Soğuk su
Bütün kanallar cemaat kanalına dönsün operasyonunun son parçası, sağlı sollu kavgalar mı acaba? Art arda televizyonda, kavgalar arasında kalanların arasında kalınca insanın gözü başka şey görmez oluyor.
Huzur Sokağı’nı bilenler, fakir genci tavlama iddiasına giren şımarık kızları hatırlar mutlaka. Yeni başlayan dizi de, sanki eski İslamcı romanı alıp cemaatin ibret dizilerine çevirmeyi becerebilecekler mi iddiasının bir sonucu. Esas oğlan, daha ilk bölümün başlarında üniversitede sopalı iki grubun birbirine girdiği kavgayı “Neyi paylaşamıyorsunuz?” diye fırça atarak ayırmayı başaran süper kahraman gibi biri. Bu sihirli cümleyi duyan eli sopalılar başları önde dağılıveriyorlar. Kimin neyi savunduğuna hiç girmeyen bu sığlığa da şükretmek mi gerek acaba, soğuk su dökmediler en azından mesela.
Bilal neyle besleniyor o açıklansın da, insanlık klonlanmayı beklemesin. Çünkü kendisi akşamları mahallede nur yüzlü bir abinin kapitalizm konulu sohbetlerine katılıyor, geceleri taksiye çıkıyor, gündüzleri üniversitede birinciliğe oynuyor, Mevlana sempozyumlarında konuşmacı oluyor, eh arta kalan zamanlarında da kavga ayırıyor. Hem taksisine binen sarhoş zengin kızlarını kucaklayıp eve bırakma, hem neyi paylaşamadığı belli olmayanların sopalarının arasında kalıp herkesin görmezden geldiği zengin kızlarını tutup kurtarmayı biliyor. O iki zengin kızı aynı kız çıkmasın mı? Ve olaylar gelişiyor.
Birleşen Yollar adındaki 1970 yapımı Yücel Çakmaklı filmiyle galiba tek ortak noktaları, kadınların bütün boynu ve omuzları da örten baş bağlama şekilleri, yani aynı romandan uyarlandıklarını saymazsak. Feyza’nın “tad almaz oldum bu kulüplerden, insanlardan” lafları biraz andırıyor. Ama Bilallerin İzzet Günay olanı akşam evde gazete okuyup dua etmeden yatağa girmezken ötekisi mahallede eğitimde. Nietzsche, Politzer, Erasmur ve Adler’le Kuran’ı aynı masada bulunduran hocasının “Biliyorsunuz, 18. yüzyılda burjuvazinin sistemi ele geçirmesiyle” diye başlayan vaazlarını mahalle arkadaşlarından daha iyi dinleyip anlıyor. Eski filmde yoksul semtine para sahipleri (derste duyduğumuz düzeltmeyle, “kapitalistler yani hocam”) otursun diye yapılan apartmanla kurulan komşuluk ilişkisi, artık başarıyla dönüştürülmüş günümüz kentlerinde mümkün değil belki. Ama Türkan Şoray iddiasını kadınlar arasında sıkı rekabetle kuvvetlendirmek gerekmiş belli ki. Kurtarıcı Bilal zaten cepte.
Bu neyi paylaştığı belli olmama muhabbeti orada ikna edici değilse, Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin yeni sezonun ilk bölümüne buyurun. “Tarafsızlık muhabbeti” yüzünden pek hor görülen Osman’ın en son ilkokulda kızlar için kavgaya girdiğini görmüştük. Şimdi abisi Mete’den okuduğu gazete için fırça yemekle kalmıyor, bir anda çıkan bir başka kavgada dayağını afiyetle yiyor ama biz Mete’ye vuranlardan çok onu “siyasi olaylara karışmaya” iten geri kalan bütün gençlere kızabilelim diye.
Seksenler dizisinin bölüm fragmanında “Aslında iki taraf da vatanını çok seviyordu, yoktu birbirinden farkları” edebiyatına asılmalarına da arada denk geldik mi tamam. Özetle, anlıyoruz ki, dizi yaratıcıları kavga ayırmayı pek seviyor. Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de bir öğrenci hareketinin belirtileri var neyse ki, faşistlerin asıl buna saldırdığını anlamak o kadar zor olmayabilir. Ama her tarafta, niye çıktığı belli olmayan kavgalar. Üstüne soğuk su.
Bir de, “Niye, din sizin tekelinizde mi?” var. Bütün sorunları çözmenin tek yolu, herkesin kavga etmeyi bırakıp aynı camide buluşması. İşinize gelmezse, soğuk su içiniz. Sonunda esas kızın hidayete erdiği bir hikaye anlatan ta 1970’in Birleşen Yollar’ını pek sahici bir memleket işi romantik filme çeviren Huzur Sokağı, siyasete bulaşmayan, sağcıyı solcuyu ayıran dizilerin en önde koşanı olmalı.
En büyük yozlaşmışlık belirtisinin içki içmek olduğunu, gece takside sızan Feyza’dan biliyoruz. Üniversitede içki satılmaması isabet olur o zaman, su neyinize yetmiyor? Bir de Bilal’in kardeşinin internet kafeye kaçıp bir erkekle MSN’den yazışmasına çare bulmalı der, bilmeyen. Hop, onun üstüne de soğuk su; Facebook’u, Twitter’ı yasaklayacaklar. İyi ki hükümet var demek, gün gelecek su gibi, her yeri Huzur Sokağı’na çevirecek. Sonraki plan da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın her mahalleye bir süper Bilal hizmeti mi yoksa? Sonunu söylemeyin, sürpriz kaçmasın.
Evrensel'i Takip Et