Vuvuzela testine giriş
Anımsarsınız, Güney Afrika’daki Dünya Futbol Şampiyonası’nda vuvuzela adında, sesiyle içleri bayıltan bir müzik aleti çıkmıştı. Maçları izlerken, vuvuzelayı duyduğumda hep aklıma bizim bazı politikacılarımız, aydınlarımız, yazarlarımız, sanatçılarımız gelirdi, daha doğrusu onların söyledikleri…
Onların şu son zamanlarda söyledikleriyle ilgili bir test hazırlamayı düşündüm. Ama bu ilk bölümde, bazı eskilerin vuvuzela gibi iç bayıltan sözlerinden örnekler vermek istiyorum…
O günlerde, yani bundan yıllar önce, Başbakanın lokanta, devlet bakanının otomobil galerisi, çalışma bakanının bar, içişleri bakanının tavuk kümesi açma törenlerine katıldığı günlerde…
Örneğin Abdullah Tenekeci adlı bir ANAP bakanı vardı, açlık üzerine, zamlar üzerine şöyle demişti: “Aç olanın Allah gözünü doyursun” / “Zammı kabul etmeyen vatandaş çekip, gidebilir.”
Bir başka bakan, Ahmet Karaevli de şöyle demiş: “Zenginlerin yat alması fakirlere yarıyor.”
Maliye Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemuçin ise şöyle diyor: “Memleket pırıl pırıl, vatandaş zenginleşti.”
Meclis’te kravatı beline takmakla ün kazanan Atilla Sin, Meclis kürsüsünden bağırır: “Sen de kaşınma, ananı avradını…” diye. Bir SHP milletvekili, bir konuda “…mahkemeye vereceğim” diye bağırınca A.Sin oturduğu koltuktan seslenir: “Mahkemeye vereceğine, gel bana ver.”
Bedrettin Dalan da, “Ben adamı döverdim, hem de iki kulağının tozunu patlatarak,” demişti.
Bir başka bakan, Cahit Aral da, Çernobil günlerinde: “Radyasyon oranı 100 bekerelin üzerinde olan 4-5 bin ton fındığı toplayıp Sovyetler Birliği’ne ihraç ettik. Bundan dolayı hiç üzülmüyorum, çünkü bu kirliliğe yol açan Sovyetler Birliği idi,” demişti. Sonradan öğrendik ki, SSCB o fındıkları aynen bize kakalamıştı.
Bir başka ANAP Bakanı olan Ekrem Pakdemirli ise, bir seçim propagandasında su isteyen köylülere şöyle der: “ANAP iktidarı iş bitiricidir. Su sorunu bana oy verirseniz çözümlenecektir. Eğer vermezseniz, 2-3 km. öteden yine eskisi gibi su getireceksiniz. Kararı siz verin.”
İşadamı Erdoğan Demirören, “Allah’a şükür, bütün şirketlerimi alırken tek kuruş vermedim” derken, bir diğer iş adamı Halil Bezmen de “Vergi daireleri özelleşirse, daha iyi vergi toplanır,” der.
İsmet Sezgin de bir bakandı. Bir gün şöyle der: “Kontgerilla, montgerilla yok. Yetti artık.”
Hacı Korkut Özal’dan: “Faiz alan anasıyla 38 kere zina etmiş sayılır.” Nakşibendi Tarikatı lideri Mahmut Hoca da, “Kadınların bulunduğu denize girenler zina suçu işler” diye buyurmuştu.
Dolandırıcı Faruk Taşar’ın, Mustafa Taşar’ın evinde olması olasılığından söz eden SHP milletvekiline, ANAP Bakanı Mustafa Taşar, postasını atmıştır: “Gelirsin, her gün evimde beraber yatarız. Seni koynuma alırım.”
Semra Özal’ın kuyumcusu Hayrettin Ertekin de şöyle der: “Allah olmasaydı, Semra Hanım’a tapardım.”
O günlerde en Büyük Türk Büyüğü Turgut Özal’dı. Bir yığın içleri bayıltan sözü var. Sadece muhalefete söylediklerini yazıyorum:
DYP ve SHP’ye: “Kıçlarının üstüne oturdular. Şom ağızlılar. Çakallar.” 4 muhalefet partisine: “Bizim 4 silahşörlerimiz ortaya çıktılar yine.” S.Demirel ve E.İnönü’ye: “Mağara devri adamları” E.İnönü’ye: “Bizim Ahmet’le uğraşıyor. Ahmet biraz ağır gelir. Daha ufağı var. Küçük Turgut var, onunla uğraşsın.” Muhalefete: “Cazgırlar.” – “Yengemin şeyi olsa, amcam olurdu.” – “Bıraktıkları yerde otluyorlar.” – “Hepinizi düzeltirim.” – “Şeytanın avukatları.” Deniz Baykal’a: “Kerata.” Necmettin Erbakan’a: “Kafada bir tahtası
eksiktir.” Dışişleri eski Bakanı İhsan Çağlayangil’e: “Ne de olsa Bursalı.”
Savaş üzerine de konuşmuştur T. Özal. Körfez Savaşı sırasında: “Bir koyup, 20 alacağız…” Bosna-Hersek olayları üzerine de şöyle demiştir: “Ben olsam, Balkanları karıştırırım, Balkan Savaşı çıkarırım…”
Evet, eskilerin içleri bayıltan sözleri böyleydi. Sadece bir bölümü. vuvuzela testimiz de yakında olacak, o da yenilerimizle ilgili…
Parasız yaşam yolları
Haberin başlığı şöyle: “16 yıldır parasız yaşıyor.” Ve haberin tamamı: “Almanya’da yaşayan emekli öğretmen Heidemarie Schwermer (69) 16 yıldır para kullanmıyor. Almanya’nın ilk değiş tokuş dükkanını açan kadın, bakıcılık ve temizliği karşılığında yiyecek ve eşya almaya başladı. ‘Parasız yaşamak’ adlı bir belgesele konu olan Schwermer, bazen arkadaşlarının verdiği kıyafetleri de kabul ettiğini söylüyor.” (Milliyet, 23.06.2012)
AKP’lilerin Başbakanı yakında yapılacak seçimlerin propagandasına çıkarken bu kadını da davet etsin. İşçilere, memurlara seslenirken, “Bakın, Almanya gibi bir ülkede, bir kadın, hem de 69 yaşında, parasız yaşıyor. Sizler ise hâlâ para istiyorsunuz, aylıklarınıza zam istiyorsunuz. Bu kadını örnek alın,” der ve sanırım yine oylarını arttırır…
Evrensel'i Takip Et