11 Ağustos 2012 12:13

‘Çukuru büyüterek’ kurtulamazsınız!

‘Çukuru büyüterek’ kurtulamazsınız!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

O, “Kimin ne önerisi varsa gelsin tartışalım. Bizden başka bu konulara çözüm getiren varsa onu da tartışırız. Her konuyu Mecliste tartışmaya varız” diye meydan okuyan hükümet ve Başbakanı gitti, “Meclisi toplantıya çağırmak teröre destektir. Eller tetikten çekilsin demek teröristlerin ekmeğine yağ sürmektir.” diyen hükümet ve Başbakan geldi artık.
Kendi politikalarına, sorunlara getirdiği çözümlere güvenini yitiren hükümet ve Başbakan Erdoğan, politikalarını eleştirenleri, başka politika önerenleri “Düşmanla iş birliği yapan hainler” olarak görmeye başladı. Çünkü, ister Roboskî Katliamı, ister Suriye’de düşen RF-4 savaş uçağı, ister Suriye politikası, ister Suriye Kürdistanı sorunu, ister Irak ve İran’la ilişkiler, ister Şemdinli’de iki haftayı aşkındır süren savaş, isterse Türkiye’nin Kürt sorununun büyümesi olsun, ...bu tutum değişmiyor; politikaları tartışılırsa altındaki boşluğun herkesçe görüleceğinden korkuyor Hükümet ve Başbakan artık.
Kısacası AKP Hükümeti artık o gümbür gümbür konuşan hükümet değil; belki eskisinden de çok bağırıp çağırıyor Başbakan ve AKP önde gelenleri, eskisinden çok ağızlarını bozuyor, karşıtlarını karalıyorlar, hayt-huyt ediyorlar ama artık gümbür gümbür konuşamıyorlar. Çünkü AKP Hükümeti artık, kendi politikalarına ve kendine güvenini yitirmiş her hükümet gibi, öz güvensizliğini kendisini eleştirenleri, önüne arkasına bakmadan, “Düşmanla iş birliği içinde görme” paranoyasına kadar vardırmış bir hükümettir.
Hükümetin CHP’yi BDP’yi, basını, aydınları, çeşitli siyasi odaklardan gelen eleştirileri hep aynı tepkiyle, aynı “Teröre destek vermek, teröristlerin uzantısı olmak” gibi, afaki suçlamalarla karşılamasının, sadece MHP’den hoşnut bir hükümet durumuna sürüklenmesinin nedeni, “İçine düştüğü çukurun” farkına varmaya başlaması, daha da kötüsü bunun halkın da farkına varacağı endişesidir.
Her mantıklı kişi için “Çukurdan çıkmanın yolu”, çukurun dışında olanlardan yardım istemek, onların atacağı ipe, merdivene sarılarak oradan çıkmaktır. Ancak AKP Hükümeti, “Eğer çukura düştüğünü kabul ederse, halkın da bunun farkına varacağından korktuğu için, çukuru daha da büyüterek, bunu bir çukur değil, olağan, doğal bir engebe olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadır.   Bu yüzden de çukuru daha da büyütmek için uğraşmaktadır. İşte Suriye yetmiyormuş gibi Irak’la ve İran’la ilişkilerini Suriyelileştirmeye yönelik hızlı adımlar, Suriye-Türkiye sınırında beş yerde 20 kilometre derinlikte “güvenlik bölgeleri” (tampon bölge) oluşturma girişimleri, bunu da ABD’nin icazetiyle yapmak isteme, Batı Kürdistan Kürtlerini hiçbir kaygı gözetmeden düşman görme de ısrar, ... AKP Hükümetinin, içine düştüğü çukuru daha da genişletip, derinleştirme gayretlerinden başka bir şey değildir.
İşte dün Türkiye’ye gelen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la da bunları konuştu Hükümet. Yani Kılıçdaroğlu’nun, Demirtaş’ın “Mecliste konuşalım, ortak bir çözüm arayalım” dediği sorunları hükümet Clinton’la konuştu ve ABD’nin icazetini sağlamaya çalıştı.
Bu planın, tam da ”muhalif” güçlerin Halep’te de tutunamadıklarının ortaya çıkmasıyla eş zamanlı gündeme gelmesi, Türkiye’nin “Suriye muhalefetini “güvenliğini sağlama” girişimi olarak görülmektedir, görülecektir de. Yani Suriye’de rejimi yıkmak için bugüne kadar muhalefete sağlanan çok yönlü destek yetmemiş olmalı ki, şimdi de doğrudan Suriye topraklarında, muhalifler için, bir zamanlar Bush’un Saddam’a yönelik yaptığı gibi “güvenlik bölgeleri” oluşturulması için harekete geçilmiştir. Ancak bu girişim, pek çok bakımdan manidar olacağı gibi yeni ve büyük uluslararası tartışmalara da konu olacaktır. Yani, AKP Hükümeti düştüğü çukurdan kurtulmak için giriştiği bu çabayla çukur daha da büyüyecektir!
Öte yandan da; Türkiye’nin Suriye’ye açıkça bir dış müdahalesi anlamına gelecek “Güvenlikli bölge oluşturma” planının daha birkaç gün önce Tahran’da toplanan, içinde Rusya ve Çin’in de olduğu (Türkiye’nin çağrılmadığı) uluslararası toplantıda açıkça “Suriye’ye bir dış müdahaleye karşı” olunduğunun ilan edilmesi sonrasında ortaya çıkması da ayrıca bir handikaptır.
“Çukur”dan çıkışın tek bir yolu vardır; bu da demokrasi güçlerinin savunduğu, demokrasiyi geliştirme ve kendi Kürtleriyle barışan, bölgede ulusların kendi kaderini tayin hakkına saygılı bir Türkiye’dir. Türkiye’nin AKP Hükümeti tarafından düşürüldüğü bu çukurdan çıkmasının tek yolu da budur.
“AKP Hükümeti için bu yolun bir anlamı var mıdır?​” denirse; onun emperyalizmin stratejisine bağlanma yolunu seçtiğinden beri yoktur! Bu yüzden de o, “Düştüğü çukurdan çıkamamaya da mahkum” görünmektedir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa