30 Temmuz 2012

Sevgi Yolu’ndan Olympos Yolu’na

1990’ların ortaları... 1992’de ailecek İzmir’e göçetmiştik. Herşey İstanbul’da kalmıştı. Ama yayıncılık, daha doğrusu kitapçılıktan kurtulamadığım için, Alsancak’taki Efes Oteli’nin hemen arkasındaki Sevgi Yolu’nda bulunan Kitapçılar Çarşısı’nda bir baraka (çağdaş Türkçemizle (!) stant denilen şey) kiralamıştım. Eski kitaplar satıyordum.
Çok güzel arkadaşlarım oldu orada. Ali Fuat Rodop, Hasan Hüseyin Yalvaç, Ersan, Muharrem, Ceyhan ve başkaları...
Hemen yanı başımdaki barakadaki kitapçı arkadaşımın yanında Yücel Şahinbeyoğlu müzik kasetleri dolduruyordu. Onun sayesinde hafif batı müziğiyle haşır neşir olmuştum.
Aradan bir yıl geçti, bıraktım barakayı. Yücel’in de, kardeşi Yiğit’in de izini yitirdim.
Yıllar sonra, bundan hemen hemen bir ay kadar önce, sazanların en sevimlisi olan dostum Sinan’ın yeni ülkesinden, yani Yeni Zelanda’dan kızım Melisa Yağmur geldi. Ve bir gün, “Baba” dedi, “Gel seni Olympos’a götüreyim. Gideceğimiz yer, ‘Deep Green’... Yücel’le Yiğit çalıştırıyor, orayı...” dedi.
Geçen yıldan kalan 5 günlük iznim vardı. Değerlendirdik onu ve ver elini Olympos.
Güney Türkiye’nin hiç görmediğim bir bölgesiydi, gideceğimiz yer. “Derin devlet” heyulasından uzaktaki “Derin yeşil”e gidiyorduk, toplam 12 saatlik bir yolculuk sonunda.
Anadolu’nun güneybatısındaki antik bir kentti, Olympos. Daha doğrusu ah’ı gitmiş, vah’ı gitmek üzere olan bir antik kent. İÖ 100. yıllarda kurulmuş olan Olympos, Lykia Birliği’nin bir kaç kentinden biriymiş. Ama denizi var, dağları var, doğası harika olunca önüne gelen yüklenmiş Olympos’a. Korsanlar gelmiş, onlar gitmiş, Romalılar gelmiş. Sonra yine korsanlar, arkasından Venedikliler, Cenevizliler, tarikat şövalyeleri derken Osmanlılar işe el atmış. Şimdi bizim elimizde, biz canına okuyoruz. Ama Allah’ı var, Olympos’u ilk kuranların. Çünkü 2100 yıldır izleri yok edilemiyor.
Yücel bu bölgeye gelen en eski Şahinbeyoğlu. 1986’da babasının, komşu koy Adrasan’da yazlık ev yapması sonucu buraya gelmiş. Sonra 1988’de aynı yerde küçük bir otel işletirler. Sonra İzmir, falan filan. Ve 2007’de 3 yıllığına yine Adrasan’a yerleşir, küçük bir otelin işletmesini üzerine alır. Sonunda 2010’da “Deep Green” i açarlar.
3 kişi yönetiyor “Deep Green”i: Yücel, Yiğit ve Nevin Şahinbeyoğlu’lar... Tüm işlerle ilgileniyorlar, ama zıpkın gibi 4 yardımcıları da var: Bar sorumlusu Naim Uslu ile birlikte iaşe işlerini ve düzeni halleden Sadık Poyraz, Yiğit Merder ve Berkay Emir...
Canlı müzik de var: Ekin Aşık ve Yiğit Vural çalıyorlar, söylüyorlar... TÜİK’vari bir sonuca vardım: Deep Green’de çalışanların yüzde 33’ü, yiğit mi “Yiğit”...
Olympos’ta, spor konusunda “Yok” yok. Başta deniz doğal olarak. Sonra kaya tırmanışları, dağ bisiklet turları, kano ve dalış gezileri, iki ayrı bölgede yamaç paraşütü uçuşları, ata binmek, quad safari turları (bu ne demek, bunu bilmiyorum), sonra günlük tekne turları ve Olympos’un sönmeyen ateşi Yanartaş ziyareti...
Araç bolluğunu saymazsanız, doğa tüm haşmetiyle yanı başınızda. Her yer ağaçtan, tahtadan, çünkü betonlaşmak yasak.
Tepeden gelen, antik kentin içinden geçen, coşku içinde akan, küçük bir deresi var. Neredeyse metre kareye 3 HES dikmeyi planlayan kafa, dilerim buraya da bir HES kurmaz.
Olympos yok olmaya doğru gitse de, gerçekten güzel bir antik kent. Bir de kardeşlerim içtikleri biranın teneke kutularını, örneğin kilise yıkıntısının göbeğine atmasa ya da inandıkları örgütün simgesini ağaçlara kazımasa... Haa, bir de şu var, Olympos sözcüğünün kökeninin Türkçe olduğu söylenmese...
4 gün belki çok kısaydı, ama yıllarca tatil yüzü görmeyen benim gibi biri için çok güzeldi...


Şef’in Salatası

Bir polisSS Şefi, bir kitap yayınlamış. Titiz bir çalışma ve emek ürünüymüş, bu kitaptaki sözler. Birkaçını yazıyorum:
“Bal arıdan, kavga karıdan olur.”
“Kadının cihadı, eşiyle güzel geçinmesidir.”
“15’inde kız ya erde, ya yerde olmalıdır.”
“Tarlayı taşlı yerden, kızı gardaşlı yerden al.”
“İşin eve, avradın ere, paranın da ele yakını makbuldür.”
“Müslümanın kocası koç, Müslüman olmayanın kocası hiç olur.”
“Fakirlik fikirsizliktir, fakirin aklı olsa fakir olmazdı.”
Bu salatada, pardon bu kitapta daha öylesine nefis, harika sözler var ki... Yatıp kalkıp dua etmeliyiz Tanrı’ya, bize böylesine muhteşem bir PolisSS Şefi bahşettiği için...

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et