Olimpiyatlar neden 4 yılda 1 düzenlenir?

2 haftalık spor sirkinin sonuna gelindi; bugün 2012 Londra Olimpiyatları’nın kapanış günü.
Sonlara doğru gelindikçe yer yer organizasyonun yarattığı tahribata sayfalarında yer veren “liberal-sol” Guardian, New Statesman gibi medya organlarında olimpiyat güzellemelerinin arttığına şahit olduk.
New Statesman, Somali asıllı Mohammed Farah’ın Büyük Britanya adına kazandığı altını ve onun bayrağı gururla taşıdığı anları hatırlatarak Olimpiyatların bütün Britanyalıları kapsayan, “yumuşak ve iyi huylu” bir vatanseverliğin yayılmasına olanak sağladığını öne sürdü.
Yazıda devlet desteği (Halkın sırtına bindirilmiş vergilerden bahsediyor) olmasa böylesi bir organizasyonun da gerçekleştirilemeyeceği hatırlatılarak, hem bu durumun hem de olimpiyatların genel olarak İngiltere İşçi Partisi için bir fırsat olduğu vurgulanıyor.
Başyazı şöyle diyor: “Olimpiyatlar, tasarruf politikaları çağında sosyal demokrasiyi yeniden şekillendirmek üzere iktidara doğru uzun ve zorlu bir yürüyüşü başlatan İşçi Partisi için cesaret verici. Oyunlar, güçlü ve rekabetçi bir müdahaleci devlet anlayışına olan ihtiyacı yeniden hatırlattı.”
Yazı, dünya çapında antikapitalist hoşnutsuzluğun yayılmasından korkarak daha güler yüzlü bir kapitalizm uyarıları yapan Warren Buffett, George Soros gibi milyarderlerin tipik “Marx’a karşı Keynes” taktiğini benimsemiş ve bunun İngiltere’deki uygulayıcısı olması planlanan İşçi Partisi için de olimpiyatları bir katalizör olarak görüyor.
Milyonlarca göçmeni barındıran Britanya emekçilerini “Yumuşak ve iyi huylu bir vatanseverlikle” emperyalist bayrağın altında yedekle, sistem karşıtı tepkiyi de Keynezyen politikalarla bastır! Güzel tezgah!
Yazıda da itiraf edildiği gibi ekonomik tasarruf politikalarına karşı emekçilerin seslerini yükselttiği, kendiliğinden kent isyanlarının patlak verdiği bir yıl sonrası Olimpiyatlar “dikkatlerin dağıtılması” noktasında hayli başarılı oldu.
Baksanıza, Guardian’ın anketine göre de halkın yüzde 55’i Olimpiyatların, harcanan 9 milyar Sterline(resmi rakam)  değdiği kanısında! Şu “yumuşak ve iyi huylu vatanseverlik” konusundaysa vaziyet pek parlak değil. Ankete katılanların yüzde 53’ü göçmenlerin çoğunluğunun ülkeye pozitif bir katkısının olmadığı kanısında. Elde edilen olimpiyat madalyaları da istisna olarak görülüyor.
Son yıllarda sendikalar, olimpiyatlara muhalefet ederken karşılarında Başbakan David Cameron’dan önce İşçi Partisi lideri Ed Miliband’i buluyordu. Miliband, oyunları ulusal bir festival olarak niteleyerek partisinin de para kaynağı olan sendikaları susturuyordu. Liberal sol cenahta çıkan olimpiyat değerlendirmelerini gördükçe bu tavır daha da anlaşılır hale geliyor.

DAMİEN HOOPER VE JOHN CARLOS

Büyük Britanya’dan Avustralya’ya geçelim. Ülkenin Aborijin kökenli melez boksörü Damien Hooper, üzerinde Aborijin bayrağı olan bir tişört giydiği için olimpiyatlardan ihraç edilmekle tehdit edildi. John Pilger’dan öğrendiğimiz kadarıyla burjuva medya organlarında da Hooper’ın davranışı tepkiyle karşılandı. Hooper ise “Ben sadece ülkemi değil kültürümü de temsil ediyorum. Yaptığımdan gurur duyuyorum” diyerek onurlu duruşundan geri adım atmadı.
Olimpiyat düzenleyecek ülkelere imzalatılan sözleşmenin 51.maddesinden daha önce söz etmiştik. Buna göre, “Olimpiyat alanının bütün bölümlerinde gösteri ya da politik, dini, etnik propaganda yasaktır.”
Egemen bir devletin bayrağıyla ya da ana sponsorlardan herhangi bir kan emici firmanın tişörtüyle boy gösterebilirsiniz ama o devletin baskısına uğramış bir halkın renklerine tahammül gösterilemez!
Profesör Colin Tatz’e göre Aborijin halkının yalnızca yüzde 1’i spor alanında beyazlarla eşit fırsatlara (spor tesislerine erişim vs.) sahip. Buna karşın tarih boyunca çok önemli şampiyonlar çıkardılar. Damien Hooper da onların görünmez bayrağını başarıyla taşıdı. Üstelik Hooper, 1968 Olimpiyatları’nda Tommie Smith’le beraber kara eldivenli yumruklarını gökyüzüne kaldırarak Uluslararası Olimpiyat Komitesinin (IOC) hışmına, halklarınsa ebedi saygısına mazhar olan John Carlos’un da büyük desteğini aldı.
Carlos, Dave Zirin’e verdiği röportajda Hooper için şunları söyledi: “Ona büyük saygı duyuyorum… Hepimiz Olimpiyat Oyunlarını yüceltmek istiyoruz ama IOC yalnızca kendi çıkarlarını yüceltmek istiyor. Sporcuların değerlerine, endişelerine, nereden geldiklerine değer vermiyor. Hooper ülkesine, bayrağına saygısızlık yapmadı. Koltuklarında oturan ve IOC’nin politikalarını belirleyen aristokratlar dışında kimseye saygısızlık yapmadı.”
Carlos, 51.maddenin çifte standartlarına da değindi. Bu maddenin 1984 Los Angeles’la birlikte Oyunların aşırı ticarileştirilmesinin bir sonucu olduğunu söyleyerek kendisine ait bir sözü hatırlattı: “Olimpiyatlar neden 4 yılda 1 düzenlenir biliyor musunuz? Çünkü IOC’nin kazandığı paraları sayması o kadar sürer.”

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et