İçkisiz
Fotoğraf: Envato
“Yazılı anlaşmalarımız olmasına ve mevzuatlara uygun olmasına rağmen, işletme sahiplerinin ruhsatlarını kullandırmaması nedeniyle, etkinliğimiz süresince alkollü ürün satışı yapılamayacaktir. Tarafımıza çok kısa süre önce bildirilen bu durum nedeniyle tüm müzikseverlerden özür dileriz.”
Efes Pilsen’in ana sponsoru olduğu haftasonundaki 11. One Love Festivali için günlerdir yürütülen kampanya başarıya ulaştı, hayırlı uğurlu olsun. Satırsız hem de. Yıllardır konser sırasında içki satışı yaptıkları için dünyanın sonu gelmediği halde, “Eyüp gibi kutsal yerde olur mu” gibi iyice zorlama bir bahaneyle süslenmiş bu seneki tehditler, işe yaradı. Kutsal yerde deyince, cami avlusunda falan değil, bugüne kadar kimbilir kaç kültür etkinliğinin mekanı olan Bilgi Üniversitesi’nin santral kampusünde olacaktı olanlar. Yine de oldu, işte yukarıdaki açıklama uyarınca, Akit gazetesinin hedef göstermelerine, belediyenin, Yeşilay’ın müdahale girişimlerine rağmen yasal olarak hiçbir şey yapamadıkları halde, gözdağı karşılık buldu. Yine söylemde “İçki içiliyor” diye ateşlenen bir Topkapı Sarayı vakası, bir Tophane olayı daha yaşanmasın istediler belli ki, haklı olarak.
İçki satışının yaş sınırı, reklam yasağı, abartılı vergisi gibi engellerle yetinmeyip basbayağı içilmesini de, satılmasını da, uzaktan bakılmasını da yasaklamak üzere harekete geçmiş olmaları kimseyi şaşırtmıyor. IV. Murat’ın başaramadığını 21. yüzyılda hayata geçirmeye niyet etmiş bir padişah, daha kimbilir ne sürprizlerle karşımıza çıkacak. Konsere, sergiye, gösteriye satırla saldıran yandaşları da bu fermana ayak uydurmaktan başka bir şey yapmıyor. Ama sonucu daha fazlası; olan kültüre sanata oluyor.
Bu kez kan dökmeden bir sanatsal etkinliği bir ucundan engellemiş oldular, bundan sonra zaten kendi sansürünü gelmeden herkesin evinde yapacağından kuşku duymak için bir nedenimiz yok. İçki içirmemek neden etkinliğe darbe vurmak oluyor olsun, bu seyirciler alkol almadığı zaman elleri titremeye başlıyor da tempo mu tutamıyor? Öyle değil elbet, içkili konserler de içkisiz konserler de yapıldı bugüne kadar, burada ve dünyanın her yerinde, her türlüsü oluyor yani. Ama işte bunun adına festival demişler, yıllardır böyle bir eğlenceye mekan etmişler. IV. Murat’çılar kusura bakmasın ama içki içip müzik dinleyip dans etmek, buraların eğlence kültürünün biraz eskiye uzanan bir parçasıdır, birkaç bin yıl kadar, yasaklar da hiçbir işe yaramamıştır. İçki içmek kadar hassasiyetleri göz etmek de kültürümüzün bir parçası, Ramazan ayını, kutsal mekanları, ezan sesini mutlaka her organizasyon hep dikkate alır. Ama “gençlere kötü örnek olmak” adı verilen her fırsatta öne çıkarılan bahane, bir de dini hassasiyetler gibi kimsenin itiraz etmesine imkan vermeyecek gerekçeler, eğlencenin birçok gencin de kursağında kalışının önüne geçmeye yetmiyor.
Bu örneklerin daha saldırıya açık olması, özellikle Tophane örneği gibi sınıfsal bir ayrımı da içeriyor olmalarından büyük ölçüde. Kendi mahallesine ait olmayan tuzukuru gibi görünen bir grubun sokağın karşısında coşup eğleniyor olmasına öfkelenen gencin, içkiye gelene kadar başka gerekçeleri olduğunu anlamak güç değil. Sanatla halk arasında büyük bir uçurumun açılmış olmasını da bu sınıfsal ayrıma dahil etmeli, ne orada çalınan müzik, ne beri yandaki sergi, ne bir başkası o genç için bir şey ifade ediyor zaten. Yoksa sanki örneğin halk konserleri içkinin kapısından alınmadığı etkinlikler midir, geleneklerimize uygun olarak el altından, ailelerin uzağında içen içer elbet. Ama İstanbul’da ne büyük Hisar konserleri kaldı, ne Gülhane, biraz ilçelerdeki küçük organizasyonlar, en fazla Beşiktaş’ın Abbasağa Parkı ya da Samatya Meydanı’ndaki konserlerde yine eline içkisini alana karışan yok. Ama demek, halk işi etkinlikler o kadar küçülüp azalmış ki, konser izlerken içki içmenin eğlencenin normal bileşenleri olduğu çoktan unutulmuş.
Kültür dediğiniz bu yüzden bir bütün. Konseri de sanatı da gencin hayatından çıkarın, o zaten eline alacak satırı buluyor, hele de fitilleyici gazetesi, belediyesi arkasında olduktan sonra.
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59