Olimpiyat ve kadınlar

Atletizm takımı büyük bir başarı yakaladı Londra Olimpiyatlarında.
Aslına bakarsanız son dönemde iyi bir çıkış yakalamıştı atletizm.
Kim derdi ki, bir gün Avrupa şampiyonasında 7 madalya alacaklar?
Almışlardı işte.
Sonra olimpiyatlar geldi.
Ve tarihinde ilk defa bu kadar sayı ile katılındı olimpiyatlara..
33 atlet olimpiyat barajını aşmıştı.
Bu büyük bir rakamdı…
Gencecik sporcular atletizm kervanına katılmış…
Özellikle kadınlar da, büyük bir atak yapılmıştı.
Ki, pek çok ilde hâlâ atletizm sahası yoktu.
Atletizme özel tek kapalı spor salonu Avrupa Şampiyonası nedeniyle yapılmış, o da sadece idare eder düzeydeydi.
Buna karşın atletizmi yönetenler, iddialıydı.
Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor…
Antrenman metotlarındaki yenilenmeleri yakından izliyor, bilgilerini güncelliyor ve uygulamaya koyuyorlardı.
Son başarının altında yatan temel etken buydu.
110 kadınlar engellide Nevin’le gelen beşincilik başarıydı.
Ama 1500 metre kadınlardaki birincilik ve ikincilik gerçekten süperdi.
Hiç şüphesiz tekvandodaki altın madalya ve gümüş da vardı.
Yine kadın basketbol ve voleybol takımlarının mücadelesi takdire değerdi.
Ama yine de…
Olimpiyat ruhu denince akla atletizm geliyordu.
 Aslı ve Gamze büyük bir başarıya imza attılar…
Tebrikler bu arkadaşlara.
                                    ***
Başarıda dikkat çeken önemli bir taraf; başarıya koşan atletlerin yanı sıra basketbol ve voleybol takımlarının da kadın olmalarıydı.
Kadının bu derece ezildiği…
Sokaklarda dövüldüğü…
Kadın cinayetlerinin gazetelerin üçüncü sayfalarından inmediği bir ülkeden böyle kadın başarılarının çıkması, bir nevi başkaldırıdır.
Onlar buralara önlerindeki tüm engelleri aşa aşa…
Fazladan birkaç kat enerji harcayarak…
İnat ederek…
Kendilerine biçilen konumu kabul etmeyerek…
Kabuklarını yırtarak geldiler.
Ve bir anlamda hemcinslerine…
Kendi ve kendilerinden sonra gelen kuşaklara umut ışığı aşıladılar.
Hepimiz için umut oldular.
Nasıl olmasınlar ki;
Bakın bugün ülke coğrafyasına…
Karadeniz’den, Akdeniz’e
Doğu’dan Ege’ye HES eylemlerinde…
Nükleer santral protesto eylemlerinde hep kadınlar en önde yürüyor.
İtiliyor kakılıyor…
Biber gazlarıyla boğulmaya çalışılıyor…
Gözaltlarına alınıyorlar, ama bir adım bile geri atmıyorlar…
Ve şimdi de kadın sporcuların başarısı…
Bu kadar sıkıntıda güzel şeyler oluyor…
Kadınlarımız umut saçıyor.