18 Temmuz 2012
DİĞER YAZILARI
Kaybettiniz 6 Mart 2025
Örgüt 27 Şubat 2025
Mehmet Türkmen 20 Şubat 2025
Güç bende artık 13 Şubat 2025
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
Benim adamımdan hoca 2 Ocak 2025
YAZI ARŞİVİ

3 şerit otobandan Edirne’ye doğru yaklaşırken 5 cente muhtaç olduğumuz günlerden nerelere geldiğimizi düşünüyorduk. Her ne kadar Filistin’e yardım götüren gemideki vatandaşlarımız katledilmiş olsalar da artık büyük devlet olmuştuk. Ankara’dan Edirne’ye 3 şerit otoban hiçbir Avrupa ülkesinde yoktu.  Her ne kadar uçağımız düşürülmüş, iki pilotumuz öldürülmüş, biz askerken çıkartmaya zorlandığımız postallar her nasılsa ayaklarından çıkmış olsa da biz büyük devlet olmuştuk. Artık ABD başkanlarının seçilip, seçilememesi Wall Street Journal üzerinden bizimkilerin iki dudağının arasında sıkışmıştı.
“Elma dersem Bush, armut dersem Obama, karanlıkta gel odama”.
Her ne kadar başka bir ülkeden aldığı istihbaratla onlarca köylüsünü bombalayarak katleden başka bir ülke olmasa da, biz büyük devlet olmuştuk. Eskiden masasının kenarına ilişmiş ABD başkanlarının karşısında boynu bükük bekleyen devlet adamlarımız gitmiş yerine “Van minüt” diye moderatör azarlayan devletliler gelmişti.
Eskiden orada burada “Sulh” diye saçmalayan korkak, pısırık yöneticiler gitmiş, yerlerine “Ya Allah, bismillah, gazamız mübarek ola” diye kükreyen kudretliler gelmişti.
Her ne kadar bizi yönetenler “Mehmet Akif’i dinlerken, “Bastığın yeri toprak diye geçme tanı” şiirlerinde gözyaşı dökerken İstanbul tepelerini Hacı Fışfış’a birkaç on milyar dolara pazarlamış olmanın haklı gururunu boyunlarında taşıyorlarsa da biz, sıra hacı fışfışa gelene kadar hacı, sonrasında haçlı olabilecek kadar büyük devlet olmuştuk.
İşte bu onur ve gururla, bir zamanlar dedelerimizin at sırtında sorgusuz, sualsiz, vizesiz geçtikleri Avrupa kapısına yaklaşıyorduk. Ülkemizin 32 kapı ile hizmet verdiği sınırımızda, işlemlerimizi 45 saniye içinde bitirirken tam karşımızda 2 kapı ile geçiş yaptıran AB üyesi Bulgar’ın yoksulluğu gururumuzu biraz daha kabartmıştı.
Ama yine de içimizde bir huzursuzluk vardı. Sevimli polisle Avrupa kupası maçlarının kısa bir yorumunu yaptıktan sonra yavaş yavaş ilerlemeye başladık. İlaçlı su kalkmıştı. Eskiden araçların tekerleklerini ilaçlı sudan geçirerek Türkiye’den gelecek mikropların Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya geçmesini engelleme görevi ile görevlendirilmiş Bulgarlar da büyük devlet olduğumuzu, bizde mikrop filan olamayacağını anlamışlardı. Yine de ne olur ne olmaz diye yavaş ilerliyorduk. Herkes bulunduğu camdan dışarıyı gözleme işi ile görevlendirilmişti. Sağdan soldan gelecek ilaçlı saldırıya karşı temkinliydik.
Tam “Eveeet artık gerçekten büyük devlet olmuşuz” derken önce yılan tıslaması gibi bir ses duyuldu.
“Fısssss”
Saldırı yukarıdan gelmişti. Böcek muamelesi gören büyük devlet vatandaşı olmanın acısını henüz atlatamamışken küçük bir kulübe penceresinden sonradan sarışın olma bir Bulgar kızı kafasını uzattı.
- 3 Öyro komşu, ilaç parası
Büyük ülkenin büyük vatandaşları olarak hem böcek muamelesi görüp ilaçlanmış, hem parasını biz ödemiştik.
Yol boyunca ilaç sesi kulaklarımızda yankılandı,
“Fısssss”.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et