10 Ağustos 2012 05:55

Yeni ‘reform’lar geliyor

Yeni ‘reform’lar  geliyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eğitimde ‘reform’lar hız kesmeden devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bunlara bir yenisi daha eklendi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya üniversiteye giriş sınavında değişiklik olacağını açıkladı. Yeni sistemle öğrenciler arasında fırsat eşitliği sağlanacağını iddia etti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün de yine üniversite sisteminde değişiklikler olacağının adeta müjdeledi. Ancak bu sınav sistemi daha 2010 yılında, yani iki yıl önce de değişmişti. Ancak öğrenciler için bir şey değişmemişti. Sorun aslında ticarete ve rekabete dayalı, birilerinin kaybedip diğerlerinin kazandığı eğitim sistemidir. Bir savaş meydanını andıran sınav sistemidir. Sorun ortada bir sınav sisteminin  var olması ve öğrencilerin bir kobay gibi kullanılarak üzerlerinde farklı şeyler denenmesi ve yarış atı gibi birbirleriyle yarıştırılmaları. Öğrenciler bu yarışa kendilerini öyle bir kaptırıyorlar ki sosyal hayat denen bir şey kalmıyor. Sinema, tiyatro, eğlence aktivitelerine zaman ayıramıyorlar. Bu durum elbette gençlerin psikolojisini de olumsuz etkiliyor ki intiharlar bunun en açık örneği. Türkiye’de eğitim giderek daha da paralı hale geliyor. Özel üniversitelerle ticarileşme üst sınırlarına varıyor. Üniversitelerin neredeyse yarısı özel. Sınav yarışı içinde öğrenciler büyük zorluklarla dershanelere gönderiliyor. Öyle ki, dershanelerin sayısı lise sayısını aşacak hale geldi. Dershaneler ve üniversiteler bu durumda olunca devlete düşen görev ne acaba? Devlet öğrencilere parasız, bilimsel ve sınavsız bir üniversite sağlamalı. Ayrıca parasız barınma ve beslenme hakkı tanımalıdır. Ancak devlet bunun aksini yaparak dershane ve üniversite sahiplerinin ekmeğine yağ sürmekte ve eğitimde daha çok özelleştirmeye gitmektedir. Dahası da var. Sadece bu yıl dört öğrenci sınav stresine dayanamadı ve intihar etti. Bir öğrenci ise kalp krizi geçirdi. Peki, sorun sadece sınav mı? Sınavı kazanmakla bitse iyi. Yüzlerce öğrenci tabiri caizse okuyup ‘adam olmak’ için evlerini, memleketlerini terk edip bilmediği, belki de daha önce hiç görmediği bir şehre gelip orada yaşamaya çalışıyorlar. Tabii ki orada bin bir zorlukla karşılaşıyor. Yurt parası, yol parası, yemek parası, kitap parası derken birçok genç bunları karşılayamadığı için okulu bırakarak evlerine geri dönüyor. Dönmeyenlerinse aslında dönenlerden pek de farkı yok. Neden mi? Üniversiteye çeşitli hayallerle gelen gençler mezun olduklarında büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Mezun oluyorlar ama kendi işlerini yapan çok az insan oluyor, onlar da düşük ücret ve ağır çalışma koşullarıyla.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa