29 Temmuz 2012 10:21

Hangi Osmanlı’nın ‘Yeni’si?

Hangi Osmanlı’nın ‘Yeni’si?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İhvan’dan tek farkları, Arap-İslam değil, ama Türk-İslam sentezcisi  olmaları olan Türkiye’yi yöneten neoliberaler Osmanlı’ya fazlasıyla özeniyorlar. Kendilerini Osmanlı sayıyor ya da sanıyorlar.
“Ortadoğu’nun sahibi de hizmetkârı da biziz” lafı çokbilmiş ünlü dışişleri bakanlarınındır. Meclis’te söylenmiştir. “Arap Baharı’nı biz yöneteceğiz”, “oyun kurucuyuz, yeni Ortadoğu’yu biz kuracağız” lafları da. Kayseri’deyse daha ileri gitmiş, “1911 sınırlarına döneceğiz” demiştir. Osmanlı’nın sınırlarına yani.
Ama “1911” lafından hangi Osmanlı’ya özendiklerini de öğreniyoruz. Kuruluş dönemi değil. Osman, Orhan beyler, Sultan Murat falan da değil öykündükleri. Fetihlerini ve fetihçiliğini yüceltmelerine rağmen “Fatih” Sultan da değil. Onlar yeterince Sünni değiller. Şeyh Edebali’den başlayarak ne “ulema” henüz “Müslüman Kardeş” olmuştur, ne de akıncı sipahilerle yeniçeri ocakları. Tümü Bektaşidirler. Henüz Ortaasya’dan yeni gelmiş, Şamanlıktan fazla uzaklaşmamış, ama kesinlikle Sünnileşmemişlerdir. Henüz o dönem Kürtlerin önemli bir bölümü Zerdüşti, Erdoğan’ın soyundan geldiği Gürcülerse Hıristiyandırlar. Henüz Osmanlı Sünni İslam’ı bunca benimseyip yaymaya soyunmamıştır. Ihvancı Türk-İslam sentezcisi neoliberaller onları pek beğenmezler. Osmanlı deyince akıllarına düşen onlar değildir. Oysa “yükseliş dönemi”dir. Akıllı olan, öykünecekse, hiç değilse bu dönem Osmanlısına öykünür!
Halifeliği getiren, Mısır’ı fetheden “Yavuz” Selim’dir. Binlerce Alevi’yi kesen odur; ama o da Ihvancı neoliberalleri “kesmez”. Dinen “kesmemiş”tir çünkü. “Fatih” Akkoyunlu Uzun Hasan’la, “Yavuz” Safevi Şah İsmail’le çatışmıştır, taraflar Türktürler ve çatışmaya mezhebi anlam yüklenmiştir. Ancak Selçuklulardan Anadolu Selçuklularına, Osmanlı’nın hakimiyetine kadar, dönem genellikle Ortaasya’dan göçen Türk boylarının Beylik ve devletleri arasında savaşlar dönemidir. Kalender isyanı türünden isyanları saymazsak, Anadolu’nun “birliği” “Kanuni” Süleyman’la sağlanmış görünür. Ama hâlâ Yeniçeriler Bektaşidirler. Taa II. Mahmut’a kadar. Mahmut Yeniçeriliği kaldırmış, yerine “yeni ordu” kurmuştur ki, adı, “Asakir-i Mansure-i Muhammediye”, Türkçesi, “Muhammed’in Askerleri”dir. Ihvancı Türk-İslam sentezcisi neoliberallere örnektir ki, bu Mahmut’a bir de İngiliz yandaşı “liberalizmi” nedeniyle sempatileri vardır. Mahmut, İngiltere’yle 1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşmasını imzalayan ve Osmanlı’yı baştan aşağı Batı sermayesinin talanına açan adamdır.
Ama Ihvancı Türk-İslam sentezcisi neoliberallerin, AKP’nin, Davutoğlu’nun asıl favori sultanları “Ulu Hakan Abdülhamit Han”dır! “Hasta adam” olduğunda hemfikir olunan çökmekte olan Osmanlı’nın başında, yasakçı mı yasakçı.. Sansürcü mü sansürcü.. Hamidiye Alaylarıyla katliamcı zorba.. Filistin’i olmasa bile Kıbrıs’ı para karşılığı İngilizlere satan Sultan! Büyük emperyalist devletlerin çekişmelerinin ortasında bir ona bir buna yaklaşarak tutturmaya çalıştığı “denge”ye bağlı manevra alanlarının genişlik ya da darlığıyla övülen ya da yerilen.. Ama ne Osmanlı ne de Türk egemenliğini milim gerçekleştirme şansı ve çabası olmayan, ancak Osmanlı’nın sömürgeleşmesi sürecinin bir dönemini yönetmekle övülebilecek mutlakiyetçi otokrat. Esad otokrasisine sözde karşı çıkan Türkçü İslamcı sentezcilerin otokratlığına özendikleri sultan! Ve sonra İngiliz işbirlikçisi hain Vahdeddin!
Ama özendikleri, çöküp yıkılışını önleyemeyen Osmanlıdır. Çöken Osmanlı’dır. İzlediği politikalarla Kurtuluş Savaşı’nı zorunlu kılmıştır. Şimdi özenti Yeni-Osmanlıcılar, “sahiplik” iddia edip “yeni”sini “kuruyoruz” dedikleri Ortadoğu tepelerine çökerken, özendikleri Osmanlı gibi, hem kendilerini hem de Türkiye’yi çökmenin eşiğine getirmişlerdir.
Özellikle dış politikada her iddialarının tersi çıkmakta, “oyunu” kendilerine karşı kurdukları görülmektedir. Esad’a karşı “tampon” oluşturmak üzere saldırmayı tasarladıkları Suriye’ye şimdi Kürtleri ezmek üzere girme hasabı yapmaktadırlar.
Yanlış hesaptır! Kendi Kürtlerinin anadilde eğitim ve bölgesel özerklikten ibaret başlıca iki talebini kabul edip barışmak yerine kendisiyle birlikte Türkiye’yi uluslararası sorun haline getirmeyi becermeleri en büyük başarıları olacaktır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa