışan velilere özel okul alternatifinin dayatılmaya çalışılması asıl amacın paralı eğitimin yaygınlaştırılması olduğunu düşündürüyor. Böylesi bir uygulama için “fırsat eşitliği” ilkesinin dayanak olarak seçilmesi ise konu üzerinde fazlaca kafa yorulmadığının en önemli göstergesi.
Çalışma saatlerinin giderek düzensizleştiği ve uzadığı günümüzde çocuklarına bir gelecek kurabilmek amacıyla karı-koca çalışmak zorunda olan birçok ebeveyn açısından bu okullar alternatifsiz durumdalar.  Hal böyleyken hükümet bu seçeneği de ortadan kaldırıyor. Gelir dağılımının böylesine bozuk olduğu bir toplumda çalışan ebeveynlerin özel okullara, etüt merkezlerine mahkum bırakılması eğitimde fırsat eşitliği ilkesinin neresiyle bağdaşmaktadır? Halen belirsizlik içerisinde okullara kayıt olmayı bekleyen pek çok öğrenci ve veli bu sorunun yanıtını bekliyor.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa