21 Temmuz 2012 10:06

Diyarbakırspor neyi başarabilir?

Diyarbakırspor neyi başarabilir?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

"Biz bölgede veya Türkiye’de demokratik özerklik idari sistemine geçtiğimizde, Diyarbakırspor Türkiye liglerinden kopacak değil. Benim gönlümden geçen ve arzuladığım, Diyarbakırspor’un Barcelona gibi bir takım olabilmesidir. Diyarbakırlıların gönlünden geçen de budur. Aslında Diyarbakırspor biraz da Barcelona’dır zaten.”
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bu sözleri 2010 yılında Diyarbakırspor 1.ligden(siz süper lig anlayın) düştüğünde sarf etmişti. 2 senede 2 küme daha düşen “Diyar” bugün muazzam bir ekonomik darboğaz ve transfer yasağıyla boğuşmaya devam ediyor.  Demirtaş’ın 2010 model bu sözlerini yeniden hatırlatmamın sebebi, spor yazını alanında bir boşluğu doldurması özelliğiyle önemli bir yer tutan, Gazeteci Faruk Arhan’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan “Diyarbakırspor: Düğünde kalabalık, taziyede yalnız” kitabı.
Kuşkusuz önlenemez düşüşü devam eden ve bunu tersine çevirmek için herhangi bir adıma rastlanmayan Diyarbakırspor için an itibariyle “Biraz da Barcelona’dır” demek kulağa uçuk geliyor. Ancak Diyarbakır’ın adının geçtiği her yerde potansiyel vardır!
Diyarbakır’da şu sıralar belediye takımı DİSKİSPOR her haliyle Diyarbakırspor’dan daha derli toplu bir görüntü çiziyor. Yeni sezonda yoluna Turhan Özyazanlar’la devam etme kararı alan takımın 3.lig’de “abisi”nden daha şanslı olduğunu söyleyelim. Ancak şöyle de bir gerçeklik var ki, geçtiğimiz sezon Vefa Stadı’nda deneyimlediğim üzere DİSKİ’yi destekleyen birçok Diyarbakırlı (özellikle gurbettekiler) takımı Diyarbakırspor olarak bağrına basıyor. O yüzden şu halde dahi kentin başrol oyuncusu yeşil kırmızılı takımdır desek yanılmış olmayız.
Parantezi kapatıp Demirtaş’ın sözlerine dönersek Arhan’ın kitabı boyunca da aklımı kurcalayan bir şeyi dillendirebilirim. Politik mücadelenin bunca hareketli olduğu bir kentte,
-bölgede, başarılı olması için kaynakların devamlı kendisine aktarıldığı yahut diğer yerlerde olduğu gibi kent- bölge burjuvazisinin desteğinde değil adeta himayesinde yükselen bir “Güçlü Diyarbakırspor” ne kadar ihtiyaçtır? Bence tarif ettiğim geleneksel şekillerle Diyarbakırspor’un bölgeye, Türkiye’ye, spora, politik mücadeleye katacakları bir Uşakspor’dan fazla değildir.
Spor bugün burjuvazinin kitleleri yönlendirmek için kullandığı bir araçsa, bu kitlesel aracı pekala ezilen toplumsal gruplar da kendi lehlerine kullanabilirler. Diyarbakırspor, demokratik özerklik ruhuna uygun olarak aşağıdan yukarıya, bölgenin öz kaynakları üzerinde, yerleşik askeri-cinsiyetçi-kapitalist, çıldırasıya rekabetçi spor ortamını değiştirmek üzere bir anlayış üzerinden yükselirse gerçek misyonunu yerine getirebilir. Öyle bir Diyarbakırspor bırakın “biraz da Barcelona” olmayı, onu zihniyet olarak kat be kat aşar. Ve evet, böylesi bir spor kulübü belki de ilk kez olumlu manada “asla yalnızca bir spor takımı” olmakla kalmayıp demokrasi mücadelesine önemli bir katkı yapar hale de gelir. Sporun gündelik hayattaki, politik mücadeledeki algılanış biçimini dahi değiştirme potansiyeli taşıyan bu “devrim” bugün neredeyse kaçınılmaz olarak yabancılaştırmayı empoze eden olumsuz spor kültürünü tehdit eder.  
Dış müdahalelerle on yıllardır devletin kendi oyunlarına alet ettiği bir oyuncağa dönüştürülmeye çalışılan Diyarbakırspor’u hak ettiği kimliğe kavuşturacak olan da, buradan yükselerek tüm Türkiye’deki spor anlayışını değiştirecek bir lokomotife çevirecek olan da budur.
Eğer bugün Türkiye’nin milliyetçi-cinsiyetçi-piyasacı müdahalelerin altında yerlerde sürünen spor anlayışını değiştirmek üzere bir mücadelenin başlatılma gerekliliği ve olanakları varsa bunun başkenti kuşkusuz politik bilinç olarak ülkenin geri kalanından bambaşka bir seviyede olan Diyarbakır’dır.
Arhan’ın kitabını okurken yeniden hatırladığım Demirtaş’ın sözleri bana bu temenniyi, hayali yeniden düşünsel dolaşıma sokma fırsatı sundu. Bölge de, Diyarbakırspor da, Türkiye de bunu hakkediyor.

*Elbette yukarıda tarif ettiğim toy bir düşünce olarak kaçınılmaz şekilde ayakları havada duran temelin henüz gerçek bir teorisi dahi yoktur. Onun üzerinde düşünmek de tabii ki biz sporseverlere düşer.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa