08 Ağustos 2012 12:21

Atı alan Üsküdar’ı geçmeden

Atı alan Üsküdar’ı geçmeden

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin emekçilerin en temel haklarına yönelik saldırılarını hayata geçirirken benimsediği pazarlama ve ikna yöntemini bir süredir kıdem tazminatı fonu tartışmalarında somut bir şekilde görüyoruz. Tıpkı bir pazarlamacının malını satmak için taklalar atması, potansiyel alıcıları etkilemek için abartılı ve aldatıcı ifadeler kullanması gibi, ne zaman emekçilerin haklarına yönelik yeni saldırılar olsa  “müjdeler” eşliğinde gündeme getiriliyor.  
Sermayenin maymun iştahlılığı bugünlerde o kadar artmış durumda ki, patronlar için peş peşe açıklanan teşvik paketleri, sigorta ve prim kolaylıkları getiren istihdam destek paketleri vb düzenlemeler yetmez oldu. Her daim aç kurtlar gibi sürekli pusuda bekliyorlar ve işçilerin ellerinde kalan son hak kırıntılarını bir çırpıda geri almak için gün sayıyorlar.
Sermaye medyası, her konuda olduğu gibi, kıdem tazminatı gibi en temel işçi hakları konusunda toplumu yalan yanlış bilgilerle, istediği şekilde yönlendirdi. Sermayenin denetimindeki tv, gazete, internet siteleri vb. araçlar aracılığıyla yaygınlaşan yalan propagandası ile toplumun geniş kesimleri üzerinde ciddi anlamda yanıltıcı etkiler yarattı ve bu konuda belli bir kamuoyu oluşturuldu. Ve nihayet Çalışma Bakanı kıdem tazminatı fonu ile ilgili mutfak hazırlıklarını tamamladıklarını, konunun Toplu İş İlişkileri yasası ile birlikte gündeme geleceğini açıkladı. Anlaşılan o ki hükümet, kıdem tazminatı üzerinden sendikalarla “at pazarlığı” yapmak için bütün hazırlıklarını tamamlamış, silahlarını kuşanmış durumda.
Emekçilerin elinde kalan son haklarına yönelik olarak gündeme gelecek yeni saldırıların, emek örgütlerinin ve sendikaların her yönden kuşatılmış olduğu, saldırılara karşı hazırlık yapmak yerine herkesin birbirine boş boş baktığı bir dönemde gündeme gelmesi ayrıca dikkat çekici.
Eskiler, peş peşe kötü gelişmeler yaşandığında “Çok alametler belirdi, kötü şeyler olacak!” derlermiş. Son yıllarda hak kayıplarına yönelik olarak ortaya çıkan alametler ve bu alametler karşısında hiç de iyi bir sınav vermeyen sendikaların bugünkü durumuna bakarsak, kendisini mücadeleci olarak tanımlayan sendikaların bile içinde bulunduğu hareketsizlik biraz daha sürerse, “kötü şeyler” ifadesi, yaşanacaklar karşısında çok hafif kalır.
Ülkenin içinden geçmekte olduğu siyasal koşullar dikkate alındığında, emek alanında yaşanacak saldırıların eskiye kıyasla daha zorbaca yöntemleri gündeme getireceğini tahmin de etmek hiç zor değil. Bu nedenle son yıllarda giderek artan ve emekçilerin son kalesi olarak görülen kıdem tazminatı hakkını gasp etmeyi amaçlayan adımların, ülke siyasetinin ve gündemin karmaşıklığı içinde eriyip gitmesine asla izin verilmemesi gerekir.
Son zamanlarda her sendika yöneticisi ya da temsilcisi, sermayenin saldırılarına karşı birlik olmaktan, sınıf dayanışmasından ve birlikte mücadele etmekten bahsediyorlar. İyi, güzel de, saldırılar bağıra çağıra gelirken, sendikal cepheden emeğin haklarını koruyacak, işçi sınıfına güven verecek elle tutulur somut bir adım atmasını geçtik, böyle bir niyetin olup olmadığını henüz görebilmiş değiliz.
Bugüne kadar yaşadığımız deneyimler, önümüzdeki dönemde sendikaların ve sendikal mücadelenin özellikle kıdem tazminatı üzerinden ciddi bir sınavla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Bu koşullarda, hükümetin saldırıları karşısında safını net bir şekilde belirleyip, harekete geçmeyenlerin “bertaraf” olmaktan kurtulmaları mümkün değil.
Başta Sendikal Güç Birliği Platformu bileşenleri olmak üzere, kendisini mücadeleci olarak tanımlayan sendikalar, nereden ve nasıl geleceği önceden belli olan söz konusu saldırıların önüne geçebilmek için ne yapacaklarını, varsa eylem planlarını somut olarak en kısa sürede kamuoyuna açıklamak zorundalar. Aksi takdirde yaşanacak hak kayıplarından en az hükümet kadar sorumlu olacaklardır.
Yok, eğer bugüne kadar olduğu gibi, herkes birbirinin ne yapacağını bekleyip, ona göre tutum alacaksa, bir kez daha “Atı alan Üsküdar’ı geçer.” Yaşanacak saldırılara zamanında, güçlü ve kitlesel yanıtlar verilemezse, neler olacağını ayrıca belirtmemize gerek yok. 

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa