12 Temmuz 2012 08:28

Kahraman tuzu kurular Vahşi kartele karşı

Kahraman tuzu kurular Vahşi kartele karşı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Meşhur oyuncuları, başarılı yönetmeni, çok okunmuş kitabı, büyük parayı bir araya getirince ortaya çıkacak filmin hepsinin toplamından daha meşhur, daha başarılı olacağının garantisi elbette yok. Vahşiler, idare etse gene iyiydi ya, bu kategorinin en başarısızları arasında adı anılmaya aday. Ara sıra heveslendirse de, genelinde seyirciyi yorup, canını sıkıp sonunda da tatmin edeyim derken her şeyi zorlayan film, isterse Benicio del Toro’lu, John Travolta’lı, Salma Hayek’li, genç kuşağın yakışıklılarını ve güzellerini bir araya toplayan bir Oliver Stone filmi olsun, yapacak bir şey yok.
Filme konu olan, geçen yılların ABD’deki meşhur kitaplarından aynı adlı birisi, iki genç adam ve bir kadından oluşan butik uyuşturucu şebekesinin büyük tekel tarafından ezilişini konu alıyor, esasen. Karakterler ilginçmiş gibi düşünülmüş. Biri çok saldırgan, orduya katılmış, bolca insan öldürmüş, duygusuz Amerikan askeri. En iyi üniversitelerde okumuş, kendini sükunete adamış, Budizme gönül vermiş, kazandığını Afrika’daki çocuklara bağışlamayı ve onlarla oynamayı seven ne çiçek çocuğa ne Bono’ya benzeyen arkadaşıyla, ortaklar. Onları ortak edecek tek işi aradıklarından mı bilinmez, kenevir yetiştirip esrar satmaya başlıyorlar. Afganistan’dan tohum getirmeye üşenmeyecek bir asker ve çok ince bilimsel çalışacak bir inekten oluştukları için, herkesten daha iyisini üretiyorlar. İkisiyle de birlikte olan, daha doğrusu üçünü birden bir ekip haline getiren de sevgilileri, ikisini de sevmek ve alışveriş yapmaktan ibaret bir hayatı var gibi görünen zengin kızı O. Öyküde bir miktar orijinallik varsa, bu “ideal” ekibi tanıtınca o da bitiveriyor. Bir büyük kartel, bunlara ortaklık teklif ediyor, elemanlar kabul etmeyince de O’yu kaçırıyorlar. Öyle olunca, eline silah almamış Afrikalı çocukların dostu Ben’le Polis Akademisi’ndeki silah manyağı Tuckleberry gibi dolanan asker arkadaşı Chon, karşı planlar yapıyorlar. Önce para bulmak için zengini soymayı, o tutmayınca onların zayıf noktasını kovalıyorlar. Bu arada herkesin düşmanına çalıştığı ve yanındakinin kuyusunu kazdığı karmaşık kirli ilişkilerin de tanığı oluyoruz, onlarla beraber. Anlatıcı O, başta “Ben anlatıyorum diye sonunda sağ kalacağım diye bir şey yok” diyor, artık sonunda ne olup olabileceğini de izleyen görmüş olsun.
Salma Hayek’in oynadığı büyük patron Elena, bizimkileri sıkıştırırken aslında başka bir büyük kartel tarafından sıkıştırılmakla ve kızını her şeyin üstünde tutmakla acımasızlıkla mağduriyet arasında çok hızlı gidip geliyor. Satılmış FBI Ajanı Dennis’in John Travolta kayıtsızlığı dört ayak üstüne düşmesinin nedeni mi, kim bilir, sonucu mu? Elena’nın sağ kolu, gençlere özellikle takık olan Lado’ya Benicio del Toro’nun verdiği “pis” duruş, türün diğer filmlerinden en iyi ödünç alınmış ama tabii ki diğerleri gibi nereye oturtulacağı bilinememiş bir unsur gibi. Vahşilerdeki insaniyet diye bir motif var bir yandan ama torbacılık da yapsalar kokmaz bulaşmaz tuzu kurular, elbet daha insaniyetliler.
Yönetmen Oliver Stone, İskender’den JFK’ye, Wall Street’ten Fidel röportajı Comandante’ye her filminin az çok bir ağırlığı olan, kiminde muhalif bir tonu daha çok hissettiren, Akademi’nin de ödül vermeyi, seyircinin de izlemeyi sevdiği yönetmenlerden. Aslında zaman zaman eleştirel bir duruşu olduğu ortadaysa da, pek Hollywood kalıbının dışına çıkmakla da, Amerikan milliyetçiliğine aykırı gitmekle de işi olan biri olmadı hiç. Burada da uyuşturucu ticareti anlaşmazlıklarının kıyısında bir hayali hayata geçirme ve tekelci dünyanın bunu yerle bir edişinden fazlasını görmek güç. Çatışma ve cinayetlerin bazen birden kapıldığı lirik ve romantik müzikal havalar, bir Katil Doğanlar esintisi getirse de, Vahşiler vasat bir uyuşturuculu aksiyon filmi sayılsa yine iyidir. Özellikle klişe karakterlerin iyice abartılmış ve idealleştirilmiş hallerinin sıkıcılığı, öykünün at koşturur gibi hızla ve yoğun şekilde anlatılması, izleyicinin iyice alıştırıldığı işkence ve vahşet teşhirinden kaçınmaması, Vahşiler’i öne çıkan bir film olmaktan alıkoyan unsurlar.
Stone’un bu yola bilmeden girmiş olduğunu düşünmek anlamlı değil, belli ki yönetmen romana güvenerek orijinal karakterlerin yer aldığı, az çok kendine özgü bir üslubun tutturulduğu, kalıbına uygun bir aksiyon yapmak istemiş. Ancak filmin seyircisini havaya sokup sürüklemeyi becerdiğini söylemek güç. En büyük eksiği de, bir miktar mizah. Hele o da olmayınca, bir sahne önce en büyük işkenceyi soğukkanlılıkla uygulayıp, bir sahne sonra bir şey gösterince “Hayır olamaz” diye yalvaran kötü adamların her şeyden önce ikna edici olmaları mümkün olmuyor. Özellikle Salma Hayek buradan kaybediyor, oyunculuğuyla ilgili bir sorun olmamakla birlikte. John Travolta yine işi götürüyor. Ama Benicio del Toro çok daha efsane bir karaktere imza atacakken filmin tamamına egemen olan bu eksiklik hissinin kurbanı oluyorken bile, seyre değer. Dedikoducu Kız’dan Blake Lively ne kadar güzel ve ne kadar eğreti. En son John Carter’da Mars aksiyonuna imza atan Taylor Kitsch soğukkanlılığıyla Clint Eastwood olmak isterken Arnold soğukluğuna kaçmış gibi. Nowhere Boy’da John Lennon’un ergenliğini oynayan Aaron Johnson büyümekle kalmamış, oyunculukta iddiası kadar ilgi çekici bir havası olan bir genç adam olduğunu ilan ediyor.
Hayalini gerçekleştirmiş genç örneği olmaya çalışan üçlü torbacı ekibinin romantize edilişini, belki romanda yiyen yemiştir ama perdede büyü, ancak o büyüyü mizahla bozarak, her sahnesiyle dalga geçerek kurulabilirdi. Bu eğretilikte seyirci kendisiyle dalga geçildiğini düşünürse, haksız olduğu söylenemez.

[email protected]
Vahşiler
Orijinal adı: Savages
Yönetmen: Oliver Stone
Oyuncular: Taylor Kitsch, Blake Lively, Aaron Johnson, John Travolta

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa