Hafta başından itibaren kimi gazetelere ve köşe yazarlarına servis edilen kıdem tazminatı fonu taslağı ile ilgili bilgiler, mevcut kıdem tazminatı sisteminin kaldırılması ve yerine fona dayalı yeni bir sistem kurulması yönündeki hazırlıklarda son aşamaya gelindiğini gösteriyor. Kıdem tazminatı ile ilgili yıllardır sermaye örgütlerinin yaptığı tespit ve öneriler belli bir olgunluğa ulaşmış ve yasa taslağı haline getirilmiş durumda. Kıdem tazminatı fonu ile ilgili ayrıntılı bir yasa taslağı hazırlanmış olması, önümüzdeki dönemde hükümetin ilk iş olarak kıdem tazminatı konusunu gündeme getireceğini gösteriyor.
Türkiye’de işçilerin kıdem tazminatı hakkından çok zor koşullarda yararlandığı bir gerçek. Ancak bu durumun sorumlusu olarak kıdem tazminatı alabilen işçileri göstermek kadar anlamsız bir şey olamaz. Patronlar kıdem tazminatı ödemekten kaçınmak için işçileri tam yıl sigortalı göstermiyor veya tazminatı hak etmeyecek şekilde işten ayrılmaya zorluyorlar. Bu durum, hukuken hakları olan, ancak çoğu zaman fiilen kıdem tazminatı alamayan kısmi süreli çalışan, taşeron, mevsimlik ya da yevmiye ile çalışan işçilerin, her türlü esnek ve güvencesiz istihdam edilen işçilerin kıdem tazminatı fonu ile ilgili haberler üzerinden çok daha kolay ikna edilmelerini sağlıyor.
AKP’nin hazırladığı Ulusal İstihdam Stratejisi, kıdem tazminatının tüm kayıtlı işçilerin erişebileceği, tıpkı bireysel emeklilik sistemi gibi, bireysel hesaba dayalı ve çeşitli yatırım araçlarında (Siz spekülasyon araçları olarak okuyun) değerlendirilecek bir fonda toplanmasını öngörüyor. Kıdem tazminatı fonu ile mevcut işçilerin kazanılmış haklarının aynen korunacağı iddia edilse de, işçilere ödenen tazminat oranı bugüne göre yarı yarıya düşecek ve en az 10-15 yıl çalıştıktan sonra fonda biriken paraların ancak yarısını alabilecekler. Tamamını ise emekli olduklarında kendileri, öldüklerinde mirasçıları alabilecek.
Kıdem tazminatı fonu ile bağlantılı olarak patronların işsizlik sigortası prim oranı yüzde 2’den yüzde 0.5’e, devletin yüzde 1’lik katkısı yüzde 1’den yüzde 0.5’e indiriliyor. İşçinin yüzde 2 olan payı aynen korunurken, bir de bakıyorsunuz işsizlik sigortasına her ay ödenen toplam yüzde 4’lük oran yarı yarıya azalarak yüzde 2’ye düşmüş. Kıdem tazminatı fonu sadece işçilerin kıdem tazminatını gasbetmekle kalmıyor, patronların ve devletin işsizlik sigortasına yaptığı katkıyı da resmen kuşa çeviriyor.
İşçilerin yasal olarak kıdem tazminatına hak kazanması için mutlaka sosyal güvenlik sistemine dahil olması gerekir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de çalışanların yaklaşık yarısı (yüzde 45’i) kayıt dışı çalışıyor. İş yasasına tabi olmayan ve sosyal güvenlik sisteminin dışında çalışan işçiler için kıdem tazminatı alması ne bugün, ne de kıdem tazminatı fonu kurulması durumunda kesinlikle mümkün değil. Ancak yalan propaganda o kadar etkili ki, bu durumda olan işçiler kıdem tazminatı alabileceklerini sanıyorlar.
Kıdem tazminatı fonu kurulmasındaki asıl amaç, patronların kriz bahanesiyle işçileri, en az maliyetle bireysel ya da toplu olarak işten atmasının sağlanmasıdır. Getirilmek istenen düzenleme ile kıdem tazminatının işten çıkartmadaki caydırıcı etkisi neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığından, özellikle kıdemli işçilerin işten çıkarılıp, onların yerine daha genç ve daha ucuz işçilerin çalıştırılması hedefleniyor.
Sendikal harekette yaprak bile kımıldamadığı bir ortamda, çoğu sendikanın kendi iç sorunları ile uğraşması, bazılarının genel merkezlere muhalefet eden şubeleri tasfiye etmekle meşgul olduğu bir dönemde kıdem tazminatı fonunun son derece ağır koşullarla yeniden gündeme getirilmesi kesinlikle tesadüf değil.
Hükümet, kıdem tazminatı fonu yasa tasarısı ile son derece ağır hükümler getirilerek yapılacak pazarlıkta sendikalara ve işçilere ölümü gösterip, sıtmaya razı etmenin hesaplarını yapıyor. Sendikalar bütün bu düzenlemeleri “genel grev nedeni” saydıklarını söyleyedursun, bu iddianın ciddiyetini ortaya koyacak bir tutum henüz ortaya konulmuş değil. Eğer tasarı meclise gelince “genel grev” yapılması düşünülüyorsa iş işten geçtikten sonra bırakın genel grevi, sendikacılar benzin döküp kendilerini bile yaksalar, iş o aşamaya gelirse, bu yasa, bu Meclisten ışık hızında geçer.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et