20 Ağustos 2012 10:04

Bu ziyarette amaç ne acaba?

Bu ziyarette amaç ne acaba?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sermaye partilerinin sözcüleri, bayram kutlamaları için ağızlarını açtıklarında “barış”tan, “kardeşlik”ten, “bayramın uyandırdığı ulvi duygular”dan söz edip “dileklerde” bulunuyorlar ama ilk cümlelerden sonra karşılıklı salvolar da başlıyor; karşıtlarını suçluyorlar. Dahası hükümet erkanı Suriye üstünden Suriye’de “güvenlikli bölge” oluşturulması girişimlerinin devam etmesini, bölgede giderek büyüyen çatışma ve savaş unsurlarının yükselmesine verdikleri desteği de bayramın uyandırdığı “yüksek duygularla” yeniden yorumlayıp sivriltiyorlar.
Elbette bu gerilimli ortam sadece sözlerde de değil. Suriye’de, Irak’ta çatışmalar sürüyor; bölge de Şemdinli’siyle, Hakkari’siyle, Diyarbakır’ıyla yangın yeri olarak bayramda da yanmaya devam ediyor.
Ve dahası bayramda provokasyonlara açık girişimler de en üst düzeyden yapılıyor.  
Tam, “İyi ki Irak Hükümeti, Bahçeli’nin Kerkük’e bayram ziyareti yapmasına vize vermedi. Çünkü bu ziyaret her türden provokasyonlara açık bir ziyaretti” derken, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “Hakkari ziyareti” gündeme geldi.
İçişleri Bakanı bayram ziyareti için Arife günü, “halkla bayramlaşmak” üzere Hakkari’ye gitti.  
Bu ziyaret ve ziyaret sırasında olanlar basında yer aldı: İçişleri Bakanı koruma ordusuyla, sanki bayram kutlamasına değil de Hakkari’yi zapt etmeye gidiyor gibi gitti Hakkari’ye. Ama sadece yanındaki korumalarla ve Hakkari’nin asker ve polis yetkilileriyle bayramlaşabildi. Bakanın esnafı ziyarete kalkmasıyla sokakta halkın protestosu başlıyor. Polisi protesto edenlere müdahale edince de ortalık iyice karışıyor. Ve olaylar gece yarısına kadar sürüyor.
Bakan, bakanı oraya gönderen hükümet ve bu ziyareti organize eden emniyet ve askeri bürokrasi bu ziyareti nasıl değerlendiriyor bilmiyoruz. Ama şu bir gerçek ki, az çok politikayı izleyen herkes biliyor ki, Hakkari’ye bakan düzeyinde bir bayram ziyareti yapılacaksa, halkta bayram vesilesiyle bir barış ve kardeşlik duygusu uyandırmak (herhalde bu ziyaret böyle savunulacaktır) istenmişse, İçişleri Bakanı Şahin Hakkari’ye “en son da gönderilecek kişi bile değil”dir. Çünkü Bakan Şahin’in Hakkari’de ne barış ne kardeşlik ne de iyilik çağrıştıracak duygular uyandıramayacağını herkes bilir. Çünkü Bakan Şahin, aylardan beri her ağzını açtığında Kürtleri aşağılayan; Kürt politikacılara hakaret etmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan, ırkçı-şoven çevreler dışında herkesin tepkisini çekecek kadar çatışma ve şiddet kışkırtan bir üslupla konuşan bir bakandır.
Böyle bir bakanı Hakkari’ye gönderenler; Hakkari’ye, Hakkari’nin ilçesi olan Şemdinli’de üç hafta süren mevzi savaşından sonra ve hâlâ çatışmaların devam ettiği, bütün ilde, hatta bölgede halkın öfkesinin burnunda olduğu bir zamanda gönderiliyor. Siz böyle bir barut fıçısına, elinde meşaleyle İçişleri Bakanı Şahin’i gönderiyorsunuz. Amaç da barış ve kardeşlik sembolü bayram günü; halkla bayramlaşmak!
Ülkenin ve siyasetin gerçeklerine bakıldığında şu söylenebilir: “Halkı kışkırtıp sokağa dökelim de dünya alem bakanımızın bile sokaklarında güven içinde gezemediği kentler var. Ben de bu kentleri zapt etmek için bölgede askeri harekat yapıyorum” demek isteyen bir hükümet böyle bir bakanı Hakkari gibi bir ile gönderir!
Akla elbette şu soru da geliyor:
Peki, hükümet bölgeye yönelik askeri girişimleri yoğunlaştırıp, örneğin Şemdinli’deki çatışmalarla meşruiyet kazandırmak için mi Bakın Şahin’i Hakkari’ye gönderdi?
Başka bir söyleyişle Hükümet, Bakan Şahin’in şahsında temsil olan stratejide ısrar edeceğini mi göstermek istedi onu Hakkari’ye göndererek?
Eğer böyleyse; bu demektir ki daha çok kanın döküleceği, daha çok anaların ağlayacağı bir döneme giriyoruz.
Bu da barışı kazanma mücadelesinin önemini öne çıkarıyor.
Hele de Suriye başta olmak üzere bölgedeki gelişmelerle birleştiğinde, barışı kazanma mücadelesinin önemi daha da büyüyor.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa