Şiirler, taşlamalar
Bugün sadece beğendiğim şiirlerden ve taşlamalardan seçmeler yapacağım. Yorumlarını size bırakıyorum…
Önce Tevfik Fikret’in “Yağma Sofrası” (A.Kadir, Bugünün diliyle Tevfik Fikret, 1970) şiirinin ilk ve son bölümü:
“Bu sofracık, efendiler, halkımızın varı yoğu, hayatı, / kan ağlayan, can çekişen halkımızın, / bekler sizi, efendiler, önünüzde titrer durur, / ama sakın çekinmeyin, yiyin yutun, şapur şupur, / yiyin, efendiler, yiyin, bu iştah veren sofra sizin, / doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin!”
“Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak, / yarın sönmüş bakarsınız, bugün çatırdayan ocak, / hazır mideler sağlam, hazır mideler sıcak, / atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak, / yiyin, efendiler, yiyin, bu haykıran sofra sizin, / doyuncaya, kusuncaya, patlayıncaya kadar yiyin!”
T.Fikret tam yüz yıl önce, 1912’de yazmış bu şiiri. Yine aynı yıl yazdığı “Düşük Sultanın Penceresi” başlıklı şiirinin ilk iki bölümü:
“Bu halkın kaderi bu kadar da mı kara? / Bir güzel kapı vardı mutluluğa doğru, / kapadık onu nutuklarla, alkışlarla, / yok yere atıverdik bir kenara kanunu.”
“Baktım uzakta bir eski yapıdan / açılıverdi keyifle gerine gerine, / altında kokular dolaşan, süngüler gezen / bir gizli, bir kilitli, bir uğursuz pencere, / bir kahkaha salıverdi, mağrur, öç alır gibi. / Görmek istemem, dedim, görmek istemem!”
CHP’nin müftü milletvekili İhsan Özkes de, T.Fikret’ten 100 yıl sonra bir şiir yazmış. İlk 3 beyiti şöyle:
“Eskiden Allah’tan ‘hidayet’ istiyorlardı. / Şimdi Allah’tan ‘ihale’ istiyorlar.”
“Eskiden ‘iman ya Rabbi, iman ya Rabbi’ diyorlardı. / Şimdi ‘İmar ya Rabbi, imar ya rabbi’ diyorlar.”
“Eskiden ‘ya Rab, ya Rab’ diye dua ediyorlardı. / Şimdi ‘ya rant, ya rant’ diye dua ediyorlar.”
Yine T.Fikret’ten 100 yıl sonra Âşık Kul Hakkı, “Ak-name” başlıklı şiirinin ilk ve son bölümünde şöyle diyor:
“Millet seni bekledi Sultan Fatih’ten beri. / Padişahım sayende tarihe döndük geri. / Suriye’yi fethettin, titrettin İsrail’i / Umarım, Amerika bundan ders almış olsun.”
“Beşikteki bebeler Arapça ‘hu’ çekecek / Öğrenciler umrede ahlakı öğrenecek / Cinsel taciz, işkence tarihten silinecek / Yeter ki cinsi latif tahrik etmemiş olsun.”
Bir zamanlar, ANAP’ın bir seslendirme uzmanı vardı: Erkal Zenger. Bir seçim gezisinde, ANAP’ın Petek adlı otobüsünden karşısındaki topluluğa şu dörtlüğü okumuştu:
“Biri ithal malı melagoman / Biri fedaiden dönme bakan / Güneş Taner’le Mustafa Taşar / Bu ittifaka şeytan şaşar.”
Bir zamanlar Turgut Özal’ın eşi Semra Özal ülkenin bir numaralı kadınıydı. Herkes ona “Papatyaların anası” diyordu. “Papatyalar” döneminin en büyük “Zengin Kadınlar Örgütü”ydü. İşte o örgütün üyelerinden biri olan Vuslat Sadıkoğlu, lideri için “Eller” başlıklı bir şiir yazıyor. Aynen şöyle şiir:
“Konuşan gülen eller / Düşünen coşan eller / Üzülen her kişinin / Peşine düşen eller… / Ana eller yar eller / Yareler saran eller / Allah’a açık gibi / Duaya hazır eller… / Dosta sıkılan eller / Huzurlu dobra eller/Kahkahayı atarken / Secdeye yatan eller… / Gönül dolusu eller / Güller kokusu eller / Turgut beye ceryanı / Veren yine o eller… / Kalem tutan taş takan / Her şeyi yakıştıran / Tuttuğunu koparan / Cesur mübarek eller…”
Bir zamanlar ülkemizde Yıldırım Akbulut adında ünlü bir ANAP Başbakanı vardı. Hakkında öylesine çok kitap yayınlanmıştı ki. Şimdilerde onun yaptıklarını kimse anımsamaz, ama eminim bir yığın insan, Yıldırım Akbulut’la ilgili kitapları anımsar.
O günlerde dönemin şairlerinden olan Yusuf Ziya Ademhan, “Başbakan Akbulut” başlıklı bir şiir yazmıştı: Şöyle:
“Temiz kalpli Akbulut, / Millete verdi umut, / Yoktur karanlık işi, / Herşeyi net ve somut… / ANAP’a olunca baş, / Açtılar ona savaş, / Hizaya geldi şimdi, / Hepsi yavaş yavaş… / Gezileri sıklattı, / Güzel nutuklar attı, / Millete gerçekleri, / Sakin sakin anlattı… / Örgütü toplarlattı, / Hem ikiye katlattı, / Devlet düşmanlarının, /Yüreğini hoplattı… / Başarıyor her işi, / Dürüstlükte yok eşi, / Ayırım-kayırım yapmaz, / Herkes onun kardeşi… / Ülkeye sağlam bekçi, / Birlik-beraberlikçi, / Toplum sorunlarında, / Samimi ve gerçekçi… / Muhalifler kıskanır, / Palavraya yaslanır, / Yalanı savursalar da, / Millet onu iyi tanır… / Cumhuriyet neslidir, / Çağdaşlık heveslidir, / Gerçek bir demokrattır, / Partisi çok seslidir… / Tuttuğu işi bitirir, / Ülkeye yarar getirir, / Artık ispatlanmıştır, / O, bu işi götürür… / Olumlu yolda yürür, / Ustasıyla övünür, / Göründüğü gibidir, / Olduğu gibi görünür…”
1912’den başladım, 2012’ye geldim, sonra biraz döndüm 1990’lara sanırım örnek şiirlerimle, şiire doymuşsunuzdur…
Evrensel'i Takip Et