Paylaşım sınavı
Bilmem kaçıncı paylaşım sınavı yapıldı ve sonuçları açıklandı. Gazetelerde yer alan haberlere göre, iki nokta dikkat çekiyor. Birincisi, düşük ve aşırı değişkenlik gösteren başarı düzeyi; ikincisi ise iller arası eşitsizlik. Eğitim sisteminin kapitalist sistemin ihtiyaçlarına uygun olarak sınıfsal yapıyı yeniden üretmeye yaradığını dikkate alarak, eleştirilen bu sonuçların zaten sistemin dinamiklerine uygun olduğunu ve endişeleniyor gibi görünen sorumluların ikiyüzlülük sergilediğini gözden kaçırmamak lazım. Sıfır çekenlerin çok sayıda olması, bazı okul türlerinin diğerlerine göre çok daha fazla başarılı olması sınıfsal yapının yeniden üretilmesinin göstergelerinden birkaçı. Zaten bu yüzden bu sınava paylaşım sınavı adını verdim.
Düşük ve aşırı değişkenlik gösteren başarı düzeyini incelemek için önce şunu soruyorum: ham puan ortalaması her testte yer alan soru sayısının yüzde kaçı? Bir sınavdaki soru sayısının en az yarısının çözülmesi birçok eğitimci için olumlu bir durumdur. Ancak, LYS’de tüm adaylar incelendiğinde, hiçbir testte böyle bir duruma rastlanmamaktadır. Fransızca, Almanca ve Türk Dili ve Edebiyatı testlerinde yüzde 50’ye yakın bir başarı var. Ancak, biyoloji, kimya ve fizik testlerindeki başarı oranı yüzde 33-34 düzeyinde. Matematikte yüzde 26, tarihte yüzde 30, felsefe ve geometride ise yüzde 22-23 düzeyinde. Felsefe ve geometri en düşük başarı düzeyinin görüldüğü testler. Düşük başarı düzeyi, düşük ham puan ortalamaları ve yüksek standart sapmalarla da kendini gösteriyor. Standart sapma değeri ne kadar yüksekse öğrencilerin ham puanları da birbirinden o kadar farklıdır. Bu değerin, ham puan ortalamasının yüzde 10 veya 20’sinden fazla olmaması arzulanır. Çok sayıda kişinin girdiği sınavlarda bu oran yükselebilir. Ancak, bu oran, LYS’de o kadar yüksek ki, sınava giren adaylar arasında dağlar kadar fark olduğu anlaşılıyor. Bu oran, yüzde 39 ile yüzde 107 arasında değişiyor. En büyük farklılık sırasıyla, geometri, matematik, İngilizce, kimya, Almanca ve fizik testlerinde görülüyor. Felsefe testinde ham puan ortalamasının yüzde 66’sı kadar sapma meydana gelmiş. En düşük sapma ise, Türk Dili ve Edebiyatı testinde. Bu kadar yüksek sapma, teste giren adayların birbirinden aşırı düzeyde farklı olduklarını gösterir. Küçük bir örnek verelim. Bir grubun en başarılı öğrencisi ortalamadan 1.5-2 standart sapma uzaklıkta olabilir.
Bu öğrenci ortalamadan ne kadar uzaksa, diğer öğrencilerden o kadar farklı demektir. Eğer grupta puanlar birbirinden aşırı farklı değilse, bütün öğrenciler birbirine yakın ve kabul edilebilir düzeyde başarı göstermişlerse grubun en başarılı öğrencisinin ortalamadan uzaklığı 2 standart sapmayı pek geçmez. LYS sınavında standart sapmalar çok yüksek ama ortalamalar o kadar düşük ki, Almanca ve Fransızca testleri hariç en başarılı öğrencilerin ortalamadan uzaklığı 2 standart sapmadan daha fazla. Bazı testlerde ise (geometri, matematik, felsefe, tarih, coğrafya 1 ve 2, Türk dili ve edebiyatı) en başarılı öğrencilerin ortalamadan uzaklığı 3 standart sapmadan da fazla. Yukarıdaki veriler, ortalama puanın altında ya da ortalama puan civarında büyük yığılmaları, diğerlerine göre aşırı düzeyde daha başarılı olan seçkin bir grubun varlığını ve dolayısıyla çarpık bir dağılımı göstermektedir.
ÖSYM’nin sunduğu grafikler de bu yığılmaları ve çarpıklığı işaret etmektedir. Çarpık kavramını istatistiksel bir terim olarak kullandım. Aynı kavram, eğitim sisteminin çarpık yapılanmasına ilişkin eleştirilerde de defalarca kullanılmıştır. Siyasi iktidarlar tarafından savunmacı bir anlayışla karşılanan bu eleştiriler bu tür merkezi sınavlar sonucunda meşruluk kazanmaktadır.
İller arası eşitsizliğe gelince… Bunu incelemek için illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasını kullandım. 2010 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden üç araştırmacının yaptığı bir çalışmada hesaplanan gelişmişlik endeksine dayanarak 2012 LYS’de en başarılı olan 10 il ile en az başarılı olan 10 il arasındaki farkı inceledim. MF, TM ve TS puan ortalamalarına göre en başarılı 10 ilin gelişmişlik endeksi, en başarısız 10 ilin gelişmişlik endeksinden kat be kat fazla. Gelişmişlik endeksi düşük olan bazı iller en başarılı iller arasında yer bulabiliyorlar; aynı şekilde gelişmişlik endeksi yüksek olan bazı iller de en başarısız iller arasında yer alıyorlar ancak bu istisnai durumlar genel tabloyu bozamıyor. Üç puan türünde de en başarılı 10 ilin büyük bir çoğunluğunun gelişmişlik endeksi artı düzeyde. En başarısız 10 ilin de büyük bir çoğunluğunun gelişmişlik endeksi eksi düzeyde. En başarılı 10 ilin gelişmişlik endeksi ortalaması en başarısız 10 ilin gelişmişlik endeksi ortalamasından çok yüksek. Bu sonuçlar, üniversiteye giriş sınavlarında elde edilen başarının illerin gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılı olduğunun kanıtı adeta.
Gelişimi değerlendirmek ve gerekli desteği ve yardımı sunmaktan ziyade elemek, sınıflandırmak ve ezmek amacıyla kullanılan sınavların sonuçları eğitimin niteliğinden sorumlu olanların samimiyetsizliğini ortaya çıkartıyor.
Evrensel'i Takip Et