11 Ağustos 2012

Bu cehennem sıcağında içeridekileri hatırlamak

Bilmem daha önce duydunuz mu? Bir Türk doktoru olan Hulusi Behçet tarafından 1937 yılında tanımlanan, bu yüzden uluslararası yazışmalarda Behçet Hastalığı ya da Behçet Sendromu olarak adlandırılan hastalık var. Genelde deri altı, göz, beyindeki kan damarlarının iltihaplanmasına yol açan, sebebi bilinmeyen, nadir görülen, bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalık bu. En çok 30–40 yaşlarındaki erkeklerde görülüyor. Bazı ilaçlarla hastalık baskılanabiliyor, tam tedavi edilemiyor.
Behçet Hastalığı temelde bir damar iltihabı olduğu için bulgular, damar iltihabının olduğu yere göre ortaya çıkıyor. Bu hastalıktan neden söz ediyorum söyleyeyim, Bafra T Tipi Hapishaneden Adnan Öztel adında hükümlüden mektup aldım. Üç yıllık tedavi ve gözetim sonucunda Behçet tanısı konulmuş. Görme kaybı başlamış. Daha önce yazıştığı yazarlara/dergilere hastalığından, durumundan söz etmemiş, içeride ağır kanser hastaları varken kendi hastalığı önemsiz gelmiş olmalı. Şimdi yalnızca durumunun ciddiyetini anladığı için değil, daha önce aynı hapishanede yattığı bir arkadaşının da Behçet olduğunu öğrendiği için yazmış. Arkadaşının adı Hasan Alkoç, Kırıkkale F tipinde.  Onun durumu daha ileriymiş, hastalığı kemiklere ulaşmış.
Adnan Öztel, şöyle bir kanıya varıyor: “Demek ki hapishane sistemi ve tecrit bağışıklık sistemini bozarak ölümcül hastalıklara neden olmakta.” Sonra koşullarını da sıralıyor: Doktora randevu gününde götürülmemek, tedavinin aksayarak ilerlemesi, ring aracında sabahtan akşama kadar eller kelepçeli, daracık yerde kımıldamadan, sıcakta, soğukta yüksek sesli arabesk müzik dinleyerek beklemek, tuvalete götürülmemek... hepsi hepsi stresi çoğaltan şeyler.” Oysa stresin hastalığı tetiklediği söylenmiş.
Stresin nedenlerinin bir bölümü sağlık sistemimizden bir kısmı hapishane sistemimizin koşullarından doğuyor. Mesela daha önce Bafra T tipinde, Bafra Samsun’un ilçesi olmasına karşın, bir mahkumun doktora götürülmesi için Ankara’dan izin alınıyormuş. İzinin gelmesi de bir-bir buçuk ay sürüyormuş. Hastalıkların ilerleme nedenlerinden biri bu.
Artık bu izin yokmuş ama hastanın ağır duruma geldiğinde bile adli tıptan durumlarıyla ilgili rapor alabilecekleri umutları da yok. Tedavi edilmesi olanaksız ağır hastaların tahliyesi yönünde yasa var olduğunu hatırlatıyorlar.
Yasaların uygulanmadığını görmek de ayrı bir stres.   
Ben İnsan Hakları Derneği ve tabip örgütlerinin bu durumla ilgileneceğini umuyorum. Hastalığın belirtileri gibi soruları tıpla ilgisi olmayan biri olarak yanıtlamaktan korkarım. Ama evlerde yaşamanın bile zor olduğu bu cehennem sıcağı günlerde içerdekileri ve onların koşullarını hatırlamak gerekiyor.
Vicdandan ve etik değerlerden  söz ederek yasal uygulamaları  istemek bana demokrasiye aykırı gibi geliyor ama vicdanımızı da kaybedersek etik değerlerimiz de kalmayacak.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et