23 Ağustos 2012

Barışa ihtiyacımız var

Hapisteki gazetecilerin yazılarıyla çıkan TUTUKLU GAZETE’nin üçüncü sayısı 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yayımlanacak. Barışa en çok ihtiyaç duyduğumuz bir anda!
Hapisteki, dışarıdaki, çalışan ya da işten atılmış gazeteciler, bedel ödemeyi göze alarak, barışın yolunu açmak için çırpınıyorlar. Çünkü farkındalar ki, bu ülkenin ve dünyanın barışa her zamankinden daha çok ihtiyacı var!
TUTUKLU GAZETE’nin “barış” temalı üçüncü sayısı, hem demir parmaklıkların arkasındaki hem de açık hava cezaevine dönüştürülen bu ülkenin her yanındaki gazetecilerin yazıları ve karikatürleriyle çıkacak.
Onlar, gelişen olağanüstü olaylar karşısında akıl ve bilimin aydınlattığı yoldan sapmadan, barış için cesaretle yürümekten geri durmayan insanlar.
Ne sallanan parmaklar yıldırıyor onları, ne erk sahiplerinin tehdit ve hakaretleri, ne ellerine vurulan kelepçeler, ne de avuçlarına tutuşturulan iş akdi feshi yazıları!
Onlar, düşüncelerine duvar çekilemeyen, diline zincir vurulamayan, korkutulup bir köşeye sindirilemeyen bu ülkenin aydınları!
İçeride de olsalar, dışarıda da olsalar, ülke ve dünya barışı için onların düşüncelerine ne kadar çok ihtiyacımız var!
***
Barış isteyenleri terörist ilan edenlere bu ülkenin ihtiyacı yok.
Eline silah almayan aydınları terörist olmakla suçlayanlara bu ülkenin ihtiyacı yok.
Terörü; şiirde, tuvalde, üniversite kürsüsünde, yazıda arayanlara bu ülkenin ihtiyacı yok.
Kitabı, patlamamış bomba yerine koyanlara bu ülkenin ihtiyacı yok.
Gazetecileri, yazarları, aydınları, bilim insanlarını, öğrencileri, siyasi hesaplaşmanın kurbanı haline getirenlere bu ülkenin ihtiyacı yok.
Terörle mücadele adı altında sivil toplumu hedef haline getirenlere bu ülkenin ihtiyacı yok.
Yurttaşlarına hakaret eden, aşağılayan, onları kul köle yerine koyanlara bu ülkenin ihtiyacı yok.
***
Biz söz dizisini hatırladım yeniden:
“Öküz adedir (sıradan), ağaç da ade,
Ağaca çıkmış öküz, fevkalade (sıra dışı).”
Bu söz, esasında sanatın gücünü anlatır.
Sanatçının, aydının, yazarın düşünce gücüyle neleri başarabileceğinin ifadesidir bu sözler.
Yani, bir arada olması olanaksız sıradan iki nesnenin buluşmasından nasıl bir olağanüstülük yaratılabileceğini gösterir.
İmkansız olanı düşüncelerimizle başarmanın gücünü!
Fakat bu yaratıcılığa kabaca bakanlar da olabilir!
Öyle bakanlar olabilir ki, yurttaşları takla attırmaya zorlayabilir!
Öyle bakanlar olabilir ki, yazıyı yazana yutturmaya çalışabilir!
Zavallılar, fevkaladeliğin bu olduğunu sanırlar…
Sanatın gücünü anlamayan, öküze öküz diye, ağaca da ağaç diye bakanlar!
Asıl fevkalade olan; sanata, yazara, aydına, bilim insanına işte öyle bakanlardır!

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et