Avro bölgesinde ayrılık senaryoları
Fotoğraf: Envato
Son iki yıldır dünya finans piyasaları çok sert bir şekilde dalgalanıyor. Akşam kriz kapıda söylemleri ile kapanan piyasalar ertesi gün gelen bir açıklama sonrasında son derece iyimser bir havaya bürünebiliyor. Saatler içerisinde milyarlarca doların el değiştirdiği, yok olduğu ya da yoktan var edildiği bir ortamda piyasaların yönünü belirleyen etkenlerin başında ise Avrupa ekonomisine dönük haberler, açıklamalar geliyor.
Temmuz ayının sonlarında Mario Draghi’nin avroyu kurtarmak için ne gerekiyorsa yaparız şeklindeki açıklaması piyasaları olumlu bir beklenti içerisine sokmuştu. Ne var ki Draghi verdiği sözün altını dolduramadı. Sonrasında Avrupa Merkez Bankasından (AMB) beklenen faiz indirim kararının gelmemesi ve borçlu ülkelere dönük güven bunalımını hafifleterek risk primlerini düşürecek somut bir adımın atılmaması endişeleri canlandırdı. Draghi’nin açıklamalarının yarattığı iyimser beklentiler kısa sürede yerini Avro Bölgesi’nin dağılması tartışmalarına bıraktı.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Finlandiya Dışişleri Bakanı ülkesinin Avro Bölgesi’nin dağılması ihtimaline dönük hazırlıklara başlaması gerektiğini belirtirken, Wall Street bankalarının da bu ihtimali göz önünde bulundurarak pozisyon almaya başladıkları bildirilmekteydi. Özellikle ABD bankalarının borç kontratlarını bu doğrultuda yeniden yapılandırmaya yönelmeleri ve portföylerinde sorunlu Avrupa ülkelerinin tahvillerinin ağırlığını azaltmaları bu ülkelerin borç servisini daha da zorlaştıran başlıca etkenlerden biri olarak gözüküyor.
Avronun geleceğine dönük tartışmaların ekseninde ise kuşkusuz Almanya yer alıyor. Avrupa’nın liderliğine soyunan Merkel kurtarma planının büyüyen ekonomik maliyeti karşısında Alman seçmenin artan huzursuzluğu ile de baş etmek durumunda. Alman kamuoyundan yükselen homurtular avronun dağılmasına dönük beklentileri de körüklüyor.
Alman kamuoyunda sıkça dile getirilen, Yunanistan’ı avro dışına iterek birliğe çözüm arayışı ise tahmin edilenin çok üzerinde maliyetler içeriyor. Öncelikle, AMB’nin elindeki Yunan tahvillerinin toplamı 40 milyar avroyu buluyor. Yunanistan’ın avrodan çıkması durumunda bu tahviller hızla değer devalüe olacak drahmi üzerinden ödenecek, hatta büyük bir olasılıkla hiç ödenmeyecek. Bu rakama 130 milyar Avro civarındaki kurtarma planı kapsamındaki kredileri ve AMB’ye olan 100 milyar dolarlık kısa vadeli borcu eklediğimizde toplam 270 milyar avroyu buluyor. Tabii iş bu kadarıyla da kalmayacak. Yunanistan’ın avrodan çıkarılması diğer borçlu ülkelere dönük benzer bir beklentinin oluşmasına yol açacaktır. Burada ülke liderlerinin veya AMB’nin avrodan başka ülke çıkarılmayacağına dönük güven sağlama çabaları da fazlaca etkili olmayacaktır çünkü Yunanistan örneğiyle avrodan geri dönülebileceği ortaya konmuş, benzer açıklamaların teminat sayılamadığı ispatlanmış olacaktır. Böylece, Kıbrıs, İrlanda, Portekiz, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin risk primleri yükselecek ve bu ekonomileri ayakta tutmak için çok daha büyük miktarlarda kredi sağlamak gerekecektir.
Kuşkusuz, bir diğer alternatif olarak toplam net dış borcunun GSYİH’ye oranı yüzde 20 civarında olan İtalya’yı içeride tutarak Yunanistan ile birlikte diğer borçlu ülkelerin de avro dışına çıkarılması düşünülebilir.
Böylesi bir daralmanın toplam maliyeti 1 trilyon avroyu aşıyor ki bunun önemli bir bölümü de Almanya’nın payına düşecek. Burada birçok bankanın iflasına gidecek bir sürecin tetikleneceğini de unutmayalım. Kredi daralması beraberinde ekonomik daralmayı da getirecek, bankacılık sistemini ayakta tutmak amacıyla finans kesimine kaynak aktarılırken, vergi gelirlerindeki düşüş ile bugün tehlike arz etmeyen avro ekonomilerinde de kamu açıkları tırmanmaya başlayacaktır.
Görüldüğü gibi avro bölgesinin daralmasına ilişkin senaryolar oldukça büyük maliyetler içeriyor. İşte bu nedenlerle Merkel’in başta Yunanistan olmak üzere borçlu ülkelere dönük restleri daha çok seçime hazırlanan bir politikacının içe dönük popülist mesajları olarak algılanmalı.
- Kurtarıcı mı, yoksa yeni günah keçisi mi? 09 Haziran 2023 04:18
- Seçim senaryoları ve ekonomiye dönük beklentiler 12 Mayıs 2023 04:19
- Kurda istikrar illüzyonu 28 Nisan 2023 04:21
- SVB krizinin arka planı ve düşündürdükleri 17 Mart 2023 04:52
- Para politikasındaki ayrışma belirginleşiyor 24 Eylül 2022 04:50
- Şimdi solun tam zamanı 12 Ağustos 2022 04:26
- Enflasyon gelir dağılımını bozuyor 08 Temmuz 2022 04:47
- Merkez Bankası şaşırtmadı 27 Mayıs 2022 01:12
- Kehanet çöktüğünde 22 Nisan 2022 00:37
- Enflasyon doludizgin 08 Nisan 2022 00:40
- Faiz politikasının bilançosu 10 Mart 2022 23:31
- Enflasyon geriler mi? 10 Şubat 2022 23:18