Sivrisinek Saz
İSMMO’nun (İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası) yayımladığı raporda son beş yıl içerisinde tüketici kredilerinin yüzde 154 artışla 172 milyar TL’ye eriştiği belirtiliyor. Yani halkımız elde ettiği gelirle geçinemiyor ve bu durum yıllar geçtikçe daha da ağırlaşıyor. Bir yandan bunlar olurken öte yandan Maliye Bakanı M. Şimşek katıldığı bir radyo programında milletvekili emeklilerinin aylıklarına bir gecede yapılan yüzde 45’lik zamma tepkilerin “haksızlığından” dem vuruyor. Diğer bir köşede ise 3.1 milyar TL’lik yatırım teşvike bağlanıyor. Denizcilik sektörüne ise doğrudan 2.7 milyar TL’lik teşvik veriliyor.
***
Savaşın bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünen ve kendini darı ambarında sanan kitleler içinden geçtiğimiz günlerde malum gündem maddeleriyle uyutuladursun atı alan Üsküdar’ı geçiyor geçmekle de kalmayıp “kamulaştırdığı” yerlere bir güzel kentsel dönüşüm döşüyor!
Sadece geçen hafta onlarca taşınmaz ve arazi, kamulaştırılarak kentsel dönüşüm adı altında rant alanlarına dönüşümlerinin yolu açıldı.
***
Bir de şimdi sinek vızıltısı gibi yaklaşıp yaklaşıp uzaklaşan kıdem tazminatı haberleri var ki ne dense saz!
Takribi 9 günde bir takla atan medyadan biri çıkıp “Müjdeler olsun kıdem tazminatı kalkıyor ama on numara iş olacak!” diye çığrışıyor. Ardından birkaç İnternet haber sitesinde de
-kaynak aramadan haber yayınlama ilkesi gereği!- aynı haber yer alınca bir tartışma sürüyor yaklaşık bir bilemediniz iki gün; sonra yine sivrisinek saz!
Toplumda kıdem tazminatı konusunda iki tip yaklaşım baş gösteriyor: Birincisi hükümetimizin dediği dedik astığı kestiktir yaklaşımı, ikincisi ise alsalar da kurtulsak yaklaşımı.
Zaten sendikaların süt dökmüş kedi rolüne yattığı(!) hatta peçeteciliğe soyunduğu, siyasetçilerin de ãli menfaatler(?) uğruna görmezden geldiği bu mesele ne kadar mesele olabilir ki?
***
Okuyanlar bilir, okumayanlara da tavsiye olunur: Richard Sennett’in Karakter Aşınması kitabında kapitalist üretim ilişkilerinin birey ve aile yaşamında ve elbette toplumsal ilişkilerde yarattığı tahribat baba-oğul iki zıt karakter üzerinden anlatılır. Baba olan Enrico zorluklarla ama mutlu geçirdiği çalışma yaşamını emeklilikle süslemiştir. Oğul Rico ise “yeni kapitalizmin” nimetlerine tav olmuş ama bu arada ne güvence ne düzenli bir aile yaşamı kalmamış bir karakterdir. Rico tüm güvencesizliğine karşın iş yaşamında kapitalist piyasacılığı savunmaya devam ederken aile yaşamında bir o kadar muhafazakar olma gayretindedir.
Elbette Rico’nun bu darı ambarı düşü sadece bir düşten ibarettir…
***
Şimdi artan hane halkı borç yükü, gelecek güvencesinin gasbedilmesi, kamu kaynaklarının rant alanlarına dönüştürülmesi saz geliyor belki ama gerçek bu bundan kaçış yok!
‘80’li yılların sonunda Kenan Evren 12 Eylül sürecinde işkence yapıldığını -dolaylı da olsa- kabul edinceye kadar “işkence yapılmamıştır bunlar anarşiklerin uydurması” inancı yaygındı.
Şimdi de “Ben bilmem büyüklerimiz bilir” tavrının pek bir farkı yok.
Ortadaki çıplak gerçeğin etrafından dolansak da bizi içine çekecek olan yine o.
Hepimiz omuz omuza kendi geleceğimizi bir daha çıkaramayacağımız kadar derine gömmek üzere sırtımızda bir tabut gibi taşıyoruz.
Gerisi sivri sinek saz!
Evrensel'i Takip Et