Sanat fotoğrafçısı adayına notlar...
Fotoğraf: Envato
Fotoğraf dünyasında üzerine en çok tartışılan konulardan biri de sanat fotoğrafçılığıdır.
Nedir sanat fotoğrafçılığı? Fotoğrafı, sanatsal yaratıda bir araç olarak kullanarak, düşünsel ve estetik boyutta ele almaktır. Devamında sergiler açmak, fotoğraf albümleri çıkartmak, isim yapmak. Başka, para kazanmak ve fotoğrafla sanat yapmak. Daha ne olsun. Peki para nasıl kazanılır? Eğer sanat yaparak para kazanılıyorsa -ki kazanılıyor- sanat koleksiyonerlerine ve galeri-müze ilişkilerinin geliştirilmesi, o dünyada yer edinilmesi önemlidir. Bu gün hepsi olmasa da bir çok genç arkadaş fotoğraf sanatçısı(!) olup, korunaklı bir alanda hem şan-şöhret hem de para kazanma sevdasıyla fotoğrafa başlıyor ya da bu alanda markalaşmış fotoğrafçıları örnek alarak üretimlerde bulunmaya çalışıyorlar. Sonrasında en iyi niyetle hobi aşamasında kalıyorlar.
Öncelikle bilinmesi gerekli olan şu ki; fotoğraflar biricik değildir. Yani tek bir orijinal değildir. Bu özelliği fotoğrafın demokratik bir sanat dalı olmasını sağlıyor. Ama sanat piyasasında antidemokratik tavırlarla karşı karşıya kalıyor. Fotoğraf; paylaşılabilir, boyutları değiştirilebilir, aynısından yüzlerce çoğaltılabilir. İşte resimden, heykelden, seramikten vb. sanatlardan farkı da budur. Özellikle resimle karşılaştırıldığında bu yüzden küçümsenir ve hatta sanattan sayılmaz. Nasıl sayılsın ki, bir tabloyu 5-10 100 binlerle ifade edilen rakamlara satıyorlarken, istisnalar dışında kaç fotoğrafçı bu rakamların çeyreğine fotoğraf satabiliyor? Fotoğraf sanat tacirleri veya sanat koleksiyonerleri için yatırım değerinde görülmüyorlar. Nasıl görülsün ki? Sanat tüccarı ilerde pazarlayabileceği ve yatırıma dönüştürebileceği sanat nesnesine yatırım yapar, aldığı sanat nesnesinin yalnızca kendisinde olmasını ister. Aslında bu durum fotoğrafın gücünü ve özgürlüğünü ortaya koyuyor. Şöyle söylersek fazla mı ileri gideriz. Para bir çok sanat nesnesini satın alabilir ama fotoğrafı asla:))
Fotoğrafın bu özelliği sayesinde bir çok ressam fotoğrafçı olmayı seçmiştir. Onlar depolarda saklanacak sanat eserleri üretmek yerine toplumun ulaşabileceği, değerlendirip sahip olabilecekleri fotoğraflar üretmeyi seçmişlerdir. Bu konu tartışmanın başka boyutuna işi götürüyor ben yeniden konuya döneyim.
Çağdaş sanat yapan bir çok sanatçı fotoğrafı kullanarak, fotoğrafı biricik olma haline getirerek galeri, müze ve koleksiyonerlere sunarlar. Derler ki; “Evet fotoğraf çoğaltılabilir ama benim yaptığım salt fotoğraf değil! Üstüne elle müdahalede bulunarak fotoğraf olmaktan çıkardım.” Ne yaptın? “Üstüne boya sürdüm, kestim yapıştırdım, bir başka sanat eseri yarattım” böylece biricik hale getirilen fotoğraf, çağdaş sanat içinde sunulur.
Başka yolu yok mu bunun? Olmaz mı var tabii. Sanat eseri olmaya aday fotoğrafı belli sayıda 1- 3- 5- 10 adet olarak tıpkı basım yaptırırsın. Ama öyle dijital falan değil, Selüloz ya da pamuk tabanlı bozulmaya karşı kaliteli baskı yaptırırsın. Paspartularsın altına kaç edisyon olduğunu yazarsın. 1/1 - 5/7 veya 10/3 gibi. Bu şu anlama gelir. 1/1 dersen “Bu fotoğrafı alacaksan toplam 1 tane basılmış ve bir daha basılmayacak, filmi veya dijital kaydı yok edilecek.” 10/3 demek bu fotoğraftan toplam olarak aynı kalitede 10 adet basılmıştır ve 11.si basılmayacak. Fiyatlandırmaya gelince tabii ki en az edisyon basılan en pahalı olacak gibi...Yani filmini veya dijital fotoğrafı alıcıya baskıyla birlikte verirsin alırsın paranı...
Şimdi bazı arkadaşlar şöyle söylüyor; Bir ressam aylarca çalışıyor bir tablo meydana getiriyor ve sattığında elinde bir şey kalmıyor. Onun karşısında fotoğrafın bu şekilde biriciklendirilmesi formülleri de doğrudur. Kendi mantığı içinde doğru. Bunun içindir ki bazı arkadaşlar sanat fotoğrafçısı olmak için yol ve yöntemin ne olduğunu araştırıyor. Bir çok fotoğrafçı çektiği fotoğrafları altın gibi saklar. Piyasa yaparak bu fotoğrafları sanat nesnelerine dönüştürüp satmak için çırpınır.
Mesele “Sanatın anlam ve işlevi” ise; ya ticari bir mal olarak göreceksin, ya da toplumsal, kamusal alanın hizmetinde olduğunu düşüneceksin. Burada ideolojik bakış ve yaklaşımımız sistemle bağını kuruyor. Bu kurduğumuz bağ ise “sanat” kavramına verdiğimiz anlamla ilgilidir. Kapitalist üretim biçimi içinde metalaştırılıp piyasalaştırılan “sanat nesnelerini” mi kast ediyoruz? Yoksa depolardan kurtarılmış toplumsal ilerlemelerin aracı olarak kamusal alanlarda sergilenen/kullanılan sanat nesnelerinden mi? Bahsediyoruz. Bu noktada sanat kavramına verdiğimiz anlam farklılaşıyor hatta sanat, sanata karşı oluyor. “Sanatçı” dediğimizde yılda bilmem kaç tane sergi açan ve galerilerde, müzelerde astronomik rakamlara alınıp satılan ve parası olan dar bir çevrede dolaşan kişileri mi anlıyoruz? Yoksa alternatif yol ve mecraları kullanarak sanatsal yaratılarını sergileyen, çalışmalarını plazalarda ve depolarda para uğruna harcatmayan, akşam eve abonman biletiyle dönen, “sanatçıları” mı kastediyoruz? Kuşkusuz ki sınıflı toplum oldukça sürecek olan bu “sanat ve sanatçı” kavramları farklı sınıfsal anlamlar taşıyacaktır. Bu nedenledir ki bir burjuva veya proletarya sanat ve sanatçısından söz edebiliriz. Üretilmiş olan “sanat nesnesi” kuşkusuz ki bir “sanat eseri”dir. Mesele bu nesnenin sunuluş, kullanılış ve değerlendiriliş şekli ve içeriğidir. Günlük dilde kullanılan sanat/sanatçı kelimesi hakim olanın verdiği anlamı görünür kılmaktadır. Hakim sistemin sanat kavramına getirdiği anlamı kabul etmeyenler (fotoğrafçılar) kendilerini sanatçı olarak lanse etmezler. Çekincelerini koyarlar.
Şimdi genç fotoğrafçı sanatçı adaylarına dönersek, bir kez daha düşünelim derim. İnternet sitelerinde her fotoğrafçının isminin başına “fotoğraf sanatçısı” yazdığını görmekteyim. Siz fotoğraf yapın bırakın sanatçı olup olmadığınızı tarih yazsın.
- Gazetecilik nedir? 08 Ocak 2025 04:30
- Ceyhun Ülker 01 Ocak 2025 04:30
- ‘Şehrin İtirazı’*: 14. Bursa Fotofest Fotoğraf Festivali 25 Aralık 2024 04:30
- ‘İnsan hakları olanlar, olmayanlar’ sergisi ve Magnum 20 Aralık 2024 04:15
- AFAD ve 13 kare fotoğraf ve sanat festivali 11 Aralık 2024 12:35
- Ekim Devrimi'nin 107. yılında fotoğraf 16 Ekim 2024 04:10
- Kültür yolları nereye çıkar? 09 Ekim 2024 04:20
- Yurttaş meclisleri 04 Eylül 2024 04:15
- 19 Ağustos 1839 21 Ağustos 2024 04:31
- Özgürlük ve sanat 14 Ağustos 2024 04:20
- Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi 31 Temmuz 2024 04:15
- Dayanışmaya çağrı 10 Temmuz 2024 04:29