Kuralsızlık kural olunca
Fotoğraf: Envato
Kapitalist sistemin tüm toplum üzerinde kurduğu egemenlik ve otoriteyi ifade eden iktidar, gücünü önceden belirlenen kurallar ve yasalardan alır. Ancak kurallar ya da yasaların olması, bir bütün olarak topluma egemen olmak için tek başına yeterli değildir. Önceden belirlenmiş kurallara uyulması, onların doğru olarak kabul edilmesi ve onaylanması gerekir. Benzer bir şekilde patronları işyerlerinde güçlü yapan, üretim araçlarına sahip olmasından kaynaklı işçilere çalışmayı buyurma ve onları yönetme gücünü elinde bulundurması, işçilerin de bunu bilerek ve onaylayarak çalışmayı kabul etmeleridir.
Genel olarak toplumda ya da işyerinde, içeriği duruma göre değişse de, önceden belirlenmiş kurallara uyma biçimleri benzer biçimlerde gerçekleşir. Kurallara uyulmadığı zaman, yine önceden belirlenmiş yaptırımlar ve cezalar uygulanır. Ancak bu kurallara, onları yapanlar uymamaya başlayınca nedense işin rengi değişiyor. Kuralları koyanlar bu kurallara uymadığı zaman, herhangi bir yaptırımla ya da ceza ile karşı karşıya kalmıyorlar.
Kapitalizm, uzunca bir süredir kendi koyduğu kuralları, yasaları bile hiçe sayan bir yönelime girdi. Bunun en acı sonuçlarını taşeron çalışmanın, sigortasız ve güvencesiz çalıştırmanın yaygınlaşması, uzun çalışma sürelerinin fiilen yaygınlaşması vb. şekillerde gözlemlemek mümkün.
Tam zamanlı, kadrolu çalışmanın yerini alan taşeronlaştırma uygulamalarının yaygınlaşmasıyla iş cinayetlerinde tam bir patlama yaşandı. Uluslararası sözleşmelerle ve yasalarla “güvence altına alınmış” hakları artık kimsenin taktığı yok. Anayasal haklarına güvenerek örgütlenen işçiler patronlar tarafından rahatlıkla işten atılıyor. “Milli menfaatler” söz konusu olunca ışık hızında çalışan “adalet” mekanizması, konu işçi hakları olunca birden kaplumbağa hızında hareket ediyor.
Günlük ve haftalık çalışma süreleri yasalarla sınırlandırılmış olmasına rağmen, pek çok yerde uzun çalışma süreleri, zorunlu mesai uygulamaları yapılıyor. Özellikle tekstil gibi yaygın sektörlerde “yasak” olmasına rağmen haftanın 7 günü 12 saat çalıştırma oldukça yaygın. Yine bu alanda kayıt dışılığın yüzde 60’ları bulması ve ülkenin pek çok yerinde işçilerin asgari ücretin altında birer köle gibi çalıştırılması neredeyse normal bir durum olarak görülmeye başlandı.
21. yüzyılda milyonlarca işçi, 19. yüzyılın koşullarında çalışmaya ve yaşamaya çalışırken, kapitalizmin vahşi dönemini geride bıraktığı ve sosyalleştiği tezleri, bu tezleri ileri sürenler dahil, artık kimseye inandırıcı gelmiyor. Zira geçmişte verilen sınıf mücadeleleri sonucunda, gelişmiş ülkelerde sömürünün sınırlandırılmasıyla oluşturulan kurallı kapitalizmin bedelini bugün, kuralsızlığın kural haline geldiği, vahşi kapitalizm uygulamaları arasında yaşam mücadelesi verenler ödüyor.
Refah devleti döneminde kapitalist devletler, kapitalizmin bekasını korumak ve devamını sağlamak üzere bazen sermaye sahiplerinin çıkarları aleyhine kararlar alıyorlardı. Bu şekilde kendisini “sınıflarüstü” ya da farklı sınıflar karşısında “tarafsız” göstererek, başta orta sınıf olmak üzere, geniş toplumsal kesimleri kolaylıkla yedeklerine alıyorlardı. Ancak günümüzde karşısında siyasal ve ideolojik olarak ciddi bir tehdit görmediğinden artık buna bile ihtiyaç duymuyor. Yasalarıyla, teşvik paketleriyle, topuyla, tüfeğiyle, hükümeti ve ordusuyla esas varlık nedeni olan sermaye güçlerinin hizmetinde “Sermayeye hizmette sınır yoktur” ilkesiyle, sermaye sınıfının ihtiyaçları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ediyorlar.
Kapitalizmin kendi koyduğu kurallara bile uyma ihtiyacı hissetmediği, giderek daha da saldırganlaştığı günümüzde, gün geçtikçe vahşileşen sistemin acımasız çarkları arasında yok olup gitmemek için, işçi sınıfının ekonomik ve siyasal mücadelesinin büyümesi ve güçlenmesinden başka çıkar yol görünmüyor. Bu başarılamadığı durumda, bugüne kadar olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de emekçilerin “sistem içi” kurtuluş reçetelerine umut bağlaması ve aynı kısır döngü içinde dönüp dururken, en temel haklarının ellerinin arasından kayıp gitmesi kaçınılmaz olacak.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20