09 Eylül 2012 10:41

Milli Eğitim Bakanı bir ideoloji gütmüyor mu?

Milli Eğitim Bakanı bir ideoloji gütmüyor mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her dönemde insanları karalamak için bir sıfat kullanılagelmiştir. Bir zamanlar suçlama sıfatı olarak “komünist” sözcüğü kullanıldı, şimdilerde “PKK yandaşı” denmektedir. Belki de tüm zamanların en yaygın suçlama ifadesi ise “ideolojik olmak” ya da               “ideolojik davranmak” olmuştur. Geçen günlerde Milli Eğitim Bakanı da 4+4+4 uygulamasından şikayet eden velileri ve örgütleri anlamsız bir şekilde ideolojik davranmakla suçlama yoluna gitti.
Bu durum iki açıdan beni çok üzdü. Birincisi bir bakanın halkından veya çeşitli örgütlerden gelen tepkilere aklı başında yanıt vermek yerine, kara çalma yoluna gitmesi; ikincisi ve daha önemlisi de, bakanlık makamına oturmuş birisinin ideoloji hakkında gereği kadar bilgili olmamasıdır.
Önce, şu ünlü suçlama sözcüğünü anlayabilmek için, hakkında cilt cilt kitapların da bulunduğu ideoloji kavramı için Büyük Larousse Ansiklopedisindeki tanıma bakalım. (Milliyet Yayınları, İstanbul, 1986, cilt 11, sayfa 5570) Buna göre ideoloji, (1) fikirleri ve bunların kaynaklarını araştıran felsefe sistemi; (2) kolektif bir davranışın temelini oluşturan felsefi veya siyasi genel fikirler sistem; (3) insanların… yaşama biçimleriyle ilgili tasarımların tümü (yani, kültür, inanç, yaşam tarzı); (4) Marksçılara göre bir egemen sınıfın… ezilen sınıflar üzerinde egemenliğini pekiştirme olanağı veren fikirler.
Bu tanımlar çerçevesinde Milli Eğitim Bakanı’na bir vatandaş olarak soruyorum; bu tanımlardan hangisini kastederek, getirilen eğitim sistemine karşı çıkanların tavırları ideolojik olarak nitelemektedir? Bu soruya şunu da ilave etmek gerekir ki; bir sendikal örgütün bazı ilişkilerinin malum olduğu görüşüne(!) dayandırarak, salt bu gerekçeyle itirazların dikkate alınmamasını nasıl açıklayabilir? Bir birey veya örgütün, mahkum olmuş olsa bile, toplumsal bir konuda ileri sürdüğü görüşünün dikkate alınmaması siyasi adaba uygun olmadığı gibi, adım adım oluşturulduğu iddia edilen ünlü “ileri demokrasi” anlayışı ile de bağdaşmaz.
Milli Eğitim Bakanı, bir yandan sadece iki bakanlığın başında “Milli” sıfatının bulunduğunun, diğer yandan da “laik devlet” ilkesine bağlı olduğu düşünülen bir hükümetin, bir nesli, dolayısıyla tüm toplumu dönüştürebilecek bir faaliyet alanından sorumlu bir bakan olarak, kız çocuklarının ilk aşamada Kuran dersine – henüz akıl kemaline ermemiş olduğundan – başı açık olarak katılabileceğini söylemesi, ideoloji tanımının hangisini alırsak alalım, ideolojik bir tavır değil de, nedir? Eğer aklı kemale ermemiş yaşta çocuklara dinsel dayatma yapılıyorsa, bu tavır laik devlet yönetimi ile bağdaşan bir davranış mıdır, yoksa bir ideolojik dayatma mıdır? Üstelik de, “henüz aklı kemale ermediği için” ifadesi, baş örtmenin kural olduğu anlamını vermiyor mu?
Milli Eğitim Bakanı bir ulusun her türlü eğitim ve kültürel gereksinimlerini karşılamakla yükümlü olmalıdır. Üstelik de böyle bir yükümlülük laik devlet içinde de idarenin asli görevleri arasındadır. Ne var ki bu görev, zorunlu eğitim alanında ve her inançtan, hatta inançsız vatandaşlar arasında bir ayırım gözetmeksizin zorunlu olarak yapılamaz. Eğer yapılırsa, işte o zaman idarenin ve o idare içindeki ilgili bakanın tavrı ideolojik dayatmadan başka bir şey değildir. Bireylerin veya ailelerin ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda ve her inanç alanında, salt ritüellerden oluşmayan, felsefi düzeyi anlamlı derecede yüksek, denetimli kurslar tertiplemek sadece inançlara hizmet değil, aynı zamanda saygıdır da.
AKP iktidarının icraatı anayasanın temel ilkelerini ortadan kaldırarak, yeni anayasal oluşumun, hatta 2023 yılında ortaya çıkarılmaya çalışılan yeni devletin temellerini kurgulamaktadır. İktidarın icraatı anayasanın temel ilkelerini ortadan kaldırmakta, yeni anayasal oluşumun temellerini atmaktadır. İktidarın icra kuvvetini yasama kuvvetinin önüne koyması “demokratik devlet ilkesini”; yargı konusundaki tavrı ve icraatı “kuvvetler ayırımı ilkesini”; eğitim politikası “laiklik ilkesini”; çalışma alanındaki icraatı “sosyal devlet ilkesini”  zedelemektedir. Tahrip edilen ilkelerin yerine nelerin geçirilmeye çalışıldığını tahayyül etmek bile ürkütücü gelmektedir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa