Yaş ağaç kırığı: 4+4+4
Fotoğraf: Envato
Modern tıbba yönelik eleştirilerin başında ‘hayatın tıbbileştirilmesi’ gelir. Bu bağlamda “satılık hastalık” üretim merkezleri olarak tıp sorgulanır. Misal kolesterol yüksekliği, halkın ifadesi ile kemik erimesi, panik atak, menopoz vb. masaya yatırılır. Hatta modern tıbbın hızını alamayıp hayatın doğal akışı içinde yer bulan doğumu sezaryen ile cerrahi bir sürece, menapozu ise hastalığa evirdiği dile getirilir. Piyasanın normali patolojik algılatıp müşteri yaratma gayreti eleştirilir.
Ama gündelik hayatın tıbbileştirilmesinin izini salt ilaç sektörü ve hastane koridorlarında aramak yeterli olmayacaktır. Dönüp bir soru soralım: Ağaç ne zaman eğilir? Özlü sözler dağarcığımız bizleri bir çırpıda ‘yaşken’ cevabında buluşturur. Çocukların ağaca benzetilmesine her daim itirazda bulunanlar olsa da genelde akla onlar gelir.
Sahi gündelik hayatın tıbbileştirilmesinde çocuklar ne yapıyor, nasıl dahil ediliyorlar sürece? Eceli gelmiş bir yaşlı için “evde ölme hakkının” dahi piyasanın gereksinimleri doğrultusunda gereksiz yoğun bakım uzatmaları ile elinden alınmasının çocuk versiyonu nasıl oluyor peki?
En basitinden son üç aya baktığımızda okul özlemi ile heyecanlanması beklenen sapa sağlam okul öncesi çocuklar hasta olma yarışındalar. Anne babalar “doktor sorduğunda yanlış ve eksik cevap ver, doktor hasta raporu versin diyor henüz beş yaşındaki çocuğuna. Gazete manşetleri “Doktor amca beni okula gönderme” oluvermiş bir çırpıda. TTB, SES Sendikası, Eğitim Sen, Psikiyatri alanından çeşitli dernekler 4+4+4’ün yanlış olduğunu tıbbi ve eğitim boyutu ile bilimsel temellere dayanarak toplumla paylaşıyorlar. Ama dinleyen kim? Çocuklar yaş ağaçsa eğer hükümet eyleyenler onu nasıl eğiyor? Anne baba yalancı olmakla kalmamış çocuklarına yalan kıvırmasını öğretiyor, çocuk “İşini bilen kaptan” olmaya teşne kılınmış, hekimler tüm çocuklar için geçerli olan bilimsel gerçekliği her başvuruda teke indiriyor. Çocuklara diyor ki sistem; sen okula hazır değilsin ama devletin “ceberrut” yüzü ile tanışman gerek. Ey çocuk sen hasta değilsin ama hasta imiş gibi davran, hayatı tıbbileştirmeyi öğren, doktordan sahte rapor al aynen geçmişte işkence görenlere sistemin “normaldir, darp cebir izi yoktur” raporu verdirdiği gibi. Eğitim ve sağlıkta yeni bir fay hattı örülmekte. Hadi buna ‘kırık’ diyelim. Ama ne kırık! Tıpta kemik kırıklarına çeşitli adlar verilir; bunlardan bir tanesi de ‘yaş ağaç kırığıdır’. Kemiğin bir tarafı kırılır ama karşı uç tam olarak kopmaz; aynen yaş ağaç dallarında olduğu gibi. Bu daha ziyade çocuk yaş grubunda görülür. Halkın arasında muteber kılınmış kırık çıkıkçılar çoğu zaman müdahale ederler yani hasta kayıt dışı kalmış olur.
Şimdi 4+4+4 ile her çocuk ruhsal olarak birer yaş ağaç kırığına dönüşecek. Tehlikeli olan ise bu travmaların kayıt dışı kalma olasılığı.
DOKTOR AMCADAN ROBİN HOOD OLUR MU?
Sanırım 2005 yılıydı; bir gazete sekiz sütun manşetini “Robin Hood Doktor” olarak atmıştı. Muhabir yaptığı işten memnun, haberin devamında ise kararlıydı: “Tabip Odası olarak hekime soruşturma açmayı düşünüyor musunuz?”
İzmir Bornova’da zamanın belediye hekimi olup bitene inat öğrencilere haber salmıştı gazeteye göre: “İsteyen sınav öncesi öğrenciye ücretsiz rapor verilir.”
Hatırlayalım; her seçme sınavı öncesi orta okul ve lise son sınıf öğrencilerine Milli Eğitim camiası “Sahte hastalık raporu alma” tavsiyesinde bulunur, kimi yerlerde koca bir sınıf ‘Hababam Sınıfı’ nizamında sağlık kurumlarına yönlendirilirdi. Bakanından valisine, belediye başkanından hakim ve savcısına, işçisinden memuruna koca bir ülke çocuklarına “sahte rapor alma” telaşında bulunmakla kalmaz araya hatır sokarlardı; aynen şimdilerde olduğu gibi.
Milyonu aşkın çocuk her bahar gerçek dışı hastalık tanısı ile nerede ise bir ayı bulan istirahat raporu alırlar ama ülkenin Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları alarma geçmezdi; aynen şimdi olduğu gibi. Hal böyle olunca İzmirli Belediye hekimi aklının ve vicdanının sesini dinlemiş “Ücretsiz okul raporu” işine el atmıştı. Öyle ya: Salt özel sağlık kurumları değil kamu sağlık kurumları da bu rapor işinden para kazanmakta.
Buraya kadar anlattıklarım hepimizin bildiği kamusal bir sır; ya sınavda sıfır çekme meselesini ne yapacağız. Ben yazı için İnternet arama motorunda “ÖSYM ve sıfır çekenler” diye yazdım; karşıma ilk çıkan veriyi isterseniz birlikte okuyalım:
“2012 yılında sınavı geçerli sayılan yaklaşık 1 milyon 837 bin öğrenciden yaklaşık 50 bini sıfır çekmiş.” Yani onlar hiç okula gitmeseydiler belki yaşamda kendilerini daha başarılı tutabileceklerdi.
Bir de sıfıra yakın doğrusu olanlar var. Misal 4 sorudan az doğrusu olan öğrenci sayısı Sosyal Bilimlerde 253 bin 918, Temel Matematikte 870 bin, Fen Bilimleri testinde ise 1 milyon 260 bin. Ne eğitim değil mi?
Şimdi tekrar sormak gerekiyor; hangi yüzle bu hükümet eğitim süresini uzatıyor ve bu utancı oyun çağı çocuklarına kadar uzatıyor? Belki de Robin Hood halka iyi gelecek ama doktor olmaması kaydı ile. Mesele tıbbi değil siyasi; öyle değil mi?
Sağlıcakla kalın, çocuklarınıza sahip çıkın!
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29