1 Eylül 2012

Direnme hakkı ve barış hakkı birbirinden ayrılmadan savunulmalıdır.  Bugün barışın neden kurulamadığını doğru analiz edemediğinizde, barış yanlısı gibi gözüken söylemlerle barış çabalarına zarar verirsiniz.
İnsan onuru ve eşit haklar mücadelesinden yalıtılmış bir barış söyleminin, romantik şiddet karşıtlığına dönüşmesi kaçınılmazdır. Hakları için direnen ile hakları ihlal etmeyi varlık sebebi olarak gören tarafları eşitleyip, romantik barış söylemleri geliştirmek, bilerek ya da bilmeyerek zulmün devamına hizmet eder.
Bir yönetimin gerçekten özgürlükçü olup olmadığının en önemli ölçütü “direnme hakkı” karşısında takındığı tavırda aranmalıdır. Muhaliflerin haklı taleplerine dayalı mücadelesini bastırmayı, istikrar ve güvenliğin gereği olarak sunan her yönetim despotiktir.
“İnsan ne ile yaşar” sorusunun cevabını vermeden savaş karşıtlığı, şiddet eleştirisi yapmanın gerçek hayatta hiçbir karşılığı olamaz. Pasif direniş ve sivil itaatsizlik dahil her türlü mücadele yöntemi, insan hayatının olmazsa olmazları ile birlikte ele alınmalıdır.
Zulme ve haksızlığa boyun eğmeme, itaat etmeme sadece bir hak değil aynı zamanda insanlık görevidir. Adaletsizliğe karşı isyan etmeye gücünüz, cesaretiniz yetmiyor olsa bile “itaat etmeme” sorumluluğunu gözetmek gerekir.
İnsanlık tarihi bu anlamda ağır bedeller ödemiş kişi ve toplumların direniş öyküleri ile doludur. İşin bu boyutunu göz ardı eden her tarih okuması, devletler arası hegemonya mücadelesi uğruna kurban edilen kitlelerin, bazen acıma bazen kahramanlık hissi uyandıran söylemlerine mahkum olur.
Bir kavganın neye hizmet ettiğini sorgulamadan kutsallığına hükmeden her girişim, bir başka kavgayı örtme niyetine çanak tutar.
Suriye, Türkiye ya da dünyanın başka bir köşesinde barıştan yana olmak, barışı savunmak bu eksenden uzaklaşılmadığı ölçüde anlamlıdır. Direniş hareketlerinin talep ve yöntemlerinin haklılığı konusunda sergilenecek tutarlılık, devletlerin, savaş baronlarının oyunları karşısında tutarlı tavır alabilmenin de önemli bir referansıdır.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var.

Bugün günlük milyonlarca lira değerinde elektrik üretimi yapan termik santralin yıllık 120 milyon dolar, 2060 yılına kadar 4.2 milyar dolar kâr elde edebileceği kaydedildi.

TPAO, BOTAŞ, ETİ Maden, EÜAŞ hedefte

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et