Bourne’un suyunun suyu
Hani, sesini titretmeyi beceremeyen acemi şarkıcılar, mikrofonu sallayarak o sesi elde etmeye çalışır. Hakiki bir gerilim yakalayamayan filmlerin aksiyon sahnelerinde hiç durmadan titreyen kameralar da ona benziyor. Hızlı bir kurgu, her saniye değişen planları da ekleyince, seyircinin sersemletilmesi operasyonu sonuca bir adım daha yaklaşıyor. Kaçak ajanlı Bourne serisi yeni kuşak aksiyon sinemasının en meşhur örneklerinden biriyse, şöhretini Paul Greengrass’ın dehasıyla zirveye çıkan, seyirciye ne izlediğini şaşırtma yöntemlerini başarıyla uygulamasına borçlu olmalı.
İlk filmi 2002’de Geçmişi Olmayan Adam adıyla gösterildiğinden bu yana, Bourne’un epey bir geçmişi var aslında. Kendisi başta CIA’nın kendisinden vazgeçtiği bir ajan olarak hayatta kalırken bir yandan CIA’yla baş etmeye çalışır. Sayısız kovalamaca içinde çokbilmiş bürokratları madara ettikçe seyircinin içinin yağlarını eritir. Hele de düşmanı, bizim buralarda yani dünyanın aşağı yukarı tamamında çıbanın başı olarak görülen katiller şebekesi olunca Bourne’un türün diğer örneklerinden daha çok kendini sevdirmesi anlaşılır. Üç filmlik seriden kazanılan parayı yeterli görmeyen kimi yapımcılar da, seyircinin düşkünlüğünü bir kez daha nakde çevirmeyi deneyince, onların deyişiyle Bourne’un Mirası, hak ettiği ifadeyle suyunun suyu, huzurlarınızda yerini alır.
FARMAKOLOJİK AJAN
Ajan Bourne’un adının geçmesi ve fotoğrafının görünmesi dışında filmin öyküsüyle bir ilgisi yok ama karakterin ve öykünün benzerlikleri epey fazla, miras kontenjanından. CIA dünya çapında bir dizi ajanın genleriyle ilaçlarla oynadığı bir programı kapamaya karar veriyor. Bu kez, Aaron Cross adındaki genç ajana kaçmak düşüyor. Bourne gibi teşkilatı dize getirmekten çok kendi hayatını kurtarmaya odaklanması ve geçmişini hatırlaması, yenisinin bariz farkları. İlaç meselesi kilit bir rol oynuyor, haplarını almamanın zorluğu, kendine yol arkadaşı olarak doktoru seçmesi, hep ajanlığına eşlik eden ilaçlarla ilgili. Konuya dair başka herhangi bir şey söyleyince sürprizi kaçabilir ama zaten mevzunun kaçmak üstüne olması, bayağı toparlayıcı bir özet.
Yönetmen Tony Gilroy, önceki filmlerin senaryolarını yazan kişi. Robert Ludlum’un romanlarda dille kurduğu gerilimin perdedeki kovalamacayla yeniden yaratılmasının ardındaki isim, bir anlamda. Bu, romanı da başka bir yazara ait dördüncü filminde, daha yalın bir dil kullanıp hayranlarını hayal kırıklığına uğratmak pahasına, Greengrass kadar baş döndürmeye çalışmamaya cüret etmesini sağlamış. Yalın derken, görece. Ajanın kendini ispatlama gösterileri dağlarda taşlarda başlayıp Asya memleketlerine kadar uzanırken bir kez daha acımasızlığı, karanlık operasyonları, insan öldürmeyi iyi bilmesi nedeniyle CIA’ya duyulan nefretle birlikte yürümeyi seçmiş. Güzel etmiş de, çatışmayı şunun üstüne kurduğunun farkına varmak çok zor olmamalı; devlet birilerini öldürmeye çalışıyor, ondan kaçan da kendi hayatta kalmak için onlarca kişiyi öldürüyor ve seyirciden birinciyi sevmemesi, ikinciyi tutması bekleniyor. Herhalde çoğu seyircinin akıl sağlığı, Amerikan derin devletiyle özdeşleşmeyecek kadar yerindedir ama kahramana kutsal bir amaç bile vermeyince ortada bırakılan karikatür ne olacak?
Asıl Bourne serisinde CIA’nın kötülüğünü şuradan anlıyorduk; Bourne’u ve başkalarını, suçlu olup olmadığı belli olmayan düşmanlarını öldüren tetikçiler olarak yetiştirmişti, sonra o tetikçileri de öldürmeye kalkmıştı. Bu filmde, hepten kapalı devre yaşanan sorun aşağı yukarı şu: CIA’nın hukuksuzluğu, bir operasyondan vazgeçerken karşısına çıkan engellerle hukuksuz şekilde baş etmeye çalışmasıyla ortaya çıkıyor. Amerikan emperyalizminin dünyaya hükmetme planlarını organize eden istihbarat teşkilatının sahici günahlarından bu kadar az ilham almak, güç olmalı.
Üç film süren atlayıp zıplama, gizli operasyonlar yürüten CIA yetkililerinin cezalandırılmasıyla bir rahata ermişti vaktiyle. Tüy diken de, teşkilat yöneticilerinden günahkar olmayanının “Biz bu değiliz” şeklindeki tam aklama cümlesiydi. Miras, başka bir yola gidecek değil elbette. Zaten her düşmanla baş etme, her koşulda ayakta kalmak üzere öyle bir ajan yetiştirmişler ki, koca teşkilat peşine düşse dize getiremiyor diye düşünürsek, puanı kimin hanesine yazmaya kalkacağız?
Matt Damon gibi nice farklı rolde kendini ispatlamış bir oyuncunun mirasçısı Jeremy Renner daha bir asker ve süper kahraman geçmişinden geldiğinden yaptığı ifadesiz yüzü ve deli bakışları olan bir savaşçı olmak. Rachel Weisz, karakterin işlevi çok sürmemesine rağmen, kah çok korkmuş, kah çok kararlı bir yüzle sık sık karşımızda, anlaması güç şekilde. Beyaz saçları, etkileyici gözleriyle Edward Norton karargahta operasyon yönetmeyi kendine yakıştırmış yakıştırmasına da, insanın aklına nereden nereye geldiği sorusu takılıyor. Eh, oyuncuların işi o. Peki, sallanan kamera yöntemiyle İrlandalı katliamını teşhir eden Kanlı Pazar’ı yazıp yöneten Paul Greengrass’ın İngiliz hükümetini eleştirmekten Amerikan günahlarını çürük elma edebiyatına indirgemeye gelişi, Bourne’un kime mirası? Bu senaryoları yazsa da, Tony Gilroy’un ilk yönetmenliği Avukat’la (Michael Clayton) ne şirket ne hukuk mevzunda elini korkak alıştırmaması ümitvar geldiği vakitler çok uzak değil. Ama anlaşılan hukuku eski ajanların modifiye edilmiş tüfeklerine teslim edip kendi de şirket olmak, ağır gelmemiş.
[email protected]
Bourne’un Mirası
Orijinal adı: The Bourne Legacy
Yönetmen: Tony Gilroy
Oyuncular: Jeremy Renner, Edward Norton, Rachel Weisz, Donna Murphy
GÜNÜNYAZILARI
![Melih Şabanoğlu](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_fcd053ad9337319a7d69dfb1b70ad59b3647f396.jpg)
![Ahmet Yaşaroğlu](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_703e30a97e74ac280b271a5e46066b21f67351c1.jpg)
![Yücel Özdemir](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_b15b8db0be3c5c349399f04bf94b1934ae698316.jpg)
![Adnan Gümüş](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_4c28ba0343b2ebb8bb11fab9fb206854a8009f78.jpg)
![Yusuf Karadaş](https://staimg.evrensel.net/upload/yazar/cache/100x100/yazar_132e40090d710a9c66e87888ce89dc45341cf1e9.jpg)
Evrensel'i Takip Et